ŞAPGİR
Hayko Bağdat halleri: “16-17 yaşında ergen çocuklar olarak kucağımızda bulduğumuz şey soykırımdı”
Ayşe Akdeniz ‘haller durağı’nda bu hafta, Hayko Bağdat ile “az” olma, “erkek” olma, “sosyalist” olma halleri ve daha birçok hal üzerine sohbet etti. “Politik olarak da Ermenilik'ten vazgeçmem 18'li yaşlardadır. Çünkü Ermenilik ister istemez aynı zamanda da politik bir kimlik. Devlet öyle istediği için.”
Şapgir’in Kısa Tarihi
Bundan sonra her hafta, Serdar Aksoy’un yazacağı saatli maarif takvimi tadındaki Şapgir’in Kısa Tarihi sizlerle olacak. Tabii; isim, yemek ve günün şiirini de unutmadan... Bu hafta, “Şapgir bugünlere nasıl geldi? Gulu gulu dansı yapanlar şu anda nerede? Onu bunu bırak, Arif'in Manchester'a attığı gol nasıldı?”
Bir Ankara Efsanesi: Süleyman Bağcıoğlu
Can Öktemer, Ankara’da sıkıcı bir cumartesi günü yapılacak hiçbir şey olmayan ve boş boş dolaşılan Sakarya gecelerinde kulaklara çarpan nefis bir Pink Floyd solosunun ardına düştüğünüzde karşınıza çıkacak bir efsaneyi, Süleyman Bağcıoğlu’nu yazdı.
Geçilemeyen Sınırlar Konuşulamayan İnsanlar: Ülkelerarası Araştırma Yapmak (2)
Türkiye ve Ermenistan'da doktora araştırması yapan Aykut Öztürk, ikinci yazısında yine araştırması sırasında başına gelen çeşitli olayları kimlik ve aidiyet konusunda sorulabilecek her türlü soruyla harmanlıyor. Ayrıca, okuyucuya Ermeni mekânlarında Türk olmanın bir fotoğrafını sunuyor.
“Milliyetçiliğin sonundan” faşizme: Avrupa üzerindeki “ikinci” hayalet
Avrupa’da ekonomik krizle birlikte yükselen ırkçılık tehdidini ve bu tehdidin en net tezahürü olan Yunanistan’daki Altın Şafak’ı Foti Benlisoy yazdı: “Krizin Avrupa’da en az Yunanistan kadar şiddetle vurduğu bir dizi ülkede, faşist sağın belirleyici bir siyasal aktör olarak temayüz etmesi pekâlâ beklenebilir.”
Şu Çılgın Turgut Özakman
Levent Özata bu hafta, şapgir’e Turgut Özakman’ı alıyor konuk olarak. Asıl çıkışını hayatını verdiği tiyatro yazarlığıyla değil, hobi olarak yaptığı “tarih araştırmaları”yla yapan Özakman’ın “çılgınlıklarını” aktarıyor bize.
Hayatta ne hayatın kendisinden daha kıymetli olabilir ki
Açlık grevinin 53. gününde Mahir Ünsal Eriş, insanların ancak hikâyeye bir yerinden dokunduklarında hikâyeyi anlayabildiklerini anlatıyor. “Hayata dönüş” diyordu herkes ama Kanat’ın bir kez olsun “ölüm orucu” dediğini duymamıştı. Ta ki yıllar sonra Kanat, alt komşusu Yılmaz’ı görene kadar... “Kanat anlattıkça, hikâyenin başında etiyle buduyla gözümüzün önünde duran adam, son çayları bitirdiğimizde eriyip havaya karışmıştı.”
Elektronik müzikte performans ne arar?
“Elektronik müzik konserleri, canlı performans dinlemek ile çok alakalı değildir.' Elektonik müzikler hakkındaki bu yanılsama, oldukça genel bir türü “bum, bum” diye tekrarlayan baslarla güzel giyimli kadınlar ve erkeklerin dans ettiği bir ritüele indirgemenin bir sonucu. Bütün genellemeler elbette ki yanlıştır; peki bu genellemenin bittiği yer neresidir? Sertan Şentürk yazdı.
Bahreyn’deki Şiiler Sünnilere karşı hikâyesinde tek kazanan tiranlar oluyor
Bahreyn’de geçen sene bastırılan, fakat bu dönemde tekrar filizlenmeye başlayan ayaklanma, basitçe Şii-Sünni çatışmasına indirgenmeye çalışılıyor. Bahreyn’in önde gelen aktivistlerinden Meryem el Khawaja uyarıyor: “Bahreyn’deki Şiiler Sünnilere karşı hikâyesinde tek kazananın tiranlar olduğunu hatırlayın.” Fatih Gökhan Diler çevirdi.
Tek Ulus, İki Mantık: Ed Miliband ve Britanya Çokkültürcülüğünün Sorunu
Galler çalışmalarıyla tanınan Daniel Williams, İngiltere’de İskoçya’nın bağımsızlık referandumuyla daha çok tartışılmaya başlanan kimlik konusunu yazdı, Halit Yerlikhan çevirdi: “Britanya kimliği açık ve dinamik bir karaktere sahiptir: diğer uluslarınkiyse dar, katı ve dışlayıcı bir mahiyet taşır. Bir tahakküm ve ikiyüzlülük mantığı olarak ‘Tek Ulus’ söyleminin dayandığı temel budur.”