VİCKEN CHETERİAN

Vicken Cheterian

KDP ile KYB arasındaki siyasi gerilimler daha da ciddi bir seviyeye çıkabilir mi? 1990’larda Kürtler arasında yaşanan iç savaş göz önünde bulundurulursa, böyle bir endişenin var olduğu söylenebilir. Ancak Kürt liderler bu tür bir tehlikenin varlığını inkâr ediyor. Öte yandan, tek endişe kaynağı KDP ile KYB arasındaki gerilimler değil. KDP’li Peşmergeler ile PKK arasındaki gerginlik gitgide yükseliyor,

1920’lerden 1970’lere kadar, bölgedeki kentsel nüfusun büyük bölümünü Süryaniler, Asuriler, Keldaniler ve Ermeniler oluşturuyormuş. Ancak, 1950’lerde başlayan göç, bu toplulukların nüfusunda çok ciddi bir düşüşe yol açmış

Agos’un yanısıra Le Monde Diplomatique gibi yayınlar için de makaleler kaleme alan Vicken Cheterian, Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’ta Kürt grupların denetimindeki bölgelere gitti ve gözlemlerini kaleme aldı. Bu hafta ‘Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ adını taşıyan bölgeye dair izlenimlerini paylaşan Cheterian yazısında Özerk Yönetimi’ndeki farklı kesimlerle, yani, fiili dışişleri bakanı Abdulkerim Ömer, Demokratik Birlik Partisi’nin eski eş başkanı Salih Müslim ve Suriye Araştırma ve Diyalog Merkezi’nin direktörü Nasır Hac Mansur ile yaptığı görüşmelerden notlara da yer veriyor.

Putin, her şeyden önce kendi güçleri, kendi ordularının kabiliyetleri konusunda gerçekçilikten uzaktı. Rusya askerleri Ukrayna’da savaşmak istemiyor; birçok yerde görülen terk edilmiş tanklar ve diğer teçhizat, bunun delili. Rusya’nın askerî teçhizatının bakımsız olduğu ve lojistik açıdan çok zorlandığı görülüyor.

24 Şubat 2022’de Rusya Ordusu Ukrayna’yı işgal etti. Uluslararası ilişkiler artık eskisi gibi olmayacak. Ukrayna topraklarının tamamını hedef alan Rusya Ordusu’nun siyasi amacı hâlâ belirsiz.

Resulzade’nin sansürlenmesi ve Ermeni kültürünün ortadan kaldırılacağının ilanı, Karabağ uzlaşmazlığının Osmanlı İmparatorluğu ve modern Türkiye’nin tarihiyle, özellikle de Osmanlı Ermenilerinin ve onlara ait kültürel mirasın yok edilişiyle ne kadar ilişkili olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Kazakistan’ın yönetici sınıfı, otuz yıllık istikrarın sunduğu avantajı ve çok büyük miktarda ‘petrodolar’ı yapılması gereken değişimler için kullanmayıp, çok değerli bir zamanı ve kaynağı heba etti. Bu yönetime damga vuran, yolsuzluk, tüketimcilik ve yeni başkentte göze çarpan, firavunlara özgü mimari müsriflik oldu.

Ortadoğu’da bu kadar çok sorunla karşı karşıya olmasak belki biz de iklim değişikliğini ve iklim değişikliğinin hayatlarımız üzerindeki etkilerini tartışabilirdik. Amma velakin hayır, şimdi değil, biz bitmez tükenmez bir şekilde kendi kendimizi tüketmekle meşgulüz.

Tıpkı Ermenistan’ın 2020 savaşının ertesinde Rusya’ya her geçen gün daha da bağımlı olmaya zorlandığı gibi savaş sırasında ve sonrasında Azerbaycan da sürekli artan bir şekilde Türkiye’nin askeri etkisi altına girdi. Türkiye’nin askeri faaliyetleri ve savaş oyunları sürekli devam etmekte. Rusya – Türkiye ilişkileri geriler de Kafkasya bu iki ülke arasında çatışma bölgesine dönüşürse Azerbaycan’a ve tabii ki Karabağ’la Ermenistan’a ne olacak?