LORA SARI

1989 İstanbul doğumlu. Ermeni dili ve kültürü, yaşam, popüler kültür, müzik ve sinema haberleri yapıyor.

Hrant Dink Vakfı’nın geçen ay düzenlediği ‘Kültürel Miras: Kavramlar, Arayışlar ve Türkiye’den Örnekler’ atölyesinde ‘Türkiye’de Kültürel Miras’ın Tarihi, Tanımı ve Değeri’ başlıklı bir sunum yapan arkeolog Doç. Çiğdem Atakuman’la (ODTÜ), ulus-devletlerin mirasını ve bu mirasın dışında bırakılanları konuştuk.

Birbirlerini kapalı sınırın ardındaki yabancılar olarak gören Gümrülü ve Karslı kadınlar ‘Beraber Az Mı Tuz Ekmek Yedik’ başlıklı yemek atölyesi kapsamında bir araya gelerek, yemek yaparken dostluk kuruyor. Bu kadınlar ortak bir tarih görüşünde uzlaşamasalar da, ortak bir yemek tarifi oluştururken, misafiri aç bırakmamak adına kendi tariflerinden taviz vermeye hazır.

Tigran Hamasyan, şef Harutyun Topikyan yönetimindeki Yerevan Devlet Oda Korosu’yla beraber, Ermeni Kilise Müziğini cazla harmanladığı ‘Luys i Luso’ turnesine Haziran ayında başladı. Bu turne kapsamında Ani’de ve Akhtamar’da konser veren Hamasyan, Diyarbakır, Kayseri ve Vakıflı’dan sonra İstanbul’a gelecek. Sanatçı, İstanbul Caz Festivali’nin etkinliği olarak, 30 Haziran’da Aya İrini’de ‘Luys i Luso’ repertuvarının, 1 Temmuz’daysa son albümü ‘Mockroot’tan şarkıların yer aldığı iki konser verecek. Ani ve Akhtamar’da canlı olarak izleme şansı bulduğum Hamasyan’ın sözleri ve o iki günün izlerinden bir sayfaya sığan kadarı burada.

Verjin Şapçıyan’la (sanatçı ismi Verşa, namıdiğer Verjin Şapçı), evinin salonunda, portakallı naneli drajeler eşliğinde sohbet ettik. Resim anlayışını “tuvale felsefe nakşetme” olarak tanımlayan Verşa, resim hayatını anlatıyor.

Carla Garapedian’ın 2006 yılında çektiği ‘Screamers’ (Haykıranlar) isimli belgeseli, Türkiye’de ilk defa Documentarist Festivali kapsamında gösterildi. Aynı zamanda bir müzik belgeseli olarak görülebilecek filmin ekseninde, inkâr karşıtı duruşuyla dikkat çeken Amerikalı rock grubu System of a Down var. Garapedian yine de belgeselin asıl meselesinin sadece Ermeni Soykırımı’nın değil, bütün soykırımların özünde yatan evrensel problemi anlatmaya yönelik olduğunu söylüyor. Festival vesilesiyle İstanbul’a gelen Garapedian’la 10 yıl önce çekilen bu belgeseli, bugünden geriye bakarak değerlendirdik.

Yaşayan en büyük Ermeni besteci olarak anılan Tigran Mansuryan özel bir davet için İstanbul'daydı. Mansurian’ın karşısında başta nutkum tutulsa da, içtenliği ve sevecenliği sayesinde söyleşimiz tatlı bir sohbete dönüştü.

Genel seçimin son düzlüğünde HDP adayı Garo Paylan, CHP adayı Selina Doğan Özuzun ve AKP adayı Markar Esayan’a, Ermeni toplumunun sorunlarını, 100. yılında 1915’i ve güncel siyasete bakışlarını sorduk.

Istanbul Art News Edebiyat dergisinin Mayıs sayısında, ‘Kars’ın güneş tadındaki şairi: Yeğişe Çarents’ başlıklı bir kısa öykü var. Nazlı Karabıyıkoğlu imzalı öyküde, yazar, henüz çocuk yaştaki büyük şair Yeğişe Çarents’in peşine takılmış; beraber Kars Çayı’nın kenarından geçip köprüleri aşıyor, Kars’ın tarlalarından geçerek yemyeşil tepelerine ulaşıyor ve günü bu tepeden Ani’yi ve uzaktaki Ermenistan’ı seyrederek bitiriyorlar. Bu pastoral yolculuk, Çarents’in ‘Nayiri Ülkesi’nden Sovyet Ermenistan’a uzanan hayat hikâyesiyle birleşiyor. Puşkin tarafından Nazlı’nın kulağına fısıldanan, hakkında çok az şey bildiği Çarents, öykünün sonuna geldiğinde, artık bir dost onun için. Nazlı Karabıyıkoğlu’ndan, Yeğişe Çarents’le çıktığı Kars yolculuğunu dinledim.

Meksika’nın başkenti Meksiko’da yapılması planlanan ‘Ermeni Filmleri Festivali’, festivalin başlamasına bir gün kala, ani bir kararla iptal edildi. Meksika’nın en saygın dergilerinden ‘Proceso’da yayımlanan habere göre bu kararın ardında Türkiye ve Azerbaycan lobisi var.