DENİZ GEZGİN

ŞAPGİR İlk  ’Bahar'

Deniz Gezgin, “dağlarına bahar gelen memleketi” yazıyor, sonu iyiye varan bir masal anlatıyor, bir bahar masalı, bir barış masalı: “İnanılır ve istenirse, gün sonra bu küllerden bir şey dirilecek, çocuklar onu mavi tüylü bir kuş gibi görecek, kanatlarıyla süpürecek yerdeki zehri mavi kuş ve serpecek göğün suyundan bereketi dağlara ve yeşerecek toprak.”
ŞAPGİR Cinnet Bahçesi

Deniz Gezgin, herkesin bildiği “ilk günah”ın o kadim hikayesini yazdı: “Bir düş gördüm” diyor Kadın, “Bu yeşilin altında kapkara bir toprak, toprağın içinde çürükler, ölüler, bu sulardan başka akan sular, o sulara karışan kanlar…”
ŞAPGİR Kuş Tüyü

Deniz Gezgin, bu hafta anlattığı hikâyelerle çocuklara başka dünyalar sunan, yarası olana derman olan gizemli Cice’yi anlatıyor. “Ne uğursuz ne pis ne de kuduzdur yarasa; kuş tüyünden yastık isteyenin değil de çıplak olanın ayıplandığı bir dünyadandır yalnızca. O yüzden korkmayın siz geceden ve geceyi sevenlerden. Yastığa başını koyar koymaz uyuyandan, üst üste giyinenden korkun.”
ŞAPGİR Kervan

Deniz Gezgin, tanıdık bir hikâyeyi, bu “yersiz ve havasız” dünyada, yükü “ne külçe altın, ne ipek kumaş; sade bir lokma” olan bir kervanın, bir “Vur!” emriyle açılan boşlukta kayboluşunu anlatıyor.
ŞAPGİR Ah’ına ‘Yas’lanıp Dinlediğimdir

Ahraz’da masalsı diliyle beğeni kazanan Deniz Gezgin, bu kez aynı büyülü kalemiyle, oğlu Cemil’i, “güzel”ini bulmadan bizi bırakmayacak olan, mücadelesini inadıyla kuran Berfo Ana’yı yazdı: “Dünya! Yaslan o gövdeye, duy içindeki ağıtı, dinle ana sözünü…”