‘Kurtlar Vadisi’ aslında ne anlatıyor?

Volkan Yücel’in, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan ‘Kahramanın Yolculuğu: Mitik Erkeklik ve Suç Draması’, Türkiye sinema ve televizyon tarihindeki suç kahramanlarına odaklanıyor. Onlar, söz konusu ‘vatan’ı kurtarmak olduğunda usulsüz yollara başvurmakta çekinmeyen, ‘suçlu’ya karşı şiddet kullanmayı aslî yöntem belleyen, hukukun elinin kolunun bağlı olduğu noktada suçluyu bizzat cezalandıran kahramanlar.

Lora Sarı 

Görünen o ki, gerçeklikle bağı oldukça fazla olan, film ve dizilerdeki kurtarıcı, vatansever ve fedakâr ‘suç kahramanları’ hegemonik erkekliğin toplumdaki yerini daha da güçlendirmekten başka bir işe yaramıyor.

Kahraman asla kadın olmaz

‘Ezel’, ‘Deli Yürek’, ‘Kurtlar Vadisi’, ‘Adanalı’, ‘Sıla’, ‘Sessiz Fırtına’, ‘Aynadaki Düşman: Teşkilat’ dizileriyle, ‘Deli Yürek: Bumerang Cehennemi’, ‘Son Osmanlı Yandım Ali’, ‘Kabadayı’ ve tüm Kurtlar Vadisi filmlerini inceleyen Volkan Yücel, bu dizi ve filmlerdeki kahramanlık anlatılarının köklerine dair bir çerçeve çizerek kitabına başlıyor. Asla kadın olmayan bir kahramanın, onun neredeyse imkânsız görülen görevi esnasındaki aşamaları, kahramanın yaşadığı dönüşümler ve yolculuğunda karşısına çıkan yan karakter arketiplerinin yer aldığı klasik anlatı modelinden çokça ödünç alan dizi ve filmler, Türkiye’nin sosyolojik yapısı itibariyle elbette bazı tatsız farklar getiriyor suç kahramanlığı dramalarına.

“Bu farklar Türk Sineması’nın geleneklerinden, milliyet, din ve feodal ataerkillik gibi şartlardan beslenmiştir” diyen Yücel, yerli suç kahramanlıklarında, kadının ezilmesi veya namuslu/iyi kalpli-namussuz/kötü kalpli kadın arketiplerinin tekrarına dikkat çekiyor. ‘Türk suç kahramanı’ hem aşk acısının veya kavuşamamanın melodramatikleştirdiği öykünün kahramanı, hem de ‘erkekliğini’ argo, küfür ve şiddetle yeniden kanıtlayan bir kahraman. Fakat tüm farklar arasında ‘Öldürülemeyen Baba’ figürü fikrimce en ilginci.  Zira Yücel, ‘Star Wars’da Luke Skywalker ‘karanlık taraftaki’ babasını öldürebilirken, ‘Kurtlar Vadisi’ndeki Polat Alemdar kötü babasına bunu yapamaz derken nedenini şöyle açıklıyor: “ [genetik] ‘Baba’yı ancak dış güçler yok eder ve o aslında uzlaşılabilir bir ‘iyi Baba’dır. Genetik Baba kadar, hegemon bir Baba’nın da kahraman tarafından öldürülüp ‘yerinin devralınması’ söz konusu olmaz; çünkü Baba ya iyi olduğu için öldürülemez (çünkü yeri, devir usulüyle alınacaktır) ya da ‘Kara/Kötü olduğu için’ öldürüldükten sonra ‘konumu devralınmaz’ (…) ancak Baba’nın oğluna ya da oğul-kardeşlere saldırması meşrudur.” Toplumun medya, medyanın toplumdan beslendiğini göz önüne alırsak Türkiye’nin suç kahramanlığı anlatısının bunların olması kaçınılmazdı.

Bauer ve Polat Alemdar

Kahramanlığın neden ‘erkek olmak’la el ele gittiğini anlamlandıran ‘Erkeklik İncelemeleri’ bölümünden sonra gelen ‘Türk Dizileri ve Suç Kahramanlığının Belirişi’ bölümü Türkiye televizyonunun ve dizi sektörünün bu noktaya nasıl geldiğini anlamak açısından önemli. Yeşilçam’ın televizyon dizilerine miras bıraktığı anlatımlar, ekranın yüzünü değiştiren terör, göç, arabesk, mafya, Özal ve özel kanallar; 1990’larda ‘Sıcağı Sıcağına’, ‘Kayıp Aranıyor’, ‘Teksoy Görevde’ ve ‘Söz Fato’da’ gibi suç/reality show’ların öncelik ettiği ve ‘Deli Yürek’le ortaya çıkan suç kahramanlığı dizileri furyası… Bu dönemde televizyon erkekler için ‘erkekçe’ şeyler üretmeye devam ederken, 2000’lere gelindiğinde ABD’de ve buna paralel Türkiye’de politik kurgu patlaması yaşanıyor ve ‘erkekliğin’ üstüne bir de ‘ulus’ dayatması geliyor. ABD yapımı ‘24’ ile ‘Kurtlar Vadisi’ni bu noktada karşılaştıran ve dipnotta Necati Şaşmaz’ın ‘24’in kahramanı Jack Bauer için söylediği “Jack benim arabesk versiyonum” sözlerine yer vererek güldüren Yücel, arabesk olmasa da Jack Bauer’in hakikaten de Polat Alemdar’ın bir versiyonu olduğunu gösteriyor.

Kitabın en can alıcı kısmıysa, suç kahramanlığı dramalarında gerçek hayat ve kurgunun ne denli iç içe olduğunun anlatılması. 9 Eylül’ü yaşayan ABD artık dizi ve filmlerinde Müslüman teröristlerle savaşırken, Susurluk ve derin devletle tanışan Türkiye’den ‘Deli Yürek’ ve ‘Kurtlar Vadisi’ çıkıyor. Bu diziler sadece gerçekten esinlenmeyerek gerçek kişi ve olaylara göndermeler yapmaya devam etmiştir. Yücel, yasadışı örgüt ve çetelere, politik süreçlere açık ve imalı göndermeler yapıldığını, belgeselcilerle birlikte çalışan senaristlerin başlarına iş açmamak için ‘anlatılanların gerçek kişi ya da kurumlarla ilişkisi yoktur’ ibaresinin bu sebeple eklendiğini söylüyor. Gerçeklikle kurgunun böylesine iç içe olmasının doğal sonucu olarak seyirci, dizideki olayların analizine dayanarak “olanı ve olacağı çözmek ister.”