Vonnegut’ın bildiği tek kural

"Bir sanatla uğraşmak, ne kadar iyi veya kötü yaptığınıza bakılmaksızın ruhunuzu büyütmenin bir yoludur. Duşta şarkı söyleyin. Radyodan çalan şarkılarla dans edin. Öyküler anlatın.”

Rafi Atam

Bazı insanlar farklıdır. Dünyayı ve olayları çoğunluğun gördüğünden farklı şekillerde görüp, algılarlar. Örneğin siz salonunuza baktığınızda yalnızca bir koltuk takımı görürken, onlar oradaki fili görüp, onu size yüzlerce sayfalık bir roman ya da saatlerce sürecek olan bir piyano resitaline çevirerek anlatmaya kalkışabilirler. Çağdaş Amerikan edebiyatına damga vuran yazarlardan biri olan Kurt Vonnegut, bu farklı insanlardan biri ama onu farklı kılan sadece dünya edebiyatına kazandırdığı eserler değil, çok az insanın başından geçebilecek enteresan bir hayat hikâyesine sahip olması dersek sanırım fazla abartmış olmayız.

Dönüm noktası: Dresden’in bombalanması

Vonnegut, 1922’de ABD’de doğar. 2. Dünya Savaşı sırasında eğitimini sürdürdüğü Cornell Üniversitesi’nden ayrılıp orduya katılmak zorunda kalır. 106. Piyade Bölüğü’nün ileri keşif birliğinde görev yaparken Almanlar’a esir düşen yazar, Dresden’deki savaş esirleri kampına yollanır. Dresden kentinin müttefikler tarafından bombalanmasına tanık olur. Bu bombardımanın aslında hayatının dönüm noktası olduğunu, çok sonraları keşfedeceğinden habersizdir. Bu öyle şiddetli bir bombardımandır ki bugün bazı kaynaklar ölü sayısının 100.000’in üzerinde olduğunu belirtmektedir.Vonnegut,  Almanlar tarafından sonraları kendisini dünya çapında bir yazar haline getiren kitabının ismi olan ‘Mezbaha No.5’ adlı et deposuna hapsedildiği için bombardımandan sağ kurtulmayı başarır.

Dresden bombardımanı yazar için dünyayı algılayış biçimi ve  insanlara bakışını değiştiren bir olaylar örgüsünün başlangıcı haline dönüşür.  Savaştan sağ salim dönmeyi başarınca tekrar üniversite eğitimi almaya karar verir ve antropoloji bölümüne girer. Tüm derslerini başarıyla vermesine rağmen, tez fikirleri kabul görmeyince okuldan ayrılır. Kaderin cilvesine bakın ki asla mezunu olamadığı üniversite tarafından kendisine tanınmış bir yazar olduktan sonra fahri doktora ünvanı verilir ve Amerikan üniversitelerinde bir gelenek olan “Mezuniyet Konuşmaları”nın değişmez konuşmacısı haline dönüşür.

Aslında Vonnegut tüm dünyada tanınmasını sağlayan kitabı ‘Mezbaha no.5’den önce de yazdığı öykülerle üniversite öğrencileri arasında hatırı sayılır bir yeraltı kahramanı olarak tanınan ve saygı gören, öykülerinde dünyaya farklı bakan, insanları düşündüren ve bakışlarını bilindik noktalardan uzağa çevirmelerini sağlayan sıradışı bir yazar ve her daim sevilen bir insandır.

Vonnegut’un  hem ciddi hem de  eğlenceli bir tarza sahip oluşu, dilindeki samimiyet, asla küçük görmeyen ve bilgelik taslamayan tarzı, kuşak farkı gözetmeksizin derdini her yaştan ve görüşten insana kolayca anlatıp anlaşılabilmesini sağlayan özelliklerinden sadece birkaçıydı.

Kurt Vonnegut ünlü bir yazara dönüşünce medyada birdenbire gençliğin sözcüsü ve altmışların karşı kültür kahramanı ilan edilir. Mezuniyet Konuşmaları kitabını derleyen yakın dostu Dan Wakefield, kitabın önsözünde,  bu durumun onu sıktığını, hatta güldürdüğünü, onun aslında bir ‘karşı-karşı-kültür’ figürü olduğunu söyleyerek medyanın bu yakıştırmalarını kesin bir dille reddettiğini yazar.

‘İyi insan olacaksın’

Yaşadığı toplum ve yakın çevresi ona böyle sıfatlarlar yakıştırırken Vonnegut ise  onursal başkanı olduğu Amerikan Hümanist Cemiyeti’nde yaptığı konuşmalarda, bıkıp usanmadan insanın ödül yahut herhangi bir ceza beklentisi olmaksızın onurlu davranması gerektiğini, topluma  hangi şartlarda olursa olsun yardımcı olmasını savunan hümanist bir hayat biçimini benimsediğini söylemeye devam ediyordu.”Valla, bildiğim tek kural var: iyi insan olacaksın.”

‘Mezuniyet Konuşmaları’ yazarın 1978’de başlayıp 2004’e kadar farklı üniversitelerde mezunlara yaptığı konuşmaların bir derlemesi. Ama durun, hemen sıkıcı bir kürsü, sessiz bir ortam, uykusu gelmiş ve bir an önce bitse de gitsek diye düşünen  öğrenciler canlandırmayın gözünüzde, bir an bile gözünüzü alamayacağınız kadar eğlenceli, nükteli ve fazlasıyla insani konuşmaların geçtiği bir metin bu. Dünya sorunlarına  hiç düşünmediğiniz açılardan bakmanızı sağlayacak olan kitabın, her satırda sizleri şaşırtıp, uzun uzun düşündüreceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Keyifli okumalar.

“Söylemiştim; bir erkeğin savaşa gitmediği sürece erkek sayılmayacağını söyleyen, Dan adlı kötü bir amcam vardı. Ama bir de Alex adlı, iyi bir amcam vardı ve hayatın en tatlı anlarında, mesela ağaç gölgesinde limonata içerken “Daha ne olsun?” derdi. Gelecekte ara sıra duraklayıp, “Daha ne olsun?” derseniz belki iyi amcam Alex bu mezunlardan bazılarında yaşayabilir.”

Daha Ne Olsun

Kurt Vonnegut

Mezuniyet Konuşmaları

Derleyen:
Dan Wakefield

Çeviri: Algan Sezgintüredi

April Yayıncılık

108 sayfa.