Shui Charlie

Fransa'da yaşayan Agos çizerlerinden Sarkis Paçacı, kendi üslubuyla Charlie Hebdo saldırısını yazdı: Terörisler kim ne derse desin karikatür sanatını tarihten sildi. Tekrar çizilebilir tabii ki, hayat devam ediyor. Bir çizer olarak arada atış talimleri yapmakta da yarar var. En azından arada sırada bir araya gelip paint ball oynayabiliriz.

SARKİS PAÇACI

Sloganın Paris’çe olanını yazdım başlığa. Parisliler hava basmak için, kendilerini ayrıcalıklı göstermek derdiyle, yanlış hatırlamıyorsam altmışlı yıllarda ‘’Je suis (jesui)’’ olması gereken okunuşu argoya çevirip şui yapmışlardı. Agos’tan bir muhabir mailinde rica etti bu terör olayı hakkında bir şeyler yazmamı. Beni Charlie Hebdo dergisi ile bir şekilde bağlantılı sanıyorlar. Oysa ben Fransa’nın ta güneyinde, Aix en Provence şehrinde yaşıyor ve aylaklık ediyorum. Arada sekiz yüz kilometre mesafe ve anlayış farkı var. 

Geçen yıl, öldürülen çizerlerden bazıları bizim oradaki yerel bir mizah dergisiyle dayanışma amacıyla Marsilya’ya gelmişlerdi. Bu sempatik, cana yakın çizer ve karikatüristlerle tanışma fırsatı buldum. İmza günüydü. Terk edilmişlerdi. İlgili kitle on beş kişiyi geçmiyordu. İçinde korumaları da dahil. Kiralık katillerin yalnızlaştırıcı ruhu havada dolaşıyordu. Balıkçıların şöyle bir bakışla fırtınanın kopacağını tahmin edebilmeleri gibi uluslararası şirketlerin, tüketici birer canavara dönüşmüş olan sağcı halk yığınlarıyla ortaklaşa planladığı ve hayata geçirdiği bu yeni suikastın acı kokusunu az çok alabiliyordunuz.

En iyi karikatürist eli silahlı olandır

İlk haber aldığımda hiç şaşırmadım. Tüm Fransa’nın ve Paris’in adım adım, bizzat Fransızlar tarafından nasıl yok edildiğini, sanat düşmanı bir ülkeye nasıl dönüştürülmeye çalışıldığını gün be gün yaşıyordum zaten. Her şeye rağmen yine de faşist şirketlerin ve partilerin yönetimine girmiş olan Türkiye’den daha insancıl bir halkı barındıran bir ülke olduğu için burası benim gibi yoksul sanatçılara yaşam alanı olarak çok daha uygun. En saçma gördüğüm tepki ise kalaşnikoflara karşı kalem sembolleri taşıyan bayatlamış tepki karikatürleriydi.

Ardından ucuz ‘Bic’ marka tükenmez kalemleri havaya sallayan ve çoğu kadınlardan oluşan protestocular ortaya çıktılar. Bu zavallı cılız tepkileri izleyen sadist silah şirketleri ve uluslararası kara para şebekesinin ortağı dinciler göbek atmaya başlamışlardı. Aniden halkın

uyanıp, II. Dünya Savaşı direnişçileri gibi öz savunma birlikleri kurup yabancılara saldırmasından ürken Fransız polisi istemeyerek de olsa harekete geçmek zorunda kaldı ve operasyona başlayıp o çok güzel eski Fransız polisiye filmlerinden edindiği tecrübeyle iğrenç, duygusuz dijital devrim insanlarına canlı yayında terörist avı tattırarak zevkli dakikalar yaşattı. Teröristler başardı. Fransa’nın en yetenekli karikatüristlerinden yarısını öldürdü. Kim ne derse desin karikatür sanatını da tarihten sildi. Tekrar çizilebilir tabii ki, hayat devam ediyor. Bir çizer olarak arada atış talimleri yapmakta da yarar var. En azından arada sırada bir araya gelip paint ball oynayabiliriz. 

Kategoriler

Güncel Dünya Basın Dünya