8 soruda 'Soykırım Davası'

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire’de görülecek olan ‘Perinçek-İsviçre’ davasında ilk duruşma, 28 Ocak’ta yapılacak. Görülecek davayla ilgili detayları, AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, uluslararası hukuk uzmanı Turgut Tarhanlı ve Perinçek-İsviçre davasına müdahil olan İsviçre-Ermenistan Derneği Onursal Başkanı Sarkis Şahinyan’a sorduk.

 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire’de görülecek olan ‘Perinçek-İsviçre’ davasında ilk duruşma, 28 Ocak’ta yapılacak. AİHM 2. Daire’nin İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçek lehine verdiği karara İsviçre hükümeti itiraz etmiş, dava yeniden görülmek üzere Büyük Daire’ye taşınmıştı. Ermenistan, Amal Clooney’in de dahil olduğu bir heyet tarafından temsil edileceği davada müdahil olarak yer alacak. Türkiye’nin de müdahil olduğu davanın ilk duruşması için, Doğu Perinçek hakkındaki yurt dışı çıkış yasağı, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kaldırıldı. AİHM 2. Daire, İsviçre mahkemelerinin ‘ifade özgürlüğü’ maddesini ihlal ettiğine hükmetmiş; karar gerekçesinde, Ermeni Soykırımı’nı inkâr etmenin Holokost’u inkâr etmek kadar büyük sonuçlar doğurmayacağı yorumuna yer vermişti.

1) Perinçek - İsviçre davası nasıl başladı? 

Doğu Perinçek, 2005 yılının Mayıs, Temmuz ve Eylül aylarında İsviçre’de çeşitli konferanslara katılıp halka açık bu mecralarda, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1915 ve sonraki yıllarda Ermeni halkına yönelik soykırım suçu işlediğini inkâr etmiş, Ermeni Soykırımı’nın “uluslararası bir yalan” olduğunu söylemişti.

Bunun üzerine, İsviçre-Ermenistan Derneği, 15 Temmuz 2005’te Doğu Perinçek hakkında suç duyurusunda bulunurken, Perinçek, 9 Mart 2007 günü, Lozan Polis Mahkemesi tarafından, İsviçre Ceza Kanunu’na göre beyanatlarının ırkçı eğilimler içerdiği ve tarihe ilişkin tartışmalara katkıda bulunmadığını tespit edilerek suçlu bulmuştu.

Bu karardan sonra, Doğu Perinçek’in İsviçre’deki kantonal ve federal temyiz başvuruları da reddedilmişti. Kantonal temyiz mahkemesi, kararında, Ermeni Soykırımı’nın, tıpkı Yahudi Soykırımı gibi, tarihçilerin eserlerine başvurmaya gerek olmayacak şekilde ve İsviçre Parlamentosu tarafından da kabul edildiği üzere, kanıtlanmış tarihi bir gerçek olduğunu vurgulamıştı. Federal temyiz mahkemesiyse, Perinçek’in, tarafsız bir komisyon aksi yönde bir sonuca varsa dahi, Ermeni Soykırımı hakkındaki görüşlerini değiştirmeyeceğini ifade etmesinden hareketle, kasti hareket ettiği sonucuna ulaşmıştı. Doğu Perinçek, daha sonra, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesine dayanarak, 10 Haziran 2008’de AİHM’ye başvurarak İsviçre’ye dava açtı.

2) Gerekçeler neler?

AİHM 2. Daire, 17 Aralık 2013’te verdiği ilk kararda, oy çokluğuyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘İfade Özgürlüğü’ başlıklı 10. maddesinin İsviçre mahkemeleri tarafından ihlal edildiğine hükmetmişti. AİHM, kendisine yapılan başvurunun, Ermeni halkını hedef alan eylemlerin gerçek olup olmadığına veya hukuken soykırım olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğine ilişkin olmadığını açıkladı.

2. Daire’nin karar metninde, ‘soykırım’ ayrıntılı bir şekilde tanımlanarak, hukuki bir kavram olduğuna dikkat çekilmiş ve karara gerekçe olarak da 1915 olaylarının hukuki tanımıyla ilgili akademik camiada genel bir uzlaşma olmadığı belirtilmişti. Mahkemenin kararına göre, bu ‘hararetli tartışma’da Perinçek kendi görüşünü dile getirmiş oluyor.

3) İtirazlar neler?

AİHM 2. Daire’nin kararına pek çok yerden itiraz yükseldi. Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Birliği, bir açık mektupla, Ermeni Soykırımı’na ilişkin akademik camiada herhangi bir tartışmanın olmadığını, alınan kararın ifade özgürlüğüne değil, inkârcılığa hizmet ettiğini ifade etmişti.

4) Karar başka inkâr yasalarını nasıl etkileyecek?

Turgut Tarhanlı: Bu dava, vaka bazında yapılan bir değerlendirmedir. Diyelim Danimarka’da benzer bir yasa çıktı ve orada da İsviçre’deki gibi bir olay yaşandı ve bu dava AİHM’ye taşındı. O zaman, yine müstakil olarak, yani Perinçek-İsviçre davasından bağımsız olarak dava görülür. Vakanın kendi özellikleri, nasıl ve hangi ortamda yaşandığı gibi ayrıntılar dikkate alınarak, kendi bağlamında değerlendirilir. AİHM Büyük Daire’den çıkacak kararın yönü, devletlerin ya da Avrupa Konseyi üyelerinin bu tür inkâr yasaları kabul etmelerine engel teşkil etmiyor.

Rıza Türmen

5) Büyük Daire’de süreç nasıl işleyecek?

Rıza Türmen: 28 Ocak’ta, Doğu Perinçek ve İsviçre hükümeti görüşlerini açıklayacak. Davada müdahil olan Ermenistan ve Türkiye’ye de duruşma sırasında söz verilebileceği gibi, sadece yazılı olarak da görüşleri alınabilir. Böyle önemli davalarda taraflar 40’ar dakika süre alıyorlarsa, müdahillere 15’er dakika süre tanınabilir. Hâkimler, taraflara sorular da yöneltebilirler.

Büyük Daire, 17 kişiden oluşur ve bu kişiler, duruşma bittikten sonra aralarında müzakere ederek bir oylama yaparlar. Oylamanın sonucuna göre yazılacak karar için bir komite kurulur. Ayrıca, bu komitede, İsviçreli bir yargıç ve kimliği gizli tutulan bir raportör de yer alır. Karar metni, 2-3 ay içinde Büyük Daire’ye gelerek tekrar oylanır; daha sonra muhalefet görüşü yazılarak açıklanır. Büyük Daire’nin verdiği karar nihaidir ve taraflar için bağlayıcıdır. Örneğin, dava sonucunda Perinçek haklı bulunursa, İsviçre’nin ceza yasasını değiştirmesi gerekecek.  

6) AİHM davasında müdahil olmak ne demek?

Rıza Türmen: Müdahiller, davayla ilgili bir menfaatlerine uygun olarak görüş bildirirler. Örneğin, Türkiye müdahil olabilir, çünkü davanın tarafı kendi vatandaşı olan Doğu Perinçek’tir. Ermenistan da davada menfaati olduğu için komisyon tarafından müdahil olarak kabul edildi. Sadece hükümetler değil, sivil toplum kuruluşları da müdahil olabilir. Müdahillik, davada taraf olmak anlamına gelmez, sadece görüş bildirir.

Amal Clooney ve Geoffrey Robertson

7) Ermenistan’ı kim temsil edecek?

Ünlü aktör George Clooney’in eşi Amal Ramzi Clooney (Alamuddin), AİHM Büyük Daire’de görülecek Perinçek-İsviçre davasında müdahil olan Ermenistan’ı temsil edecek. Amal Clooney, uluslararası hukuk, insan hakları ve suçlunun iadesi konularında uzmanlaşmış ünlü bir avukat olarak, WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange, Ukrayna Eski Başbakanı Yulia Timoşenko gibi isimlerin de dava vekilliğini üstlenmişti. Clooney, Birleşmiş Milletler Lübnan Özel Mahkemesi ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde de görev yapmıştı.

Ermenistan’ı temsil eden bir diğer önde gelen avukatsa, ‘Uygunsuz Bir Soykırım: Bugün Ermenileri Kim Hatırlıyor?’ kitabının yazarı Geoffrey Robertson.

8) Dava sonucu ne anlama gelecek?

Perinçek-İsviçre davasına müdahil olan İsviçre-Ermenistan Derneği Onursal Başkanı Sarkis Şahinyan:

Türkiye devletinin Ermeni Soykırımı’nı inkârı, Medz Yeğern’in (Büyük Felaket) yüzüncü yılında, Ankara ve Bakü’nün elinde siyasi bir araca dönüşmüş durumda. Dahası, Türkiye’nin inkâr politikasını aktif olarak desteklemeye karar veren Azerbaycan ve bu ülkedeki ‘Ermenifobi’ ve saldırgan askeri tutum, Türkiye’nin taktik pozisyonunu değiştirirken, Ermenistan için durumu bir ulusal güvenlik meselesine çevirdi. Ermenistan Hükümeti’nin bu paradigma değişikliğini anlayıp Perinçek davasına müdahil olmaya karar verdiğini düşünüyorum ki bu davanın, 2007’de Lozan’da görülen duruşmadan beri Türkiye için bir devlet meselesi olarak görüldüğü açıkça ortada. Ermenistan hükümetini temsil eden, Geoffrey Robertson öncülüğündeki hukuk heyetinin uluslararası hukuktaki büyük deneyimi, Perinçek’in inkârcı karakterini ve her şeyin ötesinde, bu inkarın sadece hafızada değil dünyaya yayılmış Ermenilerin günlük hayatında ne sonuçlar doğuracağı konusunda Büyük Daire’yi aydınlatacaktır. İsviçre’nin de, kendi topraklarında, ayrımcı ve ırkçı söylemlere karşı uyguladığı ceza kanununun, İnsan Hakları Konvansiyonu’nun 10. Maddesine karşı gelmediğini, çünkü ifade özgürlüğünün mutlak değil, çeşitli yükümlülükler ve sorumluluklardan ileri geldiğini gösterebileceği düşünüyorum. Büyük Daire’de 28 Ocak’ta görülecek duruşmasının sonrasıyla ilgili spekülasyon yapabilirim ama yapmayacağım. Türkiye, Ermenistan, Fransa ve Ermenistan gibi çok sayıda devlette yarattığı büyük ilgiye bakılırsa, Türkiye’den de iki örgüt olmak üzere pek çok uluslararası insan hakları örgütü, Ermeni Soykırımı’nın gerçek olduğu yönünde dünya genelinde bir görüş birliği olduğunu gösteren eylemler yapacak.

AİHM’den, Holokost-Ermeni Soykırımı karşılaştırması

AİHM 2. Daire’nin Perinçek-İsviçre davasında açıkladığı gerekçeli kararda, soykırımın inkâr edilmesiyle nefret ve düşmanlığın kışkırtılması arasındaki yapısal ilişkiye vurgu yapılıyor. Soykırım inkârı, doğrudan doğruya ayrımcı bir davranış olarak kabul ediliyor. AİHM, bu görüşe paralel olarak, kararında “Holokost’un inkârı bugün antisemitizm düşüncesinin birincil taşıyıcısıdır” hükmüne yer verse de, Perinçek’in konuşmasının “Ermeni halkına karşı nefret oluşturacak nitelikte” olmadığı sonucuna vardı. Mahkemeye göre, “1915’te meydana gelen trajik olayların” soykırım olduğunu inkâr etmek, Holokost’un soykırım olduğunu inkâr etmek kadar büyük sonuçlar doğurmayacaktır.



Yazar Hakkında