Manço’ya göre Ermeni Soykırımı ve ‘Batılıların kaşıması’

1999 yılının 31 Ocak’ında kalp krizi geçiren ve 1 Şubat’ta vefat eden Barış Manço vefatının 16. yıldönümünde anılıyor. Müzisyen kimliğiyle anılan Manço 1993-1995 yılları arasında köşe yazarlığı yapıyordu. Ele aldığı konulardan biri de Ermeni Soykırımı ve Kürt sorunuydu.

Barış Manço, 6 Mart 1994’te Milliyet gazetesindeki “Oku Bakiim” köşesinde DEP davasını izlemek için Türkiye’ye gelen Fransa Çevre eski Bakanı ve Sosyalist Parti Ulusal Konsey Başkanı Ségolène Royal’i hedef alıyordu. 

Manço yazısında yargılanan milletvekillerine destek veren Royal’e, Batı’nın Ermeni Soykırımı konusundaki tutumunu hatırlatarak tepki gösteriyor, kendisinin de düşüncelerini bu yolla ortaya koyuyordu:  

“Son yılların en gözde, en flaş ve en “in” tanımlamalarından biri de “soykırım” biliyorsunuz. Isıtıp ısıtıp sofraya sürenler ise tabii ki Avrupalılar. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra biraz rahat yüzü gördüler ya, hemen sağı solu karıştırmaya başladılar ve karşılarına çıkan her türden etnik çatışmayı, biraz da ellerini ovuşturarak “soykırım” diye tanımlamaya başladılar. 1970’lerde bizim payımıza “Ermeni soykırımı” düşmüştü.

Bugünlerdeyse tezgahlanmaya çalışılan yeni oyunu hepimiz açık seçik görüyoruz. Bir süredir Batılı medya odakları yine “Acaba yeni bir soykırım mı?” gibilerinden zırlamaya başladılar bile…

İnsaflı, erdemli Avrupalı bilir ki, uygarlık tarihinde tek bir soykırım vardır: O da Avrupa’nın kendi yüzkarasıdır. “İkinci Dünya Savaşı’nda yok edilen altı milyon günahsız Yahudi!”

Manço, ardındansa Ségolène Royal’in Meclis’te DEP’lilere verdiği desteği, Osmanlı’nın işgal yıllarına benzetiyor, “iç mihrak” arayışıyla “işbirlikçi” nitelemesi yapıyordu.

“…tesadüfe bakın ki bir Fransız bakan eskisi, Madam Segolene Royal, “gözlemci” olarak Büyük Millet Meclisi’mizi şereflendirmiş. Tabi ki kabahati tümüyle dışarıda aramayalım. İstiklal Savaşımız öncesi İstanbul’da kurulan “Wilson Prensipleri Cemiyeti’ni, “İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ni hatırlayalım. Amerikalılara, İngilizlere yaranmaya çalışan, işbirlikçi satılık kişilerin kurdukları derneklerdi bunlar. Görülen o ki senaryo pek de fazla değişmemiş. Bu arada koca bir imparatorluğun varisi, 70 yıllık Cumhuriyet yara alacakmış ne gam… Türkiye tabii ki düze çıkacak. 25 ayrı etnik gruptan gelen 60 milyon kaynaşmış insanı ile iki binli yıllara elbette başı dik girecek. Haa bu arada birleşik Avrupa’ya girmiş girmemiş kimin umrunda Sayın Segolene Royal hanımefendi.  Size Paris’te dersinizi iyi ezberlettirmişler ama zırtın başı bir şantaj malzemesi olarak kullandığınız o ders artık bizler için pek bir anlam taşımıyor…

"Ama bir Fransız bakan eskisi olarak sizin “ayrıntıları” daha iyi görmeniz gerekmez miydi? Tabii ki işe “global” bakmak varken, “detay”larla kim uğraşacak “n’est ce pas Madame?” 

"Napolyon da, Hitler de, çok mu farklı bakıyorlardı ki, siz bakasınız! Ben de bazen fazla “saf” oluyorum galiba.”

Kategoriler

Güncel Basın



Yazar Hakkında