‘Türkiye’ye kapımızı tamamen kapatmadık’

Yerevan’da, 18-20 Mart tarihleri arasında düzenlenen, ‘At the Foot of Mount Ararat’ (Ararat’ın Eteklerinde) adlı uluslararası medya forumu, çeşitli ülkelerden gelen gazetecileri, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın yanı sıra, birçok devlet yetkilisiyle bir araya getirdi.

Forumun ilk günü, Ermeni Soykırımı’nın 100. yılı, ‘Hatırlıyorum ve Talep Ediyorum’ sloganıyla, hafıza, minnet, koruma ve yeniden doğuş başlıkları altında ele alındı. Cumhurbaşkanı Sarkisyan, yaptığı konuşmada, Soykırım’ın Ermeniler üzerinde psikolojik, politik, kültürel, dilsel etkilerinin 100 yıldır devam ettiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 24 Nisan’da kendisini Çanakkale savaşlarının anmasına davetine resmi bir mektupla cevap veren, ardından Ermenistan’ın 2009’da Türkiye ile imzaladığı protokolleri meclisten çeken Sarkisyan, bu adımın yasal değil, politik bir adım olduğunu, Türkiye’ye kapılarını tamamen kapatmadıklarını belirtti.

‘Toplum değişiyor, devlet aklı aynı’

Diaspora Bakanı Hranuş Hakobyan ise ‘diaspora’nın kapsamını, oluşumunu, Ermenistan ve Diaspora’nın birbirlerinden beklentilerini katılımcılarla paylaştı. 1915’ten sonra, 77 bin çocuğun yetim kaldığını, 300 bin çocuğun Müslümanlaştırıldığını belirten Hakobyan, yaklaşık 7 milyon Ermeninin Diaspora’da, Müslümanlaştırılmış Ermenilerle birlikte yaklaşık 3 milyonun da Türkiye’de yaşadığını kaydetti. Hakobyan, Soykırım’la ilgili adaletin sağlanmasının gereğini vurgulayarak, ‘Ermeniler Soykırım’ın tanınması için mücadele verecek, çünkü ne zaman atalarını hatırlasalar kendilerini tehdit içinde hissedecekler’ dedi. Türkiye toplumunun değişmeye başladığını, ancak devlet aklının aynı kaldığını söyleyen Hakobyan, insanlık suçlarının tekrarlanmaması için, sorumluların cezalandırılması gerektiğini sözlerine ekledi, Hrant Dink davasında da halen adaletin sağlanmadığını hatırlattı.

‘Ermenistan’ın ön koşulu yok’

Ermenistan’da 100.yıla adanan etkinlikleri koordine eden ekibin başkanı, Başkanlık Özel kalemi Vigen Sargsyan, konuşmasında, Soykırım’ın kabulünde, Türkiye sivil toplumunun tarihsel gerçeği öğrenmek için göstereceği cesaretin çok önemli olacağını vurguladı. Sargysan, insanlık suçlarıyla uluslararası mücadele edilmesi gerektiğini belirtirken, Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşme sürecinde, Ermenistan’ın hiçbir zaman ön koşul öne sürmediğini kaydetti.

Toplantı sonrası, görüşme fırsatı bulduğumuz Sargsyan, Agos’a yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Nisan’da Çanakkale savaşlarının anılacağını açıklamasını ve Serj Sarkisyan’ı törenlere davet etmesini gülünç olarak niteleyerek, ‘Ermeni Soykırımı’nın kurbanlarının anıldığı gün olarak dünyaca kabul edilen 24 Nisan’da bir savaşın zaferini kutlamak, hatta sadece anmak bile kabul edilir değil.  Ermenistan Cumhurbaşkanı’nı da, zafer kutlamaya davet etmek gülünç. Türkiye devleti bu durumun kendine yakışıp yakışmadığına kendi karar versin’ dedi.

‘Soykırımın taziyesi kalpten olur’

Sargsyan, geçen yıl, 24 Nisan’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı taziye açıklamasıyla ilgili olarak ise şunları kaydetti: ‘Açıklamayı taziye olarak değil, inkarın daha sofistike hali olarak görüyorum. Açıklamada soykırım kelimesi geçmediğinden değil, failleri ve kurbanları aynı anda anmayı tercih ettiği, aynı düzeyde tuttuğu için hala inkar diye niye nitelendiriyorum. Soykırımın taziyesi kalpten olur, vicdanen olur, kaybın büyüklüğünün kabulüyle, bu katliamın Ermeni halkı ve medeniyeti üzerindeki tüm etkilerinin anlaşılmasıyla olur. Öte yandan, Avrupa kıtasında tek kapalı sınır, Ermenistan-Türkiye sınırı. Kapalı sınır, olası olumlu adımların da önünü tıkıyor. Sınırın açılması normalleşmedir. Tüm olumlu sonuçları arkasından gelecektir. Sınır açılması insandan insana iletişimi arttıracaktır.’

‘23 Nisan’da İstanbul kilisesinin çanı çalmalı’

Agos’un Türkiye’de yaşayan Ermenilere ilişkin sorusuna cevaben Sarkisyan, uzun yıllar, Ermeni olduklarını saklayan insanların bugün kendilerini açıkça ifade etmelerinin son derece önemli bir gelişme olduğunu belirtti, ‘Müslümanlaşmış yada Müslümanlaştırılmış Ermenilerin, son yıllarda kendilerini açıkça ifade edebilmeleri, özgürlükler açısından çok önemli bir gelişme. Bu durum, onur ve eşit vatandaşlık mücadelesi veren Türkiye’deki Ermenilerin ve diğer azınlıklıkların özgürleşmeye başladıklarını gösteriyor. Benim için, önemli testlerden biri, 23 Nisan’da İstanbul’da Ermeni Kilisesi’nin soykırımın kurbanlarını anması, kilise çanını çalabilmesi olur’ dedi. 



Yazar Hakkında

1985 İstanbul doğumlu. Toplum haberleri, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, güncel politika, azınlık hakları, insan hakları ve müzik haberleri yapıyor.