Canım baronuma

LUSYEN KOPAR

Sıradan bir gün, her zamanki gibi. Eş, dost, akraba bir masanın etrafında yemek yiyoruz. Muhabbet muhabbeti açıyor “Yüzünün hali ne?” diyorlar, “Yüz egzaması ”diyorum. “Küçük kızıma hamileliğimde başladı. Sık sık azmaz. Bir babam çok hastalandığında azmıştı, bir de şimdi.”

Telefon çalıyor. Mamam, ne diyeceğini bilmez halde. Sesi titriyor “Ayy! Yemekte miydin?” Sesim yükseliyor “Mama, babam mı? Babama mı bir şey oldu?” “Yok, yok da, Krikor aradı, Baron’un...” “Kapa mama, kapa!”

Masadan kalkıp bulduğum ilk odadayım şimdi. Işıklar kapalı. Ağlıyorum, ağlıyorum, yalnızca ağlıyorum. Gözümde sıcak bir gülüşün kalmış. Kıkır kıkır bir gülüşün. “Ah Baron, çok çabuk, her şey çok çabuk oldu” diyor, ağlıyorum.

Hatıralarının haddi hesabı yok. Bir anıdan bir anıya dalıyorum. Sen, ben, Hagop Ayvaz oturmuşuz odada. Baron Ayvaz yazısını getirmiş. Sana da her zamanki gibi küçük bir biblo. Çay kapıp geliyorum hemen, “Al, diz bakalım. Okuyamadıklarını, yanlışlarını ben düzeltirim” diyorsun. Gülüşleriniz, muhabbetleriniz, kıkırdamalarınız...

Baron Gobelyan geliyor aklıma. Senin ona saygın, sevgin. Onun geldiği salı ve çarşamba günleri başka olurdun. Ne soracaksan, aklına ne takılmışsa, hepsini ona sorardın. Konuşurdunuz, gülerdiniz. Sessizce ben de gülerdim.

Antayr’ı (Varujan Köseyan) anımsıyorum. Hani adamcağız hastanede yaşıyordu da, yeni makalesini alıp, eskisini ona teslim etmemi istemiştin. Hastanede, Varujan Köseyan yerine Varujan Köşkeryan’a göndermişler beni. Makaleyi Köşkeryan’a kaptırdım, günlerce geri almaya uğraştık. Güldün kıkırdadın, kıkırdadın güldün halime. İşin garibi, Antayr da güldü. Çok utandım, çok...

Baron Hrant ve sen geliyorsun aklıma. Saat üçle beş arası. Odadasınız, konuşuyorsunuz, tartışıyorsunuz, uzun uzun muhabbet ediyorsunuz. Dinliyordum, hep dinliyorum sizi.

Sessizliğin içinde sesleriniz patlıyor kulaklarımda, ağlıyorum şimdi.

Baronum, gözlerimde yüzlerce anı, kulaklarımda sesin, ve sen. Yürürken, otururken, konuşurken, kızarken, yemek yerken, sen...

Bir gün “Çok geç kalıyorum. Sizi çok kızdırıyorum. Korkuyorum, beni bırakır yerime başkasını alırsınız diye” deyip ağladım. “Ben seni bırakmam, korkma” dedin. Korkma...

Hocam, canım baronum, korkuyorum. Yaslandığım dağ gibi kaya yuvarlandı gitti arkamdan. Düştüm, canım acıyor, karnımda garip bir sancı, gözlerimde sen...

Ah Baron, keşke bir kez daha öpeydim tonton yanaklarından, güleydin karşımda...

Bir sen var bende, bugün benden öte...