Bu son olsun!

PAKRAT ESTUKYAN

Agos 1996’da tam da Paskalya bayramının öncesinde başlamıştı yayın hayatına. Türkçe yayınlanan bir Ermeni gazetesi olarak oldukça da çekincelerle karşılanmıştı Agos’un yayını. Bilinmezin, öncesizliğin yol açtığı bu kaygıyı belli ölçüde anlayışla karşılamak da mümkün. Ama an itibariyle konumuz bu değil. Sadece şunu söylemeliyiz ki o dönemde Türkiyeli aydınların Ermeni toplumunun sorunlarına vakıf olmalarını çok önemsiyorduk. Nitekim geçen zaman bu konudaki haklılığımızı da teslim etmiştir. Daha önce örneği olmayan bu girişime baş koyduğunda, Hrant Dink’in en yakınındaki isimlerin başında geliyordu Sarkis Seropyan. Zaman içerisinde Agos’un da en sevilen siması olmayı başaracaktı. Agos’taki varlığı Ermenice sayfalar editörlüğünün çok üzerindeydi. Bugün hepimiz onun yokluğuyla baş etmeye çalışıyoruz ama bunun nafile bir çaba olduğunun farkındayız.  Yazdığı konulara dair bilgi eksiğimiz bir yana, onun yurdun dört bir yanından gelen her çeşit ziyaretçiye sunduklarını bizim karşılamamız neredeyse imkânsız gibi.

Doktora tezi hazırlayan akademisyenlerden, lise öğrencilerine kadar genişleyen bir yelpazede referans alınan bir bilgi kaynağıydı Seropyan. Ona bir şey sormak için kapısını çalanlar arasında yine yurdun dört bir bucağından gelmiş sıradan köylülere veya büyükşehirde emeğiyle geçinmeye çalışan işçilere de amelelere de rastlamak mümkündü. Kimisi köyünün tarihçesini öğrenmek için gelirdi, kimisi de kayıp akrabalarını bulmak için. Seropyan herkese aynı ilgiyle kucak açar, sorulara göre kitaplar, haritalar karıştırır mutlaka tatmin edici bir yanıt bulurdu. Bugün bir kez daha Paskalya yortusundayız ve daha iki gün önce sonsuzluğa uğurladık Seropyan’ı. Paskalya yumurtası boyamayacağımız üçüncü bayram bu. İlki Gümrü depreminin yaşandığı yıldı, ikincisi Hrant’ın katledildiğinde bu yıl da gelenek bozulmasın diye haşlanacak bizim evde yumurtalar ama boyanmadan. Paskalyayı anacağız ama bayram kutlamak bu sene de yasak bize. Gerçekçi değil biliyorum ama bu son olsun!