Van Denizi’nden gelen hikâyeler

Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü (BÜFK), hareketli bir dönem içerisinde. BÜFK, Ahtamar Adası’nda geçen ve Ermenice şarkıların ağırlıklı olduğu ‘Denizden Gelen’ adlı müzik ve dans performansıyla seyirciyle buluşuyor.

‘Denizden Gelen’in gösterimi saat tam 20.00’de başladı. BÜFK’ün amatör olduğu buradan belli. Hiç öyle seyirciyi bekletme, heyecan, panik uyandırma hissi yok. Zaten tam da bu yüzden güzeller. Hepsi öğrenci, bazıları ilk kez sahnede, bazıları kendini bildi bileli. Hepsini ortak bir paydada buluşturansa... Bilmiyorum, sorsanız, muhtemelen her biri ayrı bir neden söyleyecektir.

Ahtamar üzerine bir şiirle başlıyor gösterim. Daha sonra Kürt’ü, Ermeni’yi ve Çerkes’i canlandıracak olan dansçılar sahnedeki yerlerini alıp kendilerini seyirciye tanıtıyor. Türkiye’nin kadim halklarının kültürleriyle donatılmış bir repertuar var karşımızda. O akşam, Batı emperyalizminin karanlık güçleri aydınlık Türkiye’nin önüne geçerek neredeyse tüm İstanbul’da elektrikler kesilmesine sebep olsa da, hiç kimse öğrencilerin müzik ve dans tutkusunun önüne geçemedi. Müzisyenler çalmaya, solistler söylemeye, dansçılar halay çekmeye devam etti. Sahneyi, dansçılar kadar güzel olan seyircilerin cep telefonlarının fenerleri sayesinde görebildik.

Elektriklerin kesildiği an sahnedekiler için hayli zordur, zira gösteriye devam etmeli mi yoksa ara mı verilmeli, buna hemen karar verilmeli, ona göre hareket edilmelidir. Sahnedeki BÜFK üyeleri, performanslarına aynı şevkle devam ederek, bize o kadar da amatör olmadıklarını ispatladılar. Sanıyorum BÜFK’ü, daha doğrusu Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde yer alan bu kulüpleri özel kılan da bu: Profesyonelleşmek için önce amatör olmak gerek.

Topraklarından gönderilen halklar

BÜFK üyelerinden perküsyonist Beril Sarıaltun, ‘Denizden Gelen’ projesinin kuruluş hikâyesini ve çalışma sürecini Agos’a anlattı. “ Denizden Gelen’de Van Denizi’nden hikâyeler anlatıyor. Van merkez olmak üzere bir Ortadoğu tablosu çıkarmaya çalıştığımız gösteride denizden gelen hikâyeleri anlatma fikri, Yaşar Kemal’in yaşamöyküsünü okuduğumuz zaman gelişti. Yaşar Kemal Vanlı bir yazar; otobiyografik özellikler taşıyan ‘Kimsecik’ adlı üçlemesinde Van Denizi merkezinde geçen bir hikâye anlatıyordu. Bundan esinlenerek ‘denizden gelenler’in hikâyelerinin anlatıldığı bir kurgu oluşturduk.

Van alan araştırmasına 2014 yazında başladık. Dans-müzik repertuar çalışmaları ve arka plan okuma-araştırma çalışmaları yaptık. Bu çalışmalarda, Van’ın Ermeni Soykırımı’ndan önce Ermeniler için önemli bir merkez olduğunu, ardından Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Kürt isyanlarında yine merkezi bir durumda olduğunu gördük. Aynı durumun Çerkesler için de geçerli olduğunu öğrendik. Onların da büyük göçten sonra geldikleri yerlerden biri Van olmuş.

Yazın yaptığımız bu çalışmadan sonra, Ekim 2014’teki Kobanê olaylarının ardından, bu yılki gösterimizde bir Ortadoğu hikâyesi anlatmanın doğru olacağını düşündük. BÜFK gösterilerimizde her yıl Ortadoğu’da barışı vurgulamaya çalışıyoruz. Ancak bu yıl bu dileğimizi daha güçlü vurgulamamız gerekiyordu. Soykırımın yüzüncü yılında yine topraklarından gönderilen, büyük katliamlara maruz kalan halkları görmek temel tartışma noktamız oldu. Diyarbakır’daki Ezidi kampına ve Suruç’ta Kobanê’den gelenlerin kaldığı kamplara gidip buralarda atölye çalışmaları yaptık. Elimizdeki dans-müzik repertuarını Ocak ayı itibariyle gösteri için düzenlemeye çalıştık.”



Yazar Hakkında

1990 İstanbul doğumlu. Kültür sanat, müzik, insan hakları ve güncel politika haberleri yapıyor.