YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Davutoğlu’nun Diaspora yolculuğu

HDP’nin barajı aşma ihtimali ciddiye binince, AKP’nin siyasal Kürt hareketine yönelik dili de eski devlet dilinin tıpatıp aynısı oldu. Hatta çoğu yerde, fersah fersah geçti. Mevcut durumda AKP ve kalemşörleri, HDP’yi ulusalcılarla, Gülen Cemaati ile, darbecilerle, aklınıza gelebilecek AKP’li olmayan herkesle ve nihayet Ermeni Diasporası ile işbirliği yapmakla suçlamaktalar. Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti’ne rengini veren zihniyetin geleneksel taktiklerdir ve şunu herhalde artık anlamış olmalıyız ki, siyasal İslam dediğimiz akımın yönetici kadrolarının zihinsel yapısını bilhassa bu konuda şekillendiren de bu Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ‘rejim’idir. 

Buraya kadar tamam, bunları zaten çok yazıp çizdik. Ancak Başbakan Davutoğlu bahsinde, durum biraz farklı. Çünkü Davutoğlu, daha bu seçim işleri meydanda yokken, 11 Şubat 2015’te azınlık vakıf ve dernek temsilcileri ile yaptığı toplantının basına kapalı bölümünde “Diaspora bizim Diasporamızdır”, “Diaspora açılımımız devam edecek” gibi laflar etmişti. İşte bunları söyleyen Davutoğlu’nun üç ay sonra geldiği nokta, gerçekten ibret verici ve hazin. HDP’yi Diaspora ile işbirliği içinde olmakla suçlayan Davutoğlu, şöyle deyiverdi: “Arkadaşı Ermeni Diasporası olandan Kürt'e, Türk'e, Arap'a fayda gelir mi?”

Milliyetçiliğin bu en su katılmamış, en çiğ, en ilkel mantığını sergileyen bu sözlerin  söylendiği yer de Batman’daki AKP mitingi. Türk’ü, Kürd’ü, Arap’ı başka bir yana, Ermenileri başka bir yana ayıran bu mantık, çok açık ki ırkçı, ayrımcı bir zihniyetin en mümtaz ürünü. Ancak, aslında iş bu kadarla da sınırlı değil. Davutoğlu, 24 Mayıs Pazar gecesi, Show TV’de bir programa katıldı. O programda söyledikleri de hem bu minvalde, hem de daha tehlikeli. Davutoğlu’nun bu yayında söylediklerini aljazeera.com.tr sitesi şu şekilde haberleştirdi:

“Ermeni Soykırımı iddialarıyla ilgili tüm dünyanın Türkiye karşısında kampanya yürüttüğü bir sürede, Selahattin Demirtaş’ın Türkiye'nin karşısında yer aldığını ve Türkiye'yi suçlayan ifadeler kullandığını belirten Davutoğlu, Demirtaş'ın 'Bunda Kürtlerin de sorumluluğu var onlar adına özür diliyorum' ifadesinin bulunduğunu hatırlattı.

Kürt vatandaşlara seslenen Davutoğlu, ‘Sizin dedelerinizi bu anlamda itham eden birisinin, sizin temsilciniz olması mümkün mü?  Eğer Kürtler ve Türkler bunu yaptılar, gibi bir ifade kullanıyorsa Türkiyelileşmesi mümkün mü?’ şeklinde konuştu.

(...) Davutoğlu, ‘Hangi pazarlıkları yaptı ki Türkiye'ye dönüp Çözüm Süreci'ni sabote etti, hangi pazarlıkları yaptı ki Çözüm Süreci'nin işlediği coğrafya üzerinde hak iddia eden Ermeni Diasporası’yla hareket ediyor. Bu sorunun cevabını verirsek, geleceğe dönük Çözüm Süreci'nin nasıl seyredeceği konusunda doğru bir yerde oluruz’ açıklamasında bulundu.”

Başbakan Davutoğlu’nun sözleri böyle. Herhalde hesabınca bir taşla birkaç kuş vurmayı denemiş.  Hem devletin şu meşhur “Diaspora taşlaması” ayinine kaldığı yerden devam etmek, hem HDP’yi bu meseleyle ilişkilendirmek; ama en önemlisi hem de Kürt halkına “Bu Ermenilerin sizin topraklarınızda gözü var” uyarısında bulunmak istemiş. Böylece Kürtlerin HDP’den yüz çevireceğini hesap etmiş olmalı.

Şimdi, HDP ile ilgili bölümlere en iyi yanıtı kendileri verecektir. Ama meselenin bütününe baktığımızda, kötücül bir tablo ile karşı karşıyayız. Bir devlet düşünün, 100 yıl önce büyük bir cürüm işlemiş. Bu cürüm aynı zamanda Kürdistan topraklarında da cereyan etmiş. 100 yıl sonra bir parti ya da siyaset çıkıyor, kendi paylarına düşen bölümü için bir yüzleşme çabasına giriyor. Bu cürmü uygulamaya koyan zihniyetle güya arasına mesafe koyduğunu öne süren devletin yeni temsilcileri ise tam da 100 yıl önce o vahşeti motive eden argümanlara dört elle sarılmakta beis görmüyor. Ne için? İktidar için. İktidarda kalmak için.

Seçim nasıl sonuçlanır bilemeyiz. Belki de AKP, bütün bu ilkel milliyetçi söylemleri sayesinde HDP’yi barajın altına itecek ve yine tek parti iktidarını koruyacaktır. Kim bilir belki de sonrasında Davutoğlu kalkıp yine ortak acı, adil hafıza vs. diyecektir. Sanki bu lafları söyleyen hiç kendisi değilmiş gibi, yine Ermeni toplumunun temsilcileri ile toplantılar düzenleyecek, “Dostluğunuza önem veriyoruz” diyecektir.  Konuklarını gayet sıcak bir biçimde uğurlayacaktır.

100 yıl sonra bu topraklarda bir şeylerin değiştiğini düşünmeyi çok isterdik; ancak düşünemiyoruz. İktidar için insanların ne hallere girdiğini, yüzlerdeki gülümsenin bir anda nasıl kötücül bir sırıtmaya dönüştüğünü görmek, kolay tahammül edilebilir bir şey değil; edeceğiz.

Son olarak yine başa, “Arkadaşı Ermeni Diasporası olandan Kürt’e, Türk’e, Arap’a fayda gelir mi?” sözüne dönelim. Bilineni tekrar etmek gibi olacak, ama şunu söylemekte fayda var: Diaspora dediğiniz, 100 yıl önce ya da bu inkâr politikasının sürmesi yüzünden bu topraklardan gidenlerin, kovulanların, mallarına el konanların torunları. Yani bizim arkadaşlarımız ve aslına bakılırsa, düpedüz akrabalarımız. Bilmem meseleyi anlatabildik mi, Bay Davutoğlu?