Binbir Küçük Prens’in hatırlattıkları

2015 yılı itibariyle, yayınevleri zulalarından ‘Küçük Prens’lerini çıkarmaya başladı. Çünkü Küçük Prens’in telif hakları serbestti artık. Hani yıllar önce telif hakları yasası henüz Türkiye’de yokken yazara haklarını ödemeyen yayıncıların yasal düzenlemelerle piyasadan çekmek zorunda olduğu ‘Küçük Prens’ler bir bir çıktı ortaya yeniden. Ama bu defa başka başka yayınevleri de eklendi bu furyaya. Artık pekçok yayınevinin ‘Küçük Prens’i var.

EZGİ BERK 

Bugün piyasada olan ve belki de hâlâ hazırlanan, yakın bir tarihte çıkacak olan ‘Küçük Prens’ baskılarını iki başlık altında toplayabiliriz. İlki, çeviri açısından diğerlerinden daha iyi olduğu iddiasıyla ortaya çıkan ‘Küçük Prens’ baskıları. İkinci grubun ise böyle bir kaygısı dahi yok, tek dertleri ‘Küçük Prens’ pazarından pay almak. O yüzden onlar bu yazının da konusu değil. Gelelim ilk grup ‘Küçük Prens’lere. Pek çok yayınevi, çevirisinin bir diğerinden daha iyi olduğunu iddia ederek kendi baskısını, çevirmenini, editörünü övdü; bu övgü sıralamasına daha ucuz olduğunu ekleyenler de var. En iyi olduğunu iddia eden varsa ben kaçırmışım ama ‘daha iyi’ olduklarını vurguladılar.

‘Küçük Prens’in yasal yayıncısı olan Mavibulut Yayınları da etiket fiyatı nedeniyle eleştirildi. Hatta artık gına gelmiş olacak ki Fatih Erdoğan, kendi internet sitesinde ‘Küçük Prens’in Pahası’ başlıklı pek uzun ve lezzetli bir yazı yayımladı. Eğer yazıyı okuyacak olursanız, Fatih Erdoğan’ın Küçük Prens ile ilgili bugüne kadarki deneyimlerini samimiyetle dinlerken Türkiye’deki yayıncılığın halini arkaplanda da değil basbayağı alenen takip edebilirsiniz. Etrafta bu kadar çok ‘Küçük Prens’ baskısı dolaşırken yasal yayıncının hatırlanması için bir not düştükten sonra, kitabın ruhuna daha fazla aykırı düşmeden rakamlar dünyasından uzaklaşıyorum hemen.

1992’de, henüz okuma yazma bilmeyen küçük bir kız çocuğuyken halam hediye etmişti bana Mavibulut Yayınları’ndan çıkan, sert kapaklı ‘Küçük Prens’imi. İçine de not düşmüştü ’30 yaşında bile bu kitabı okumaktan vazgeçme’ diye. Ben de okumayı öğrendikten kısa bir süre sonra okudum ve hâlâ da okumaya devam ediyorum. Hâlâ okumaya devam ediyorum; çünkü gırtlağıma kadar rakamlara gömülü gündelik hayatımda nefes alabilmek için boa yılanını yutmuş fil resmine bakmalıyım. Koştura koştura hep geç kaldığım randevularıma yetişmeye çalışırken “Bir koyun çiz bana” diyen bir sesle kendime gelmeye ihtiyacım var. Hâlâ okumaya devam ediyorum; çünkü gökyüzüne bakmayı hatırlamalıyım.

Hâlâ okumaya devam ediyorum; çünkü alt metinleri bu kadar zengin bir başka kitap okumadım. Her okuduğumda beni o an ihtiyacım olan yerden yakalayan, yetişkinliğimle yüzleştiren, çocukluğumu hatırlatan, hiçbir şeye yetememe hissimi törpüleyen ‘Küçük Prens’i unutursam gerçek bir yetişkin olmaktan korkuyorum.

‘Küçük Prens’, benim için rengârenk çocuk kitaplarının en birincisi, en biriciğidir. Ve tam da bu nedenle yalnızca kendi bütçesini değil, yazarını da düşündüğü için benim ‘Küçük Prens’im hep Mavibulut Yayınları’ndan olacak…

Küçük Prens
Antoine De Saint-Exupéry
Çeviren: Sumru Ağıryürüyen
Mavibulut Yayınları
96 sayfa.