Monik Ergan: Topkapılılar okulu ayakta tutmalı

Topkapı Surp Nigoğayos Kilisesi ve Levon Vartuhyan Okulu Vakfı Başkanı Monik Ergan, 10 yıllık görevinin ardından istifa etti. Levon Vartuhyan Okulu’nun bütçesinin sıfırlandığı ve kapanacağına dair söylentilerin dolaştığı 2005 yılında göreve başlayan Monik Ergan, eşi Aret Ergan’la birlikte, 58 yıl boyunca toplumun çeşitli kurumları için yaptığı çalışmalar ve hayırsever faaliyetleriyle tanınıyor. Okulu olan vakıflarda görev yapan tek kadın yönetici olan Ergan’la, Levon Vartuhyan’ı, Vakıflar Arası Dayanışma ve İletişim Platformu’ndan neden ayrıldığını ve beklentilerini konuştuk.

Vakfın başına geçmeye nasıl karar verdiniz? 

2005 senesiydi. Ortalıkta söylentiler vardı, “Okul kapanacak” deniyordu. Bu beni rahatsız etti. Babam, çok zor zamanlarda yetişmiş olmasına rağmen, biz üç kardeşin de eğitimine çok önem vermişti. Bana ondan geçen bir şey bu. O dönem, Patrik Mesrop Mutafyan cemaatin önde gelen isimlerini topladı, oylama yapıldı. Çoğunluk, okulun kapanması yönünde oy kullanmıştı. Çıktım ortaya, “Okul kapanmaz, okul açılır” dedim. Bakın Kamp Armen’e... Yıllar süren bir mücadeleyle geri alındı. Çok mutluyuz bugün. Okulun kapanmasını istemedim ama vakfın nasıl yönetileceğini de bilmiyordum. Cesaretimi konuşturdum ve arkadaşlarımla çok çalışarak Levon Vartuhyan Okulu’nu en iyi seviyeye getirdik.

Yönetime geldiğinizde okul maddi bakımdan çok zor durumdaydı. Tüm masrafları nasıl karşıladınız?

İlk toplantıda önerimi yaptım. Çocukların beslenmesi, elektrik, su, gaz, öğretmenlerin maaşları gibi bir sürü masraf var. Tek çare vardı, “Sponsor bulacağız” dedim. En çok önem verdiğim şey, çocukların beslenmesiydi. Süt, et, tavuk, erzak – hepsi için ayrı sponsor buldum. Bize gelen öğrencilerin çoğu civar semtlerde, zor şartlar altında yaşayan ailelerin çocuklarıydı. Evlerine gittim. Bir veli bana dedi ki, “Biz okuyamadık. Çocuklarımız Ermeni okulunda okusun ve Ermenicemizi öğrensin.” Ondan sonra, bırakmadım Topkapı’yı. Kışın beyaz sandaletle okula gelen öğrenciler vardı. Kalın kaban ve ayakkabı lazımdı onlara. Bunun için de sponsor buldum. Madağlar harici bağışlar aldık. Bugün okul iyi durumda; yüreğim rahat ayrıldım.

Neden bıraktınız?

Senelerin verdiği yorgunluk... Sağlığım da mevzubahis olmuştu. Lakin içim rahat; yönetimde çok kuvvetli bir ekip var. Onlar çalışacak ve devam edecek. Çalışmam sadece Topkapı’yla sınırlı da değildi. 58 sene cemaatin içinde çalıştım. Bir gün Surp Pırgiç Hastanesi yönetiminden Setrak Tokat geldi, “Hastanenin Kazancıyan kısmını sizin yapmanızı istiyoruz” dedi. Sabah yediden akşam yediye kadar çalıştık, dokuz ay sonra teslim ettik ve Patrikhane Altın Madalyası’nı aldık. Gurur duyduğum bir başka şey de, ZİBEÇ oldu. Hrant Dink, ZİBEÇ’lileri alıp evime gelmişti. Bana durumu izah ettiler. Ciddi bir maddi sıkıntı vardı. Gereken miktarı topladım. Altı ay içinde ZİBEÇ’i kuruluşa hazır vaziyete getirdik. Hastane tarihinde görülmemiş bir kalabalıkla ZİBEÇ’i açtık. Sonra da Topkapı’dan teklif geldi.

Diğer vakıflardan destek gördünüz mü?

En büyük yardımı Ortaköy Vakfı’ndan aldık. Bugün çok iyi durumda olup yardımı esirgeyen kurumlar var. Madağda ismini yazdırıp, söz verdiği bin lirayı vermeyen kurumlar da var maalesef. Bu yaştan sonra, gidip hatırlatacak değilim elbette. Zengin vakıfların yardım etmesi lazım. Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı birkaç senedir az bir yardımda bulunuyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın azınlık okullarına maddi desteği de bizim için çok önemliydi. Öte yandan, yönetime geldiğimiz sene, yönetimdeki arkadaşım Nıvart Barın’la birlikte, Anadolu yakasında bulunan, zengin bir vakfımıza gittik. Bu vakfın madağa bile ihtiyacı yok. Bizi çok kibar karşıladılar. Başlangıç için paraya ihtiyacımız vardı, anlattık. Bizi dinlediler ve “Size cevap vereceğiz” dediler. Zaman geçti, aramadılar, biz onları aradık. Çok az bir yardımda bulunabileceklerini söylediler. Ben de, en son madağda, “Sadaka aldık” dedim; darıldılar. Biz karı-koca, 58 sene boyunca bu kurumların ayakta kalması için çalıştık. Karşılık bekleyen yoktu. Ama burada da bir okul vardı, çocuklar vardı, eğitim mevzubahisti. Bana vermeyeceklerdi bu parayı, Levon Vartuhyan Okulu’nun daha da büyümesi ve güçlenmesi için vereceklerdi. Esirgediler. İhtiyacı olanla paylaşmak gerektiğini bilmeleri lazım. Çünkü hayırseverlerden kalan bu yardımlar, kendi mirasları değildir.

Vakıflar Arası Dayanışma ve İletişim Platformu’ndan (VADİP) neden ayrıldınız?

Ben bir işi üstlenince, onu çok disiplinli, planlı götürmek ve netice görmek isterim. Vakıf yönetimi seçimlerinin bir türlü yapılmaması beni üzdü. En son patriklik seçimleriyle görüşmek üzere beni çağırdılar. Gittim, seçim yapılması için el kaldırdım. Bir daha da gitmedim. Mali Komisyon da bana ters geldi. Bir şeyler yapacaklarını söylüyorlar ama nasıl yapacaklarını açıklamıyorlar. “Getirin bütçenizi, bakacağız, kontrol edeceğiz ona göre karar vereceğiz” diyorlar. İyi de, önce ortak havuz oluşturmak gerekir. Komisyon kuruyorlar da, parayı nereden bulacaklar? Beyoğlu nerede, Kadıköy nerede?

Patikhane’nin kurduğu Hovagim 1461 Vakfı’yla ilgili ne düşünüyosunuz?

Herhalde Aram Sırpazan yakın zamanda bir açıklama yapacaktır. Bu açıklamayı herkes bekliyor.

"Biraz da kadınlara örnek olmak için çalıştım. Son dönemlerde, iyi tahsil görmüş genç hanımlarımız var. Onların işi yöneticilik olmalı."

Vakıflardaki tek kadın yönetici olarak herhangi bir zorluk yaşadınız mı?

Biraz da kadınlara örnek olmak için çalıştım. Son dönemlerde, iyi tahsil görmüş genç hanımlarımız var. Onların işi yöneticilik olmalı. Yönetimlerde kadın yok, ben tek başıma kalıyorum. Kadınlar kolu, kermes organizasyonları, bunlar da önemli ama daha mühim şeyler var. “Eşitiz” diyoruz; ne zaman erkeklerle aynı masada dirsek dirseğe çalışırsın, o zaman olur eşitlik.

Levon Vartuhyan birleşmeye mi gidiyor?

Levon Vartuhyan Okulu’nun Bezciyan Okulu’yla birleşme ihtimali konuşuluyor. Böyle bir karar alındı mı?

2005’te göreve geldiğimde Kumkapı Kilisesi Vakfı Başkanı Hrant Moskofyan bana böyle bir teklif sunmuştu. Karşı çıktım. “Ne diyorsun Hrant!” dedim, “Ben kapamak için değil, açmak için geldim.” Geçen Surp Dzınunt’ta da, Patrikhane’de, Moskofyan’la konuşuyorduk. “Hrant, Tıbrevank ile Kalfayan’ın birleşmesine ne diyorsun?” diye sordum. Aklımdan Levon Vartuhyan ve Bezciyan’la ilgili bir şey geçmemişti. Tam o anda, Moskofyan, Aram Sırpazan’dan, bu konuda görüşmek için randevu istedi. Netice ne olur bilemiyorum. Son yönetim kurulu toplantımızda, yönetimden arkadaşlarım buraya çok emek döküldüğünü, birleşmek istemediklerini dile getirdiler. Bugün iyi yerlere gelmiş olan ama artık okula bile uğramayan Levon Vartuhyan mezunları var. Şimdi Topkapılıların yapması gereken, bir araya gelip okulu ayakta tutmak. 

Etiketler

Monik Ergan


Yazar Hakkında

1985 İstanbul doğumlu. Toplum haberleri, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, güncel politika, azınlık hakları, insan hakları ve müzik haberleri yapıyor.