Karagözyanlı çocukların el emeği çizgi filmler

Karagözyan İlkokulu öğrencileri, bu yıl öğretmenleri Havva Kangal Erdoğan eşliğinde senaryo yazdılar, kahramanlarını yarattılar, sahne sahne hikâyeyi çizdiler, boyadılar; karakterlerin seslendirmesini de kendileri yaparak, Ermenice ve Türkçe olmak üzere iki dil seçenekli pırıl pırıl üç çizgi film ortaya çıkardılar.

Teknolojinin hayatımızın hemen her alanına hızla nüfuz etmesi, çocukların da alışkanlıklarını az çok değiştirdi. Ancak, çizgi film ve animasyon izlemek sadece çocuklar için değil birçok yetişkin için de değişmeyen alışkınlıkların başında geliyor kuşkusuz. Peki, çocuklar izlemekle kalmayıp, kendi kahramanları ve hikâyelerini oluşturarak bir çizgi film yaparsa? 

Ermenice animasyon yaratmanın önemi

Çarşamba sabahı, çocuklarla filmleri yarattıkları sınıfta buluşuyoruz. Sınıfın duvarları, Aslan Kral, Herkül, Shrek gibi ünlü animasyonların afişleriyle kaplı. Tam bir yaratım atölyesini andıran sınıfta, öğrencilerin her biri hızla çizim masasının başına geçiyor, ışığı yakıyor ve özel delikli kağıtları masaya diziyor. Öğretmenleri “Hareket edebilecek bir kuş, bir insan ya da aklınıza gelen başka bir şey çizin” diyor.

Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü’nden mezun olduktan sonra animasyon yapan Havva Kangal Erdoğan, 20 yıllık eğitmenlik hayatında, Karagözyanlı öğrencilerle çalışarak bir hayalini gerçekleştirdiğini belirtiyor: “Türkiye’de, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan ve az konuşulan dillerde çizgi film yaratmak en büyük hayalimdi. Bu sınıfta yaratılan Ermenice çizgi filmler, belki yarın Ermenistan’da, Fransa’da gösterilecek. Çocukların anadillerinde yaratıyor olması çok önemli.” Bu çalışmanın, ekip olarak yaratma becerisine de önemli katkı sunduğunu belirten Erdoğan, “Çizerken hep bir sonraki hareketi düşünerek çiziyorlar. Sahneye göre, kahramanların yüz ifadesini değiştirmeyi öğreniyorlar. Dikkat ve görme becerileri artıyor. Ekip çalışması sonunda yaptıkları projenin canlanmış olduğunu görmek onları çok mutlu ediyor.”

Hem görsel hem dikkat becerileri artıyor

Çocuk ellerin çizdiği ve boyadığı bu sahneleri, öğretmen Ezgi Çelik montajlamış, daha sonra sıra seslendirmeye gelmiş. Çocuklar bu defa da oyunculuklarını konuşturarak, ‘Renkli İşler Stüdyosu’na girmiş ve kahramanlarını seslendirmişler. Hem de iki dilde; Ermenice ve Türkçe. Ermenice kısımda, öğrencileri sınıf öğretmenleri çalıştırmış. Filmlerin altyazıları da var. Havva Kangal Erdoğan, “Animasyon ilk çıktığı yıllarda tamamen elde yapılıyordu. Çocuklar şimdi işin temelini öğreniyor. Klasik animasyonu bilen, 3D animasyonun mantığını çok daha rahat kavrar. Belki de ileride bu mesleği tercih edenler olur” diyor.

Karagözyan Okulu’nun müdiresi Arusyak Koç, akademik programa animasyon dersini eklemeye nasıl karar verdiklerini anlatıyor: “Animasyon, çocukların hayatının önemli bir parçası. Bazı özel okullarda ders veren Havva Hanım’la tanıştıktan sonra, programımıza animasyon dersi eklemeye karar verdik. Akademik programın yanı sıra çocukların yaratıcılıklarını geliştirecek alanlara ihtiyaç var. Hem görsel, hem de ekip olarak çalışma becerileri arttı. Ayrıca, kahramanların hareketlerini resmederken, kendi bedenleri ve duyguları üzerine düşünmeye başladılar. Küçük yaşta animasyona ilgi duymaları ileride bu meslek üzerine düşünmeye de fırsat verecektir.” Koç, çizgi filmlerden birer kopyanın tüm Ermeni okullarına gönderileceğini ve yakın zamanda herkesin ulaşabilmesi için filmleri youtube’a koyacaklarını da belirtiyor.

Başka bir gezegen mümkün

Her çizgi filmin ayrı bir mesajı var. Ders kitaplarındaki ayrımcı ve ırkçı ifadelerin kalkmasıyla ilgili tartışmanın sürdüğü bu dönemde, anaokulu öğrencileri, renk ve dil ayrımının yanlış olduğunu anlatan bir çizgi film hazırlamışlar. İsmi ‘Gri Tırtıl’ olan filmde, kırmızı ve yeşil tırtıl, renginin çirkin olduğunu düşündükleri gri tırtılı dışlıyorlar. Bunun yanlış bir tutum olduğunu göstermek isteyen kahraman, yanında Japon ve Siyah iki arkadaşını alarak tırtılların yanına gidiyor. Tırtıllar yine umursamıyor. Kelebeğe dönüştükleri günse ilk uçan gri tırtıl oluyor. Ağaca asılı kalan kırmızı ve mavi tırtılın gözlerinden yaş, ağızlarındansa şu sözler dökülüyor: “O kadar güzel uçuyor ki, rengin ne önemi var?” Çizgi filmin sonunda, gri tırtıl arkadaşlarını affederek onlara uçmayı öğretiyor.

Sihirbazlık gibi

Birinci, ikinci ve üçüncü sınıfların birlikte yaptığı ‘Cıbıristan’ adlı çizgi filmin senaryosu, sınıf öğretmenleri Karin Koç’un hikâyesinden uyarlanmış. Çocuklar senaryoya birkaç karakter de eklemişler ve her bir karakteri resmetmişler. İkinci sınıf öğrencisi Mete, bize senaryonun ne demek olduğunu, her bir karakterin hareketlerini nasıl tek tek çizdiklerini anlatıyor: “Sihirbazlık gibi biraz. Kağıt hareket ediyor.” Film, bir protesto sahnesiyle başlıyor. “Başka bir gezegen mümkün” diyen ve yaşadıkları yerden memnun olmayan kahramanlar, bir uzay gemisiyle Cıbıristan’a gidiyorlar. Kürk mantolu kedi ve leyleğin de aralarında bulunduğu grup, bir hafta sonra özlemle memleketlerine dönüyor. Filmdeki karakterlerden birini seslendiren Yeran, “Sahip olduklarının değerini anladılar ve kaçmak yerine çözüm üretmek için geri döndüler” diye anlatıyor. Yeran filmi anlatırken, bir yandan, beş kağıdı doldurmuş. Ağacın üzerindeki kuş uçuyor, uçuyor ve başka bir ağaçta arkadaş buluyor. Filmde leyleği çizen Lusin’se, arkadaşının yanında bir balerinin dansını resmediyor.

Robotlardan uzak, daha yeşil bir dünya

Dördüncü, beşinci ve altıncı sınıfların birlikte hazırladığı çizgi filmin adı, ‘Yüz Yılık Ağaç’. Senaryonun tamamı çocuklara ait. Dördüncü sınıf öğrencisi Narod’un yanına yanaşıyorum. Narod bir su birikintisi ve havada duran bir balık çizmiş. İkinci kağıtta, balığın suya doğru indiğini görüyoruz. “Balık nefesini tutup dışarıya çıktı, nefesini bırakınca da suya geri düştü” diyor. Ortak hazırladıkları ‘Yüz Yıllık Ağaç’ın öyküsü de mesajı da çok değerli. Evin küçük kızı Arpi, önce annesine, sonra babasına ve abisine giderek oyun oynamak istediğini söylüyor. Ancak evde herkes teknolojik aletler ve robotlarla çok meşgul. Modern yaşamın insanları nasıl yalnızlaştırdığını da anlatan çizgi filmde kesilmek istenen bir ağaç var. Arpi’nin yayasından kalan yüz yıllık bir ağaç… Ağacı kesmek isteyenlerse, oksijen tabletler üreten ‘Oksi Birliği’. Modern tabletlerin olduğu dünyada artık ağaca gerek olmadığını söyleyen iki kişilik ekip ağaca doğru testereyle yaklaşıyor. Filmin geri kalanını da Narod’un cümleleriyle aktaralım: “Hayali olarak oksijen tabletler yaptık. Bu tabletleri iki kötü adam çıkarmış. Daha çok para kazanmak için. Ama tabletler koca çınar kadar oksijen vermiyor ki. En sonunda testereyle yaklaşan adamlara ağaç cevap veriyor. Köklerini uzatıp dünyayı sallıyor. Ağaçlar dünyamız için de bizim için de çok önemli.”

Kategoriler

Toplum Okullar Gençler



Yazar Hakkında

1985 İstanbul doğumlu. Toplum haberleri, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, güncel politika, azınlık hakları, insan hakları ve müzik haberleri yapıyor.