Diyarbakır’da herkesin bildiği sır

Diyarbakır, önce HDP mitinginin bombalanması, ardından da 4 kişinin öldürülmesiyle yine gergin günlerden geçiyor. Gözlemlerde bulunmak üzere Diyarbakır’a giden heyette yer alan, Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden Nalan Erkem ve Mazlumder Diyarbakır yönetim kurulu üyesi Reha Ruhavioğlu, şehrin nabzını aktardı. Görgü tanıklarının aktardıklarına bakılırsa, bölgede aylardır tırmanan cihatçı bir damar var, nelerin yaşandığını polis dahil herkes biliyor ama kimse harekete geçmiyor.

9 Haziran'da Yenişehir’deki Şehitlik semtinde, önce HÜDAPAR’a yakınlığıyla bilinen Yeni İhya Der Başkanı Aytaç Baran’ın, ardından da HDP’li Bayram Özelçi, Emin Ensen ve Bayram Dağtan’ın öldürülmesi, bölgede, “90’lı yıllara geri dönme” endişesini körükledi. Cinayetlerle ilgili tutuklanan 14 kişiden sadece biri, cinayet faili olarak tutuklu bulunuyor. Öte yandan, 5 Haziran’da HDP’nin Diyarbakır mitinginde patlatılan bombanın faili olduğu gerekçesiyle IŞİD’e yakınlığıyla bilinen O.G. isimli şahıs tutuklansa da, gizli yürütülen soruşturmada O.G.’ye yardım ettiği tespit edilen şahıs ya da şahıslarla ilgili herhangi bir işlem henüz yapılmış değil. 

Bölgede provokasyon amaçlı saldırılara ilişkin gözlemde bulunmak amacıyla, sendikalar, meslek örgütleri ve insan hakları örgütlerinden oluşan bir heyet, geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır’daydı. KESK, DİSK, TTB, TMMOB, İHD, Mazlumder, Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Araştırmaları Derneği, TİHV ve Uluslararası Af Örgütü temsilcilerinin bulunduğu heyet, partiler, insan hakları örgütleri ve halkla görüştü. 

“Cinayetlerin failleri galeyana gelen gençler değil 

Heyette yer alan Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden avukat Nalan Erkem, edindikleri en önemli izlenimin, bölge insanının, barış sürecinin kesintiye uğramasından ve 1990’lı yıllara geri dönmekten duyduğu endişe olduğunu belirtiyor. Erkem, halkla yapılan görüşmelere göre, kuşkulu saldırıların faili meçhul kaldığını aktardı: “Bir gecede HDP çizgisinde olan bir sürü kitabevi ya da derneğin tarandığı, aynı şekilde Hizbullah’a yapılan saldırılarla ilgili de polislerin hiçbir şey yapmadığından bahsedildi. Aytaç Baran’ın cenaze töreninde Hizbullah, etrafta polis olmasına rağmen ellerinde kalaşnikoflarla ateş ederek gösteri yaptı. Öldürülen 3 HDP’liden ikisinin öldürüldüğü yerlerin etrafında panzerler olduğunu söylediler. Görgü tanıklarının anlattıkları, cinayetlerin galeyana gelen gençler tarafından değil, 35-40 yaşlarında ne yaptığını bilen insanlar tarafından soğukkanlılıkla işlendiği yönünde.” Erkem, cinayetle ilgili pek çok görgü tanığının olduğunu, fakat bu kişilerin hem devlete güvensizlik, hem de sonrasında Hizbullah tarafından öldürülme korkusuyla tanıklık yapmadıklarını ifade ediyor. 

“HÜDA PAR tutum değiştirdi”

Peki, önce HDP mitingindeki bombalama, sonra da faili meçhul cinayetlerle ateşlenmeye çalışılan gerginlik ne zamandır devam ediyor? Avukat Erkem, 2014 Yerel Seçimleri’ne kadar barışçıl ilişkilerin devam ettiğini, özellikle HÜDA PAR’ın bölgede hükümete karşı muhalif bir tutum takındığını, fakat yerel seçimlerden sonra HÜDA PAR’ın AKP’nin söylemine yaklaşarak Kürt hareketi ve HDP’ye muhalefet etmeye başladığından bahsediyor. Bölgedeki tavır değişikliği sorgulanırken IŞİD’in sınırdaki varlığının es geçilemeyeceğini ekliyor Erkem: “Demokrat ve mütedeyyin sivil toplum örgütlerinin aktardığı kadarıyla, IŞİD’in savaşlarda gösterdiği performans nedeniyle, Hizbullah tabanında cihatçılığa doğru kayma oldu. HÜDA PAR’a yakın gençlerle yaptığımız görüşmelerde, bir kısım partilinin demokratik siyaset çizgisinden uzaklaştığı, ikili bir yapı oluştuğu ve siyaset çizgisinde kalanların azınlıkta kaldığını gördük.” Yani Diyarbakır’da yaşananlar, bölgede sadece Diyarbakır’la açıklanamıyor; taraflar, Ortadoğu’yu ve Türkiye’nin Suriye politikasını işaret ediyor. 

“Evlerde yığınak yapılıyor”

Erkem’in aktardığı bir başka iddia ise, bölgede çözüm sürecinin kesintiye uğraması ihtimalinin tehlikesini ortaya seriyor. Hem AKP, hem de HDP’ye yakın kaynakların verdiği bilgiye göre, özellikle 50 kişinin öldüğü 6-7 Ekim Olayları’nın ardından Hizbullah’ta silahlanma müthiş boyutlara vardı. Evlerde yığınak yapıldığı dile getirilirken, silahların Suriye sınırından ve henüz faili bulunmamış av dükkânı soygunlarından geldiği söyleniyor. “Cinayetlerin yaşandığı Şehitlik semtinde, geceleri silahlı insanların dolaştığı söyleniyor. Bunu polis de dahil herkes biliyor, ama kimse bir şey yapmıyor. Halk iki tarafın da kışkırtıcı söylemi terk etmesini istiyor. Çözüm sürecinin kesintiye uğraması durumunda büyük katliamlar olacağına dair endişe içinde insanlar ” diyor Erkem.

Mazlumder’den Ruhavioğlu: Taraflar çatışmasızlık beyanında bulunmalı 

Miting bombalaması ve cinayetler arasındaki bağlantıya dair somut bir bilgi olmasa da iki olayda da aynı karanlık noktaların bulunması, soru işaretleri oluşturuyor. Agos’a konuşan Mazlumder Diyarbakır Yönetim Kurulu Üyesi Reha Ruhavioğlu, bombalama ve cinayetler arasındaki bağlantıya dair bilgi olmasa da başka bir planın devrede olduğunu vurguluyor: “Bu planı düzenleyen devlet içinden mi, başka bir yapı mı, bilmiyoruz. Ama burada her şeyin seyrinde gittiğini düşünmüyorum. Örneğin Aytaç Baran’ın öldürülmesinde failin kim olduğu, söz gelimi YDG-H üyesiyse, oranın mensubu mu olduğu, yoksa örgüte sızmış mı olduğu ortaya çıkarılmalı.”

Ruhavioğlu, tarafların çatışmasızlık konusunda irade beyanında bulunmasının önemine de dikkat çekiyor: “HDP saldırılarının PKK - Hizbullah çatışmasına evrilmesi, bizi korkutan bir ihtimaldi. Bu ihtimalin canlı olmasının sebebi, PKK ve Hizbullah arasında, birbirlerine karşı fiili ya da sözlü saldırı olmayacağına dair bir mutabakata varılmaması. Böyle bir mutabakat olursa, birbirleriyle çatışmak yerine Emniyet Müdürlüğü’nün, Diyarbakır Valiliği’nin önüne yürüyüp gerçeğin ortaya çıkarılması talebinde bulunabilirler.”

 

Kategoriler

Güncel Türkiye Gündem



Yazar Hakkında

1987 İstanbul doğumlu. Agos web sitesinin editörü; insan hakları, ifade özgürlüğü, çevre hareketleri, güncel politika ve yaşam haberleri yapıyor.