Medyayla başa çıkma kılavuzu

Alain De Botton, ‘Haberler’ adlı kitabında insanoğlunun yeryüzünde yaşadığı en hızlı evrim olan teknolojiyi, bilgi çağını, haberlerin üzerimizde yaratmış olduğu etkileri derinlemesine bir analize tabi tutarak, modern çağın insanına bu sıradışı gelişimle nasıl başetmesi gerektiğini hatırlatacak bir kullanma kılavuzu armağan etmeyi fazlasıyla başarmış gibi gözüküyor.

RAFİ ATAM 

Haberler, hangi olaylara yer vermeyip hangi olaylara ışık tutacağını seçmek suretiyle gerçekleri titizlikle biçimlendirme gücüne sahiptir. İşte tam bu noktada inanılmaz derecede büyük ve genellikle farkına varılmayan bir güç yatar: Bu, vatandaşların birbiri hakkındaki fikirlerini şekillendirme gücüdür; ‘diğer insanların’ tabiatıyla ilgili fikrimizin ne olması gerektiğini belirleme gücüdür; hayalimizde bir ulus icat etme gücüdür. Bu güç çok önemlidir; çünkü haberlerin yayınlandığı olaylar, sonuç olarak verdiğimiz kararları etkiler. Bize muntazaman ülkemizde yaşayan çoğu kişinin aklını kaçırdığını ve şiddete yatkın olduğu söylenirse kapıdan dışarı her adım attığımızda korku ve güvensizlik hisleriyle dolarız.”

Günümüz dünyasının kitleler üzerinde tartışmasız etkili organlarından biri medyadır dersek sanırım bu iddiamıza karşı çıkacak çok az insanla karşılaşırız. Öyle ki bu durum son yıllarda baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojiyle birlikte daha da belirgin bir hal aldı. Masanın üzerinde olan bilgisayarlarımızın dizüstüne oradan da cebimizin içine ne kadar kısa bir süre içinde girdiğini şöyle bir hatırlarsak bu çılgın gelişmenin ne boyutlara vardığını daha sağlıklı bir biçimde analiz edebiliriz.

Kuşkusuz bu gelişmeler beraberinde dünyada olan biten her şeyden daha çabuk haberdar olmamızı sağlayacak avantajlar getirirken bir taraftan da tesirli bir ilacın yan etkileri misali bulantı ve baş dönmesine de sebebiyet vermiyor değil.

Elimizden düşmeyen akıllı telefonlarımızla gözümüz sürekli sosyal medyada veya gazetelerdeyken insani iletişimlerimizin her geçen gün nasıl azaldığını söylemeye gerek yok sanırım. Kaçımız artık en yakın dostlarımızın telefonlarını ezbere biliyoruz ya da gazeteyi kahvaltıyla birlikte okunan bir keyif aracı olarak kullanıyoruz.

Botton’dan bir armağan

Alain De Botton, ‘Haberler’ adlı kitabında insanoğlunun yeryüzünde yaşadığı en hızlı evrim olan teknolojiyi, bilgi çağını, haberlerin üzerimizde yaratmış olduğu etkileri derinlemesine bir analize tabi tutarak, modern çağın insanına bu sıradışı gelişimle nasıl başetmesi gerektiğini hatırlatacak bir kullanma kılavuzu armağan etmeyi fazlasıyla başarmış gibi gözüküyor.

Alain De Botton bu sıradışı çalışmasında; Felaket haberleri neden aslında moralimizi düzeltir? Ünlülere neden bu kadar meraklıyız? Yolsuzluk ve skandal haberleri neden bu kadar ilgi çekicidir? Uzak ülkelerde yaşanan trajediler neden bize bu kadar sıkıcı gelir? Haberler daha iyi bir insan olmamıza nasıl yardımcı olur? gibi sorular sorup okuyucuyu bir merak girdabının içine çekmeyi başarırken, vermiş olduğu tatminkâr cevaplarla ne kadar değerli bir iş çıkardığını eserinin her satırında hissettirmeyi başarmış.

Yazıya “günümüz dünyasında en tesirli güç medyadır” diye bir girişle başlamıştım çünkü Botton’un kitabında beni en çok etkileyen, medyanın gücü üzerine sorulan sorular ve onlara verilen cevaplardı. Dünyanın birçok ülkesinde iş başına gelen hükümetlerin ilk hedefleri neden her zaman medyayı ele geçirmeye çalışmak olmuştur. Hepimizin cevabı üç aşağı beş yukarı aynıdır sanıyorum. Kitleler üzerindeki bu kadar etkin bir gücü hangi siyasi anlayış kendi çıkarı için kullanmak istemez ki? Hadiseye yaşadığımız ülke üzerinden bakacak olursak, her dönem durum hep yukarda bahsettiğimiz gibi bir haldeydi. Bir iktidar gelir, kendisine yakın bir medya oluşturur sonra bir başkası gelir bu güç savaşı sürüp giderdi.

Türkiye’ye gelince…

Son yıllarda ülke olarak medya hususunda yaşadığımız dejenerasyon ise tam da Botton’un kitabına konu olacak cinsten. Hafızanızı şöyle bir geri sarıp hatırlayın; telefonda konuşurken hüngür hüngür ağlayan, yaşını başını almış medya patronları, kendisi hakkında gereğini yapacağını söyleyen alo bilmem kim hatları, bizzat takip edilen televizyon altyazıları, ülke tarihinin en büyük halk direnişi gerçekleşirken alay eder gibi yayınlanan penguen belgeselleri. Bütün bunlar iktidarı arkasına almış bir medyanın ya da medyayı arkasına almış bir iktidarın ne kadar cüretkâr olabildiğine dair Türkiye’de yaşanan binlerce olay arasından birkaç örnek sadece.

Kim bilir belki de medyanın içine düştüğü bu durum, köklü bir basın geleneğine sahip olmayan, başka işlerde kazandığı milyonları ülke yönetiminde söz sahibi olmak adına medya sektörüne yatıran tepeden inme patronların ticari bakış açısıyla açıklanabilir. Sektör sırf paranın gücüyle işi bilmeyenlerin elinde oyuncak olurken, gerçek ve özgür bir basın rüyası görenler ise doğruluğuna inanıp arkasında durdukları haberler yüzünden maalesef  ya mezarın ya da hapishanenin yolunu tutmaya devam edecek gibi görünüyor.

Haberler
Bir Kullanma Kılavuzu
Alain de Botton
Çeviri:Zeynep Baransel
Sel Yayıncılık
264 sayfa.