Ermeni vekillerle meclis kulisinde bir gün

Malum artık Meclis’te üç Ermeni vekil var. Yeminlerini ettiler, işe başladılar. Dedik ki şu Meclis kulislerine bir de biz bakalım, ne oluyor, ne konuşuluyor, vekiller ne yapıyorlar?

(ANKARA) Türkiye Büyük Millet Meclisi 25. Yasama Dönemi’ne, 25 Haziran Perşembe günü yapılan yemin töreniyle başladı. Yeni Meclis’in önceki meclislere oranla çok renkli olduğu vurgusu, her yerde yapılıyor. Biz Ermeniler içinse hiç alışılmamış bir durum söz konusu. Bir süre sonra olması gerektiği gibi ‘normalleşecek’ olsa da üç ayrı partiden üç Ermeni vekilin Meclis’te yer alması, bizler için olağanüstü bir durum. Hollywood filmlerinin sonundaki jenerik listesini ‘en’ sonuna kadar takip edip, içinde Ermeni arayan garip bir kuşağın mensubu olarak, Meclis’teki her oylamada Ermeni vekillerin isimlerinin okunacak olması, benim için hayli ilgi çekiciydi. Toplumun genelinde de bu ilginin olduğuna gazetemi ikna ederek, ilk oturumu Meclis TV’den değil de TBMM’de canlı canlı izlemek üzere soluğu Ankara’da aldım. Ne de olsa artık temsiliyetimiz var ve bu Meclis, bizim de Meclisimiz diyebileceğimiz Cumhuriyet tarihinin yegâne Meclis’i...

Bursa, Adana, Rize

Meclis’e CHP İstanbul Milletvekili Selina Doğan’ın misafiri olarak giriş yaptım. Meclis Başkanlığı oylamasının yapıldığı ilk günde halka açık grup toplantıları da olduğu için ilgi yoğundu. Dikmen Kapısı’ndan giriş yapıp ziyaretçi kartı almam, bu nedenle uzun sürdü. Daha sonra ilk durağım, vekillerinin odalarının bulunduğu halkla ilişkiler binasındaki Selina Doğan’ın 3101 numaralı odası oldu. CHP’nin saat 13.00’teki grup toplantısına az bir süre kaldığı için koridorlar oldukça hareketliydi. Vekiller ellerinde dosyalarla grup salonuna yönelirlerken, ben de kendilerine eşlik ettim. O sırada Doğan’ın danışmanı olan İnan Gedik’le sohbet etme fırsatı buldum. Pazartesi günü de Ankaralı Ermeniler, Selina Doğan’ı ziyaret etmek istemiş. Orada da aynı problem olmuş, “Daha önce bu kadar Ermeni ziyaretçi olmadığı için görevliler Ermenice isimlere aşina değil, bu yüzden telefonda isimleri harf harf kodlayarak iletiyoruz” diyor. Benim ismim de en zorlarından birisi, Bursa, Adana, Rize... Bundan sonra artık bu isimlere de alışılacak muhtemelen.

Labirent gibi tüneller

CHP’nin grup toplantısına gidiyoruz, hava yağmurlu olduğu için Genel Kurul Binası’na alttaki tünelleri kullanarak çıktık. AK Parti’nin grup toplantısı, yeni sonlanmış. Koridorlarda gazeteciler, vekilleri kulis bilgileri için sıkıştırıyor. Uzun ve labirent gibi tünelleri arşınladıktan sonra, CHP’nin grup toplantısını yapacağı salona ulaştık. Kılıçdaroğlu’nun gruba sesleneceği ilk toplantı halka açık, yurdun dört bir yanından partililer salona akın etmiş. Gazeteciler, danışmanlar, halk, hepsi bir arada olunca, salonda vekiller için bile yer bulmak oldukça zordu. Selina Doğan orada partililerle tanışırken, bir süre Doğan için yer bile tuttum; sorana vekil danışmanıyım diyerek... Sayısı belirsiz vekilin danışmanını geri püskürttüm, yoksa İstanbul Vekili de diğer bazı vekiller gibi ayakta kalabilirdi. Danışmanıyla birlikte salonu dolaşan Doğan’a sıcak bir ilgi vardı.  

Alkış kıyamet, Kılıçdaroğlu salona geldi ve gruba seslenmeye başladı. Grup salonunda ceylan derisi koltuklar yok, sıralar tahta ve çocukluğumda gazetelerde gördüğüm Meclis ortamını andırıyor. On dakika boyunca grup atmosferine şahit olduktan sonra, AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan’la konuşmak üzere 3085 nolu odanın yolunu tuttum. Bu arada benim gibi ziyaretçilerin yemek yemesi için düşünülen kafeteryada, 10 TL’ye sağlıklı ve lezzetli bir öğünü ihmal etmeden.

Markar Esayan: Ermeni toplumu bu fırsatı iyi değerlendirmeli

İlk sohbetimizi Markar Esayan’la yaptık. Esayan: “Yemin töreninde ilk günümüzü idrak ettik. Orada yemin ederken, o koltukta otururken, eğer biraz duygu sahibi isen gerçekten ciddi bir sorumluluk hissediyorsun” diyor. Türkiye’yi yöneten bir merkezde olmanın ciddi anlamda bir sorumluluk duygusu verdiğini söyleyen Esayan, grup toplantılarındaki atmosferi şöyle tarif ediyor: “Hep televizyonlardan izleriz grup toplantılarını. Ben Ankara gazetecisi olmadığım için bu sefer içeriden böyle izlemek heyecanlıydı. İnsanlarla tanışıyorsun. Herkes güler yüzlü, bir heyecan var. Halk da var, onlar çok canlılık katıyorlar, enerji katıyorlar.”

Esayan, yapmak istediklerini şöyle anlatıyor: Bu 4 sene önemli. Hükümet kurulur da dört sene çalışabilirsem, cemaatin sorunlarını gündeme taşımaya çalışacağım. Bu sorunların 4-5 ayrı fraksiyona bölünmesine müsaade etmeden bir talebe indirgenmesi, müzakere ederek taleplerin somutlaştırılması ve bu taleplerin o şekilde bize gelmesi gerekiyor. Yoksa bizim kendi kafamıza göre cemaatin şu sorununu çözüvereyim diye çıkmamız, bir mühendislik olur. Toplumdan bize talep gelmesi lazım. O talep bizi zorlamalı ki, biz de buradaki asistanlık görevimizi layıkıyla yapabilelim.

Ankara’da bir düzen kurmak için ise Esayan, henüz aceleci değil. Danışman konusunda da başvuruları değerlendirdiğini ifade ediyor. Koalisyon kurulamaması durumunda da sonuçta kilidin halka gidilerek çözüleceğini söyleyen Esayan, “Burada da anlamsız kırmızı çizgiler veya öyle bir devir-i sabık yaratmak gibi bir eğilim faydalı olmaz. Burada olan her şeyi aslında seçmen izliyor” diyor.

Peki Garo Paylan’la bu süreçte bir araya gelmiş mi?  “Benim açımdan bir sorun yok, kendilerini tebrik de ettim. Sabah Garo Paylan ile aynı uçakta geldik, sohbet ettik. O açıdan tabii ki seçim öncesi propaganda döneminde yaşananlar, bir şekilde yeni döneme aksettirilmemeli. Bir araya gelme konusunda da bunun doğal bir vesileyle olması daha doğru olur. Artık Ermenilik üzerinden insanları kategorize etme düşüncelerini de bu ülkede geride bırakmak lazım. İyi şeyler oluyor. Tarihte de hep böyledir. İyi tarafından baktığınızda, epey güzel şeyler oluyor Türkiye’de. Bunlardan birisi de tabii Ermeni vekillerin gelişi. Biz sonuçta Türkiye Cumhuriyeti’nin milletvekilleriyiz. Öncelikli olarak Türkiye’nin bütün vatandaşlarını temsilen geldik buraya” diyor. 

Oylama heyecanı

Esayan’dan sonra Meclis’teki oylama atmosferini gözlemlemek üzere, misafir locasına yöneldik. Tüm alanlarda sıkı bir düzen var ve bu düzenden hiçbir taviz verilmiyor. Belki ilk günler olduğu içindir. Atmosfer televizyonlarda izlediğimiz yumruk yumruğa bir karmaşanın hâkim olduğu Meclis’e hiç benzemiyor. MHP mağrur, HDP havalı, CHP kendisini en önemli aktör olarak görüyor, AKP hâkimiyeti elden bırakacakmış gibi değil. Oylamada tüm illerden vekillerin isimleri okunuyor. İstanbul vekilleri sayılırken, Selina Doğan, Markar Esayan ve Garo Paylan isimleri okunuyor. Jenerik etkisi, küçük bir gurur anı... Zaten isimleri okunmadan hepsi de oylarını kullanmıştı.

Yaklaşık üç bin çalışanı var Meclis’in. Frak giymiş görevlilerin oy kupalarını kaldırması, sayım işlemi ve tüm bunları izlerken locada kâh ayak ayak üstüne atan, kâh ayağa kalkan ve elini kolunu gereksiz şekilde kıpırdatanları uyaran görevliler… Yukarıdan salonu gözlerken, Markar Esayan’ı görüyorum, kendi grubundan tanıdığı vekillerle keyifli sohbetler yapıyor. Daha sonra Meclis’teki en uzun vekillerden birisi olan ve uzaktan fark edilmemesi imkânsız Garo Paylan. Meclis sıralarını neredeyse hiç kullanmıyor. Oylama devam ederken, Paylan bu haftaki manşetimizi şekillendiren hamlesini başlattı. Salonun bize göre en soldaki ucundan en sağdaki ucuna kadar yürüdükten sonra, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’yı markaja aldı. Konu, Markar Esayan’ın da bahsettiği ‘soy kodu’ genelgesi. Ayrıntıları gazetede okuyacaksınız zaten... Yıllar boyu randevular alarak konuyla ilgili üç bakan eskiten VADİP Eğitim Komisyonu üyesi Paylan, vekil olarak bulunduğu Meclis’te bire bir; TEOG’da yaşanan sorunları ve ‘soy kodu’ meselesini Bakan’la o anda görüştü ve Bakan, TEOG’la ilgili talimatı Paylan’ın gözü önünde verdi. Tabii bu ayrıntıları, daha sonra Meclis bahçesinde yaptığımız sohbette öğrendim. Ve üzerinden on dakika geçmeden bir hamle daha... Bu kez Paylan, salonda AK Parti Genel Başkanı olarak oturan Başbakan Davutoğlu’na giderek, Kamp Armen konusunu gündeme getirdi.

Paylan’ın danışmanı Ermeni olacak

Garo Paylan, bu dönemde en aktif vekil olarak gündemde olacağını belli ediyor. O kadar heyecanlı ki henüz odasına bile gitmiş değil, danışmanlarını da önümüzdeki günlerde belirleyecek. Ermenistan ve Diaspora’yla da diyaloğunu sürdürebilmek adına, Ermeni bir danışmanla çalışmayı düşünüyor. Ayrıca bölgedeki seçmenle de iletişim kurabilmek adına, Kürtçe bilen bir danışmanla da çalışmak istiyor. Meclis bahçesinde yaptığımız sohbetin önemli bölümünü, ‘soy kodu’ meselesindeki müjdeli haber oluşturdu. O da henüz Ankara’da bir düzen oluşturmak için süreci gözlemliyor ve aceleci değil.

“Bizim grubumuz çok renkli, çok eğlenceli ve çoğulcu bir gurup” diyen Paylan, şöyle devam ediyor: “Yani şimdilik aslında sıkılmıyoruz diyebilirim, bir heyecanımız da var. Bu Meclis, gerçekten ‘kurucu’ iddiası olan bir meclis olabilir. Yeter ki bütün partiler yapıcı olsun. Yeni bir anayasa konuşulsun, çözüm süreci rayında yürüsün, nihayetine ersin, demokratik yasalar geliştirilsin, demokratik olmayan yasalar da geri çekilsin diye bir kaygımız var. Özellikle son güvenlik yasalarını öncelikli olarak değiştirmek gibi bir derdimiz var. Kurucu bir meclis ve demokratik bir meclis bakışı olursa, çok adım atabilir bu Meclis. Öyle bir heyecanımız var. Bakalım bu heyecanımız boşa mı çıkacak, gerçekliğe mi ulaşacak göreceğiz.”

Ermeni vekil olarak bakışların özel bir şekilde yönlenmediğini düşünen Paylan, Meclis’in Ermeni toplumu açısından şans olduğunu belirtiyor: “Ermeniliğimle değil, söylediklerimle değerlendirilmek istiyorum; ama tabii ki Ermeni vekil olarak da... Mesela bugün Ermeni okullarındaki bir dertle ilgili Bakan’la görüştüm. Kamp Armen ile ilgili derdim var. Tabii ki bütün dertlerimizle ilgili koşturacağım. Bir Ermeni vekil olmak, aynı zamanda Ermenilerin sorunlarına hâkim olmak demektir. Yalnızca kimliğimle ilgili değil, ben bütün sorunlara toplumun içinden gelen yönetici olarak hâkimim. O anlamda bununla ilgili tabii ki mücadelem olacak. Genel siyaset ile ilgili de çok önemli, çok ciddi anlamda aktör olmak istiyorum, bunun da gereğini yapacağım. Zaten partimin merkez yürütme kurulu üyesiyim, kurucusuyum, bu anlamda da bütün politikalarında aktifim diyebilirim. Bu da normalleştiriyor beni.”

Kadın vekiller meclisi dönüştürecek

Muhalefet kulisinde bir süre geçirmek de çok önemli bir deneyim oldu. Kulislerde dolaşmak, asansörlere binmek, koridorlarda gezinmek ve edilen sohbetlere kulak kabartmak, Türkiye’de siyaset makinesinin nasıl işlediğine dair ciddi bir fikir sahibi olmanızı sağlıyor. Garo’yla girdiğimiz muhalefet kulisinde, Selina Doğan’la karşılaştık ve günün sonunda sohbeti Doğan’la yaptık. Selina Doğan, partide bir kademe yükselerek, grup yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiş. Doğan, danışman kadrosunu deneyimli isimlerle şekillendirmiş ve hemen iki tane soru önergesi vererek aktif siyasete başlamış. Üstelik TEOG’da problem yaşayan bir velinin kendisine Yeşilköy Havaalanı’nda ulaştırdığı bir dilekçeyi de doğrudan Bakan Nabi Avcı’ya iletmiş, takipçisi olacak. Doğan, “Sanki yıllardır kendimi buradaymışım gibi hissediyorum. Bunda da yardımcılarımın ve etrafımdaki insanların rolü büyük. Âdeta hayatım boyunca network kurduğum herkesi burada bir arada görüyorum” diyor.

Kadın vekillerle sıcak bir ilişkisi olan Doğan, bu birlikteliğin Meclis’te dönüştürücü bir güç oluşturacağını işaret ediyor: “Kadın vekillerin çoğuyla havaalanında sohbet etme fırsatımız oldu. Pratik önerilerim oldu ve hemen ‘kadınlar geldi, değiştirmeye başladılar’ diye söylemeye başladı insanlar. Havaalanından Meclis’e ulaşmak ciddi bir sorun. Her vekilin hem memleketinde, hem Ankara’da araçlarının olması söz konusu değil. Kiralama vesaire de çok kolay işler değil.  En mantıklısı havalimanından Meclis’e shuttle olması. Bu teklifim de ilgi gördü ve idareye iletilecek. Yeme içme konusunda da önerilerim oldu. Sonuçta her şey çok düzenli gözüküyor, ama öyle değil. Ağdalı bir bürokrasi hâkim, hiçbir şey pratik değil. Buraya tam anlamıyla bir ‘process managment’ gerekiyor.”

Partide kan tazeleyen Kılıçdaroğlu’nun güvendiği isimlerden olan Doğan, önümüzdeki günlerde şekillenecek Meclis komisyonlarında yer alacak: “Komisyonlar konusunda Genel Başkanımız grupta yabancı dil bilen sayısının az olması nedeniyle, AB veya Dış İlişkiler Komisyonu’nda görev önerdi. AB’nin benim istediğim anayasa ve insan hakları gibi konuları da kapsadığını düşündüğümde, bu öneri bana da mantıklı geldi ve ilk tercih olarak AB Komisyonu’nu seçtim. Buna grup başkan vekillerimiz karar verecek.”

Ermeni vekil olarak TBMM’de bulundukları için sürekli bu söylemle anıldıklarını söyleyen Doğan, şöyle devam ediyor: “Bunun ilk birkaç günde çok olumlu geri dönüşleri oldu. Kayıt günümüzde bazı Meclis çalışanları yanıma gelerek, anneannesinin ya da başka bir yakının Ermeni olduğunu söyledi. İlk günden bir dışa vurum oldu, bence bu bile çok anlamlı.

Atmosfer televizyonlarda izlediğimiz yumruk yumruğa bir karmaşanın hâkim olduğu Meclis’e hiç benzemiyor. MHP mağrur, HDP havalı, CHP kendisini en önemli aktör olarak görüyor.

Hollywood filmlerinin sonundaki jenerik listesini ‘en’ sonuna kadar takip edip, içinde Ermeni arayan garip bir kuşağın mensubu olarak, Meclis’teki her oylamada Ermeni vekillerin isimlerinin okunacak olması, benim için hayli ilgi çekiciydi.

Kategoriler

Güncel Türkiye Gündem



Yazar Hakkında

1979 İstanbul doğumlu. Toplum bölümünün editörü, demokratikleşme, insan hakları, inanç özgürlüğü ve azınlık vakıflarıyla ilgili haberler yapıyor.