Din dersinde 40 yıl sonra yeni müfredat ve kitap

Ermeni okullarında verilen Ermenice, Din Kültürü ve Ahlak gibi kültür derslerinde okutulan, 60 yıldan daha uzun bir süre önce hazırlanmış kitaplar yerine çağın ihtiyaçlarını yakalayan yeni kitapların oluşturulması için Başrahip Tatul Anuşyan’ın önderliğinde, din kültürü öğretmenleri ve pedagoji uzmanlarından oluşan bir heyet yürütüyor çalışmalarını yürütüyor. Okullarda din dersi veren Anuşyan’la, 4. sınıftan 12. sınıfa kadar okutulan kitaplar ve müfredat üzerine konuştuk.

Azınlık okullarında okuyan öğrencilerin liseye geçişte uygulanan TEOG sınavındaki din dersi sorularında yaşadığı mağduriyet nedeniyle, bu çalışmalara hız verildi. Önümüzdeki yıl, Ermeni okullarında okuyan öğrenciler, tekrar bir değişiklik olmazsa, Ermenice olarak hazırlanmış din sorularını yanıtlayacak. Bu alandaki müfredat ve kitap çalışmalarını, Başrahip Tatul Anuşyan’ın önderliğinde, din kültürü öğretmenleri ve pedagoji uzmanlarından oluşan bir heyet yürütüyor. Çalışmalarda, ilk olarak 8. sınıflarda okutulmak üzere bir kitap hazırlandı. TEOG’da bu kitaptaki konulardan sorular gelecek. Okullarda din dersi veren Anuşyan’la, 4. sınıftan 12. sınıfa kadar okutulan kitaplar ve müfredat üzerine konuştuk. 

Başrahip Anuşyan, çalışmayla ilgili olarak, müteveffa Patrik Mağakya Ormanyan’ın “Duvardan bir tuğla çekerseniz o duvar yıkılmaz, ancak her defasında bir tuğla çekerseniz, bir gün duvarı yerinde bulamazsınız” şeklindeki sözlerine atıfla, “Bahsettiğim duvar bizim için iç kale duvarımızdır, yani benliğimizi ve kimliğimizi koruyacak şeydir. Kültürümüzün en önemli parçası olan kilisenin korunması için cemaatin yeni üyelerinin doğru bilgilendirilmesi gerekir” diyor.

Din dersi kitabıyla ilgili çalışmalar nasıl başladı, bu ihtiyaç nereden kaynaklandı?

Yaklaşık dört yıldır bu müfredat konusunda çalışıyoruz. Geçen yıl müfredat çalışmalarımızı sonuçlandırdık; Talim ve Terbiye Kurulu’nda önce lise müfredatı, sonra orta ve ilköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi müfredatı ele alındı. Bu ihtiyaç, her şeyden önce, elimizdeki kaynakların zamanın gerisinde kalması nedeniyle ortaya çıktı. Konuları daha derli toplu bir hale getirip, gençlerimize faydalı bilgiler vermeyi amaçladık. Çocuklara okulda imanı öğretemeyecek olsak da, kültürlerinin en önemli parçası olan dinî bilgileri en doğru şekilde vermek zorundayız. Bu tür çalışmalar için Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde koordinatör okul olarak Pangaltı Mıhitaryan Lisesi belirlendi. Dolayısıyla diğer okullardan öğretmenlerin de katılımıyla ilk toplantımızı Mıhitaryan’da yaptık ve ilgili müfredatı birlikte şekillendirdik. Müfredat onaylandıktan sonra kitap oluşturulması fikrine ben öncülük ettim. Okuttuğumuz kitapların bu ülkedeki cemaatimizin ihtiyaçlarına hitap edecek şekilde hazırlanması gerektiğini düşünüyorum.

TEOG’da yaşanan sıkıntılar da bu ihtiyacı artırmış olsa gerek...

 4. sınıftan 12. sınıfa kadar eğitimde kullanılacak kitaplar için hazırlıklarımızı yapıyoruz. Çalışmalarımızı sürece yaydık, çünkü kitabı yazıp, basıp, “Haydi, bu kitabı okutun” demek doğru değil. TEOG’a girecek olan öğrencilere kolaylık sağlamak için 8. sınıftan başladık. Tüm okullarda bu kitap üzerinden dersler verilecek. Yılsonunda okullardan gelecek geri bildirimler ışığında kitabı mükemmel hale getirecek, ondan sonra basımını yapacağız. Her hafta toplantı yaparak bu kitabı yetiştirmeye çalışıyoruz. Tüm kitaplar altı üniteden oluşacak; üniteler de kendi içinde bölümler barındıracak. Şu anda, 8. sınıfların kitabının üç ünitesini bitirmiş durumdayız.

TEOG’da bu kitaptan mı faydalanılacak?

Evet. Bu konuda birçok aşamadan geçildi ve son olarak soruların Ermenice hazırlanıp, o şekilde TEOG sınavına dahil edilmesinde karar kılındı. Bu konu Milli Eğitim’in Ölçme Değerlendirme Departmanı’nı ilgilendiriyor. Soruların Türkçe hazırlanması durumunda kavramsal sorunlar ortaya çıkacaktı. Bu çekincelerimizi anlayışla karşıladılar. Sınav tarihi yaklaştığında Ankara’ya gidilecek; sorular orada, gizlilik sözleşmesi kapsamında hazırlanacak. Talim Terbiye Kurulu’nda müfredatla ilgili tüm sorular netleştirildikten sonra Şubat ayında bu müfredata onay verilmişti. 40 yıl önce onaylanmış bir müfredat vardı, o tarihten sonra bu bir ilk oldu. Kurul üyelerinin soruları oldu, onları aydınlattık. Pozitif ve sıcak bir yaklaşım sergilediler, ciddi bir sorun yaşamadık.

Altı ünite nelerden oluşuyor?

8. sınıftan sonra başka okullara giden öğrencileri dikkate alarak, 4. sınıftan 8. sınıfa kadar bazı konuları aktarmamız gerekiyor. 9. sınıftan itibaren ortaokuldaki konuların biraz ayrıntılandırılması ve yeni konular eklenmesi söz konusu. Bizim yaptığımız, cemaat yaşamı ve kilise yaşamına ilişkin temel bilgileri aktarmak. Bu bağlamda da, 8. sınıfın müfredatı, Kutsal Kitabı ve havarileri tanıma ve bireyin ahlaki görev ve sorumluluğunu anlamayı kapsıyor. Ermeni Kilisesi’nin tarihçesi ve günümüzdeki yapısı, İstanbul’la ilgili özellikler ve hayır kurumlarımız ele alınıyor. Diğer bir ünitede sakramentler yani kilisenin gizleri, pratikte karşımıza çıkan iman alanıyla ilgili bilgiler, İsa Mesih’in öğretileri yer alıyor. Daha sonra evrensel konsillere yani Ermeni Kilisesi’nin iman temelini oluşturan konsillere bir bakış, dinin ve duanın yaşamımızdaki yeri, dindeki evrensellik ve farklı inançlara hoşgörülü, hatalı öğretilere duyarlı olmaya dair üniteler var.

Bu ders daha önce nasıl veriliyordu?

Bir şablon vardı ama çok net değildi. Her öğretmen kendince bir şeyler okutuyordu. Okullarımızda özellikle kültür dersleri konusunda belli bir standardın oluşturulması gerekiyor. Bu çalışmalar Ermenice için de yapıldı ama henüz son halini almadı. Bu anlamda din dersi için TEOG bizi hızlandırmış oldu.

Birkaç yıldır din görevlileri derslere girebiliyor. Bunun önü nasıl açıldı?

Hükümetin pozitif yaklaşımı bunu mümkün kıldı. Din adamı olmanın öğretmen olmaya engel olmadığını kabul ettiler ve bu hakkı verdiler. 2010’da Esayan Okulu’nda ilk olarak ben ders vermeye başladım. Sonra Feriköy ve ardından Pangaltı Mıhitaryan’da da derslere başladım. Pedagojik formasyonu olan din adamları, Din Kültürü dersini verebiliyor. Sahak Sırpazan ve Hayr Zakeos da okullarda ders veriyor. Son olarak Peder Husig’in Dadyan’da eğitim vermeye başlayacağını duydum, fakat bu henüz netleşmiş değil. Bugüne kadar din dersi veren öğretmenlerin yaptığı iş çok önemli. Uzman olmadıkları bir konuda, sırf Ermeni ve Hıristiyan oldukları için, sahip oldukları bilgileri artırarak öğrencilere aktarmış olmaları, bu açığı kapamaya çalışmaları takdire şayan. Din adamlarının ders verebiliyor olması çok ciddi bir kazanım oldu. Neticede, bundan faydalanacak olan, cemaatimiz. “Biz bilmiyoruz!” diyen cemaat mensuplarının sayısı yavaş yavaş azalacak, çünkü herkes ilkokuldan başlayarak ciddi bir bilgi birikimine sahip olacak.

Kategoriler

Toplum Okullar Kilise



Yazar Hakkında

1979 İstanbul doğumlu. Toplum bölümünün editörü, demokratikleşme, insan hakları, inanç özgürlüğü ve azınlık vakıflarıyla ilgili haberler yapıyor.