‘Anne babamız’ ve biz

TOLGA ARAS

Adem ile Havva’yı dini figürler olarak ele alabilirsiniz. Olaya cinsiyet açısından da yaklaşabilirsiniz. Fakat hangi açıdan bakarsanız bakın, ikisiyle ilgili söylenecekleri kapsayacak asıl kelime hikâye. 

İnsanla beraber büyüyen sözlü gelenek, Adem ve Havva’nın üstüne sürekli bir şeyler eklenen hikâyesini bugünlere taşıdı. İkisi üstüne kutsal kitaplarda yazılanların ötesinde, uydurulan hikâyeler de piyasaya sürüldü ve bunlar da dilden dile dolaştı.

Tarihin bu en eski hikâyesinde sapla samanı birbirinden ayıranlar elbette oldu. Onlardan biri Mineke Schipper. ‘Adem ile Havva Her Yerde’yi kaleme alan Schipper, kitabında ikilinin çeşitli din ve inançlardaki algılanışı ve yorumlanışını inceliyor. Yazar, bugüne kadar çok farklı Âdem ve Havva portrelerine rastlanmasını da birbirinden ayrılan dini görüşlerin yanında anlatıcıların kişisel ve sanatsal yaratıcılığına bağlıyor.

Kadim bir anlatı

Mitostan logosa geçildiğinden beri eski hikâyeler derlenip toparlandı, dünyaya yayıldı. Dolayısıyla eski ve yeni hikâyeler arasında farklılıklar oluştu. Tıpkı Âdem ve Havva’nınkinde olduğu gibi.

Semavi dinlerin dört elle sarılıp çağlar boyunca takipçilerine anlattığı Adem ve Havva hikâyesi, Schipper’in de dediği gibi aslında bir umudu içeriyor: “Adem ile Havva’nın inançlı ve inançsız nesillerinin, her nerede olursa olsun birlikte barış içinde yaşamayı başardığı ümit edilir; cennetin varlığı palavra olabilir.”

Adem ile Havva neyi temsil ediyor peki? Yeryüzünün çeşitli bölgelerinde anlatılanlara bakılırsa kabaca var oluşu, iyi ve kötü arasında seçim yapmayı, hayatın ne olduğunu… Yaratılış mitosunun ilk ayağında yer alan Adem ile Havva’nın öyküsü, deyim yerindeyse kadim bir anlatı olarak hafızamıza kazındı. Schipper, kitabında bu anlatının ortaklık ve farklılıklarına epey değiniyor. Üstelik bunu yalnızca sözle değil, geçmişteki birbirinden önemli görselleri kullanarak da yapıyor. Schipper’in, görsellere sayfalarında hatırı sayılır alan açmasının esprisi, sözlü geleneği besleyen ve anlamını derinleştiren resimli anlatımın varlığı.

Musevilik ve İslamiyet’in aksine Hıristiyanlık’taki resimli tasvir hoşgörüsü, Adem ile Havva’ya dair pek çok malzemenin günümüze ulaşmasını sağlıyor. Schipper de yorumlarını ağırlıklı olarak bunlar üzerinden yapıyor. Sadece resimler değil tabii; heykeller, minyatürler ve kabartmalar da işin içinde. Schipper, hem sanatsal hem de dini bu ürünlerin, Adem ile Havva’ya ilişkin ciddi yorum farklılıkları getirdiğini, bunun da dönemin şartlarının bir sonucu olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Hatta öyle farklılıklar bulunuyor ki mesela, ayrı zamanlarda yapılan iki resimde Adem de Havva da bambaşka figürler olarak çiziliyor.

Schipper, Yahudi ve Müslüman hikâye anlatıcılarının ilk atalarımız hakkında çok daha yaratıcı olduğunu söylerken Hıristiyan hikâyecilerinin dilinin düzlüğüne vurgu yapıyor. Bunun nedenini ise resim düşmanlığının, sözel hayal gücünü geliştirmesine bağlıyor. Yasaklarla pek ilgilenmeyen Batılı sanatçılar, Yaratılış’ı sanatsal babta geliştirmede güçlük çekmiyor.

İster sözlü ister yazılı ister görsel olsun Yaratılış, önünde sonunda bir hikâye. Başlangıcın yorumlanışındaki çeşitlilik ise hem Yaratılış’ın bu özelliğinden hem de tek kaynaktan beslenmeyişinden ileri geliyor. Adem’in sakalı, bıyığı; Havva’nın saçı, gözü ve göbek deliğinin hemen her yapıtta farklılık göstermesi buna örnek olarak verilebilir. Ayrıntılar önemli ve kimi zaman eğlenceli kimi zaman trajik yorumlara kapı aralıyor; Schipper’in kitabı bu anlamda hayli zengin.

Schipper’in kitabı, Adem ile Havva’ya ilişkin bir malzeme yığınından seçtiklerini ve en eli yüzü düzgün olanlarını bir kenara ayırıyor. Bunların tümünün bize gösterdiği şeyse Adem ile Havva, hangi kanaldan yorumlanırsa yorumlansın öncelikle hepimizin ortak kültürünün büyük bir parçası olarak öne çıkıyor. Schipper’in çalışmasının ana fikri bu.    

Adem ile Havva Her Yerde
Mineke Schipper
Çeviri: Pınar Doğu
Ayrıntı Yayınları
286 sayfa.