BASKIN ORAN

Baskın Oran

İÇLİ DIŞLI

R. T. Erdoğan’ın Yazılmamış Anıları – Fasıl 6: Yüce Divan yetkisi derhal Yargıtay’a devredilmelidir!

25 AĞUSTOS 2015 – Karışık hisler içindeyim. Şu İrlandalı turist olayı.

Memnunum, çünkü esnafımın kulağı bende. Mahallede polislik-askerlik-alperenlik yapıyor, mahallenin namusunu birlik-beraberlik içinde koruyor. Kızıyorum, çünkü Ali İsmail Korkmaz adlı teröristin cezasını mahkemeye bırakmayıp kendisi veren esnafımız bir İrlandalı turistin hakkından gelemedi.

Üstelik herifin sarhoş olduğunu söylediler. Yav, bari bunu demeyin; şimdi bunu duyan sözde aydınlar, ‘Bi de sarhoş olmasaydı sizi daha ne biçim benzetirdi’ demezler mi? Bak, feysbuk’ta “Aksaray esnafına geçmiş olsun ziyareti etkinliği” başlatmışlar.  

Böyle durumlarda esnafa “bahane danışmanlığı” yapacak bir genel müdürlük kurmalıyız. Nasıl konuşacaklarını öğretmeliyiz. Bu memleket öyle yerel yönetimmiş falan öyle şeylerden hoşlaşmaz. Merkezdeki kudretli babaya bakar, o ne diyorsa onu yapar, huzur içinde yaşar.  

***

26 AĞUSTOS – Bir süredir zaten düşünüyordum, bir an önce yapıp seçimlere yetiştirmek lazım. Halkımız babayı her an görebilsin diye bir Saray TV kuracağım. Para kolay. Hem dağ gibi örtülü ödeneğimiz var, hem de TRT ne güne duruyor? 24 saat yayın yapsın, benim bütün muhtar toplantılarımı, açılış ve kabul merasimlerimi, özellikle de benim yandaki camide Cuma Selamlığı’na çıkışımı vs. canlı yayınlasın.

***

27 AĞUSTOS – Sağol varol Levent Tüzel! Nasıl Türkeş’in oğlu sayesinde MHP’yi kabak gibi oyduysak, senin sayende de HDP’yi oyduk! Daha dün, "Tabii ki görevi kabul edeceğiz" dedikten sonra, geldiği EMEP adlı sol parti baskı yapmış, bugün bakanlığı reddetti.

Allah (c.c.) bu küçük sol partileri iki cihanda aziz etsin! Nal bile toplayamazlar ama aslanlar gibi oy bölerler. Şimdi hem HDP’nin kabinedeki adamı 3’ten 2’ye indi, hem sol-Kürt ittifakı yara aldı, hem de Kürtler “Türkiyeli olduk” deyip diyeceklerine pişman edildiler! Bizi 7 Haziran’da can evimizden vuran bu Türkiyelilik ayakları değil miydi, al şimdi.  

***

28 AĞUSTOS – Esnaf dedik, bağrımıza bastık, teröristi linç etmesini söyledik, bunlar şimdi de Konya’da bir pilot üsteğmeni linçe girişmiş. Dedikleri şu: “Evlere ve etrafa bakıyordu. Kim olduğunu da bilmiyoruz. Şüphelendik. Benim büfeye daha önce de hırsız girmişti. Biz burada durma diye itekledik. Ardından 'Biji Kürdistan', 'Biji Apo' diye bağırınca çevredekiler ve biz saldırdık".

Hangi insan Konya’nın orta yerinde kalkıp da biji şu biji bu diye bağırır yav? Bunu da mı Ak Saray’dan düzenlemek zorundayız yav? Öff yav, öff yav!

Esnaf böyle de, okumuşu çok mu farklı? Bizim Kuzu var ya Kuzu, “Ben bu yarbayın olayında subay yeminine de baktım” demiş. Ya şimdi bu sözde aydınlar kalkıp da, ‘Sen kendi cumhurbaşkanının yeminine bi baktın mı önce?’ derlerse ne olacak?

Allahtan, PKK’mız var yürek ferahlatan. Duran Kalkan, "HDP yönetiminin AKP ile seçim sonrası o denli karşıtlaşması hatalıydı" demiş. Daha önce de “HDP neyi başardı ki?” diye sormuştu. Biz bu arkadaşa seçim hükümetinde niye yer vermedik yav?

Ha, şaka bi yana, Saadet Partisi de mükemmelen tava gelmiş vaziyette. “Herkesle koalisyon yaparız” diyorlar. Verin dedim, ellerine 3-5 milletvekilliği…

***

31 AĞUSTOS – Başkomutan sıfatıyla Külliyemiz bahçesinde 1.800 kişilik 30 Ağustos kutlaması yaptım. Şehitlerin ruhunadır diyerek Kur’an-ı Kerim kıraat ettirdim. Başka bütün kutlamaları da yasaklattım zaten.

Akşamın yıldızı hiç tereddütsüz İhsan Özkes idi. Bu adam bi hazineymiş yav! Biz bu adamı niye vaktinde teşhis edemedik?

CHP’deyken bizim Külliye’ye “İsraf ve haram sarayı” diyordu. “Hz. Muhammed yaşasa o saraya girmezdi” diyordu. “Hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa mutlaka cezalandırırdım” diye Hadis pankartı kaldırıyordu Meclis’te. Bi davet ettik, artık diyor ki, “Hz. Muhammed yaşıyor olsa saraya kesinlikle girerdi. Çünkü orada sünnetten emareler çok”. Biz böyle sünnet yaparız işte!

Ah, ah, keşke CHP’den istifa etmemiş olsaydın da o vaziyette bakan yapsaydık seni. CHP’yi de seninle bölseydik! İstifa etmek için niye acele ettin be yav!

Artık ortam müsaittir. PKK saldırıları da artarak devam etmektedir. Kaç zamandır haddi bildirilmek üzere bekletilenlere sırayla girişmenin zamanıdır.  

***

1 EYLÜL – Paralelcilerin terör örgütü FETÖ’nün bir kanadını daha çökerttik bu sabah erkenden. Yüzlerce polisimiz Koza-İpek Holding’in Ankara’daki merkezini, firmalarını, vakıflarını, sahibinin evini, İpek Üniversitesi’ni bastı. “Teröre finansman sağlamak”tan suçlayacağız bu fesat yuvasını. Sahibi dahil 6 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarttık. Hisse senetleri çakıldı.   

Karşımıza dikilen herkesi pişman etmeye kararlıyız. Aksi halde onlar bizi pişman eder. Can Dündar Suriye’deki İslamcı kardeşlerimize MİT tırlarıyla yolladığımız silahları fotoğraflarıyla ifşa ettiğinde ne demiştim, “Hesabını verecek; yanına bırakmam” demiştim. İşte şimdi o hain “Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk” suçlamasıyla yargılanacak. Hakkında 2 müebbet ve ayrıca 42 yıl istenecek.

***

Durmayalım düşeriz. Şimdi sıra, Aydın Doğan başta olmak üzere diğer düşman holdinglerde. Hepsi iflas edecek. Bank Asya’dan beter edeceğiz. Durmadan tezvirat yayan Taraf, Cumhuriyet ve Sözcü gibi gazetelere de kepenk kapattıracağız.  Herkese bir bir sıra gelecek. Yeter ki herkes ‘aman bana dokunmasın da…’ demeyi sürdürsün.

Bu aptallar sanıyorlar ki sadece Paralelcilere vurursak kendilerine sıra gelmeyecek. Bahçeli yarım ağızla, “Bunu tasvip etmek mümkün değil. Bu gidişatın sonu da hayırlı olmayacaktır" diyor. Kılıçdaroğlu ağzında geveliyor: “Hükümeti bizi dünyaya rezil etmemeye davet ediyorum". Görürsünüz siz. Önce Paralelcileri ve medyayı temizleyelim hele, az bekleyin.

***

İhbarcılara 4 milyon lira ödül vereceğiz. Seçim güvenliğini çok sıkı tutacağız. Güneydoğu’dan 100.000 kişi göç yollarında; oy veremezler. En olmazında, savaş durumu deyip seçimleri 1 yıl erteleme yetkim var.

Biz bu vatanı sokakta bulmadık. Vatan da bizi sokakta bulmadı; doksan yılın sonunda buldu, başına getirdi. 7 Haziran’ın şirazeden çıkmış hali bir daha tekrarlanmayacak.

***

Korktuğumdan değil, ama yine de ihtiyatlı olmakta sonsuz fayda var. Bugünkü adli yıl açılışında yeni Yargıtay başkanımız cumhurbaşkanlarını yargılayan makam olan Yüce Divan’ın Anayasa Mahkemesi’nden alınarak kendilerine verilmesini istedi.

Bu derhal yapılmalıdır. Buraya açık açık yazmayayım çünkü dünyanın bin türlü hali var ama şu kadarını söyleyeyim ki Anayasa Mahkemesi’nde hâlâ Abdullah’ın tayin ettiği yargıçlar etkilidir. Oysa Yargıtay, son atamalarla milli iradeyi yansıtır hale gelmiştir…  

 

Kategoriler

Güncel