KARİN KARAKAŞLI

Karin Karakaşlı

ÜVERCİNKA

Hayattan daha büyük genç ölüler ve küçük bir kadın

Zamanı, insanın büyümesi ya da yaşlanması üzerinden bedendeki somut değişimlerle takip etmek son derece çarpıcıdır. Genç yaşta ölen ve efsaneleşen yıldızlar ise harelendikleri ölümsüzlük eşliğinde zamana meydan okur. Hele bir de genç ölen yıldızların büyüyen çocukları varsa, onlara baktıkça aslında bir anda ömrünüzün çetelesi ile karşılaşmış gibi olursunuz. Bu yakınlarda, Nirvana grubunun solisti Kurt Cobain’in kızı Frances Bean Cobain’in evlendiği haberini okuyunca, benden habersiz geçen o kaybolan yıllarımı andım!

Kurt Cobain, 1994’ün 5 Nisanı’nda, daha 27 yaşındayken kendini av tüfeğiyle vurarak hayatını sonlandırdığında, Frances iki yaşında bir bebekti. O yıllarda Nirvana grubu ile özdeşleşen ‘grunge’ müziğine, yine Kurt Cobain ile simgesini bulan öfkeli, yılgın bir kuşağın infial çığlığı olarak da bakılıyordu.  Frances ise gerek Kurt Cobain’in, gerekse tamamen kadın müzisyenlerden oluşan alternatif müzik topluluğu Hole’un vokalisti Courtney Love’ın bebeği olarak doğduğu andan itibaren, bir kaos ve gıyabi anlamlarla kuşatıldı. Annesinin hamilelik döneminde de eroin kullandığı söylentileri, henüz iki haftalıkken sosyal hizmet görevlilerinin devreye girmesi, sonraki yıllarda babasından ve annesinden velayetin alınması, ailenin bebeklerini geri almak için verdiği mücadele, babasının kaybı sonrası annesiyle sarsıcı ilişkisi, hep peşindeydi. Ama bir yandan da ortada yoktu Frances. Düzene ve ataerkiye karşı radikal bir söylem ve öfkeli bir sound üzerine inşa ettiği imajını, ilerleyen yıllarda botokslu bir Hollywood dilberine eviren Courtney Love’a inat, bütün isyanını kamuya mal olmadan yaşadı. Tâ ki annesi onu Twitter üzerinden Nirvana’nın üyelerinden Dave Grohl’le yatmakla itham edinceye kadar. Frances şöyle seslendi dünyaya: “Genel olarak biyolojik annemin dedikleri konusunda sessiz kalırım, ama son tiradı tahammül edilemez bir hal aldı. Dave Grohl, bana platonik olma ötesi başka hiçbir biçimde yaklaşmadı. Tekeşli bir ilişkim var ve çok mutluyum. Twitter, annemi yasaklamalı.”

Bu Eylül’de, işte uzun süredir birlikte olduğu müzisyen Isaiah Silva ile on beş kişilik küçük bir grup eşliğinde gizlice evlendiği kamuoyuna yansıdı. Isaiah Silva’nın nasıl da babasının o hiç bitmeyen gençlik haline benzediğini görünce gülümsedim. Başka ne olacaktı ki? Nikaha çağrılı olmayan anne Courtney Love ise imajı adına Instagram’da paylaştığı genç ve yakışıklı model James Norley ile olan fotoğrafının altında şu manidar yorumu eklemekle meşguldü o sıralarda:  “Bu hafta hiçbir önemli olayda ortalarda görünmediğimi düşünüyorsanız, durumu bir kez daha gözden geçirin. James Norley ile beraberdim! Hahaha...”

Babasının o güzelim genç suretini belleğe kazıyan fotoğraflardan da, 90’lı yılların ruhunu yansıtan şarkılarından da kaçış olmadığını anlamak, aynı zamanda Frances’in büyüme hikâyesiydi: “Ondan kaçmanın mümkün olmadığını öğrendiğimde, on beş yaşındaydım. Arabaya bindiğimde bile radyodan karşıma çıkıyordu babam. O, hayattan daha büyük ve bizim kültürümüz ölü müzisyenler konusunu saplantı haline getirmiş durumda.”

Küçük Frances, babasını en son Exodus Recovery Center adında bir rehabilitasyon merkezinde ziyaret etmişti. Orada babasıyla beraber oynamışlardı. O da babasını son görüşü olacaktı.

Kendini av tüfeğiyle vurmuş Kurt Cobain’in naaşı, günler sonra Seattle’daki evine alarm sistemi yerleştirmek için gelen bir elektrikçi tarafından bulundu. Adli tıp raporu, ölüm tarihini 5 Nisan 1994 olarak açıkladı.

Düşünsenize, sırf sizi görünce çıldırıp üstündekileri parçalayan binlerce insan var dünyada; sonra arkadaşlar, bir eş, bir bebek… Ve sizi bulan bir elektrikçi. Günlerce yalnızsınız ve elbette o yalnızlığın tarihi, silahın çekildiği zamandan çok daha öncelere, senelerce geriye uzanıyor.

Cobain, küçücük yaşlarda üzerine sinen yersiz yurtsuzluğu, içindeki kuyu boşluğunu hiç atamadı üzerinden. Sığınağı, müziğin ya da psikosomatik olduğu besbelli mide ağrılarını bastırmak için kullandığı eroinin bile dolduramadığı devasa vakum, nefes aldığı her an daha da içine çekti onu.

İntihar mektubunda “Bir zamanlar çocukken sahip olduğum hevesi, yeniden kazanmak için biraz uyuşmaya ihtiyacım var” demişti.

O uyuştu, Frances Cobain büyüdü, biz uyandık...