Şrraaak aha da bize gelsin Osmanlı tokadı!

Seçim sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte, ortalığı yine bir analiz sağanağıdır kapladı. Bunlar içinde en veciz olanı ise dolu şeklinde kafamıza düşen ‘Osmanlı tokadı’ değerlendirmeleri.

Etyen Mahçupyan, Akşam’daki köşesinde hemen 2 Kasım tarihinde ‘Osmanlı Tokadı’ na atfen “Bu başlığı bir zaman önce Agos’ta 2010 Referandumu’nun sonucunu yorumlamak üzere kullanmıştık. Toplumun siyasi kısır çatışmanın ötesine giderek kendi geleceğine el koymasının ifadesiydi. Bugün bir kez daha aynı noktadayız”  deyiverdi. Esasen ‘Agos manşet tarihi’nde kara leke olarak tanımlayacağım bu muhteşem ifade, Mahçupyan’ın çoğul şahıs olarak bahsettiği kendisi tarafından atılmış, yine aynı başlıklı köşe yazısı ile de desteklenmişti. Bu noktada önemsiz bir ayrıntı ama, Mahçupyan herhalde AK Parti’nin oy oranının yarattığı tatlı heyecanla olsa gerek, tarihleri karıştırmış. Bahsi geçen başlığı, 22 Temmuz 2007 Seçimleri sonrası atmış, seçim niyetine ‘Osmanlı tokadı’ manşetini, trajikomik bir alt başlıkla, “Referanduma dönüşen seçimlerde Türkiye demokrasi dedi” şeklinde tamamlamıştı. 

Manşetin ayrıntısı

Türkiye’de demokrasinin kod adı ‘Osmanlı tokadı’ diye tanımlanınca, diyecek fazla bir söz kalmıyor. Ama kayda geçmek, ibret almak adına gereklidir. O yılki haberin manşet ayrıntısı şöyle akmış: “Danıştay saldırısı, Hrant Dink cinayeti, Malatya katliamı ve çetelerle Türkiye’nin üzerine çöken karabasan, halkın demokrasiden yana açık tavır koymasıyla yeni umutlara dönüştü. 27 Nisan bildirisini ve ardından gelen antidemokratik uygulamaları soğukkanlılıkla izleyen Türkiye toplumu, tam da beklendiği gibi, AKP’nin klasik seçmen tabanını aşan bir teveccühle seçimini ‘demokrasi’den yana kullandı.”

İşte o demokrasidir ki, aradan geçen sekiz yılda, Mahçupyan’ın bahsettiği, başta Hrant Dink cinayeti olmak üzere pek çok katliam ve çetenin üzerini halen itina ile örtmektedir. 2002’de merkez sağ kimliği benimseyerek, sadece İslami kesimlerin değil, askerî vesayet tehdidinden bunalmış liberaller dahil geniş halk kesiminin desteğini alan AK Parti, bizzat Erdoğan tarafından incelikle kurulan toplumu kutuplaştırma oyunu üzerinden, kendi seçmeni olmayan bir yüzde 50’yi vatandaş bile görmeyen sığ zihniyete mahkûm baskıcı bir rejime dönüşmüştür.

Bu noktada söylenecek çok şey var, ama esas konu olan ‘Osmanlı tokadı’ndan uzaklaşmamakta fayda var; zira, yeni döneme dair çok şey söyleyen bu benzetmenin tekrarlanışındaki ısrar, fazlasıyla manidar. Bakalım tokadı Mahçupyan’a göre bu kez kimler yemiş: “Türkiye toplumunun en az üçte biri son derece sağduyulu ve rasyonel davranabiliyor ve iktidarı da bu insanlar belirliyor. Diğer partiler böylesine basiretsiz olmaya devam ettikleri sürece, basireti öne çıkaran seçmen grubunun öncelikle AKP’ye muhatap olması, doğru yolda gördüğünde onu desteklemesi, ideolojik hayallerin ötesine geçen bir toplum tasavvuru olmayanlara da Osmanlı tokadı indirmesi hiç şaşırtıcı değil…”

Taze vekil durur mu…

Bu tüy dikici ifadeyi kimlerin kullanmayı tercih ettiği noktası da hayli çarpıcı. Şıracının şahidi bozacı olacak ki, sahne tamamlansın. Hoş, bozacılara hakaret olmasın, zira çok yaratıcı ve birbirlerinden farklı boza satma sloganları vardır. AK Parti’nin bu kez İstanbul’da 14. sıradan aday gösterdiği ve mucize kabilinden Meclis’e girebilen taze milletvekili, Yeni Şafak yazarı Markar Esayan da hemen seçim ertesi aynı gün, 2 Kasım’da Sputnik sitesinde Elif Örnek’e verdiği söyleşide, ne tesadüf ki Mahçupyan’ın ‘Osmanlı tokadı’ benzetmesini tekrarlayarak, halkın, HDP ve MHP’nin “olumsuz” tavrına “ciddi anlamda bir Osmanlı tokadı indirdiği”ni iddia etti.  

Esayan’ın harikalar dünyasında hayat, bir cennet. "Türkiye'de, belki dünyada olmayan bir basın özgürlüğü var" diyerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, hükümete ve şahıslarına yönelik her gün nefret suçu içeren yüzlerce köşe yazısı ve gazeteye cezai müeyyide uygulanmadığını, birçok Avrupa ülkesinde ve Rusya'da buna izin verilmeyeceğini ileri sürüyor. Besbelli, koca bir hukuk bürosunun sırf Erdoğan’ı tahkir ve tezyif diye kodlanabilecek davalar açmakla yükümlü olduğundan, gökten yağmur değil para ve hapis cezası aktığından, sonra bütün o gözaltılardan, sabah operasyonlarından, kovulan gazetecilerden, havan topuyla vurulan çocuklardan, katliam kurbanlarından habersiz.

Demezler mi insana

İşin daha da ilginci, her ikisi de Ermeni olan Mahçupyan ve Esayan’ın ‘Osmanlı tokadı’ derken düştükleri ontolojik çelişki. Demezler mi insana, “O tokadın en esaslısını, koca bir halk olarak Ermeniler yemedi mi 1915’te” diye.

Dolayısıyla  ‘Osmanlı tokadı’ dediğin, bence en çok ‘ecdad’ına sahip çıkabileceklerin hakkı. Nitekim, seçim sonrası özel olarak hazırladığı "Yüze vurur ifadesi, yeniden tek başına iktidarız bitanesi” başlıklı video çalışmasıyla, AK Parti’nin vakar ve kucaklayıcılığını en sarih şekilde ortaya koyan eski Ulaştırma, Denizcilik, Haberleşme Bakanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım "Seçimler, Cumhurbaşkanı’nı hedef tahtasına oturtmaya çalışanlara, esaslı bir Osmanlı tokadı vurmuştur” dediğinde, tokadın sesini de duyabiliyoruz. Tam da Milat gazetesinin o koca harflerle manşet yaptığı gibi: ŞRRAAAK!

Ha, her gün nefret cinayetlerinin işlendiği, kadınların, eşcinsellerin, travestilerin can verdiği, bir iç savaşın hüküm sürdüğü siyasi iklimde ‘Osmanlı tokadı’ ayrıca ne demeye gelir, onu da sormak icap eder; ama besbelli bunlar da teferruat...

Ne diyelim, benden yazması. Siz nasıl olsa vurursunuz kahpeye!

Kategoriler

Güncel Basın Gündem



Yazar Hakkında

Karin Karakaşlı

ÜVERCİNKA