BERCUHİ BERBERYAN

Bercuhi Berberyan

KAPLUMBAĞA

Şimdi de “Je suis Paris”

Son yıllarda ikide bir, acı verici bir nedenden, hep beraber başka bir şey oluyoruz. Bütün dünya bir ağızdan “Ben şuyum”, “Ben buyum” diye bağırır oldu. Zenci olduk, Ermeni olduk, Kürt olduk, Hrant olduk, Charlie olduk ve belki hatırlayamadığım bir dolu şey, şimdi de herkes Paris. Aman ne kadar anlamlı; acı bir olay karşısında insanlık hemen gönül birliği içine giriyor bak. Laf! Hep laf onlar, ağızlar söylüyor, yürekler söylemiyor. Bir türlü insan olamadık da ondan. Bir türlü “Hepimiz insanız, ben insanım” diyemiyoruz hâlâ. Diyemeyiz de artık, yoldan çıktık bir kere, iyice kaçtı ipin ucu. İnsanı insan yapan nitelikleri bir bir kaybediyoruz. Pandora’nın kutusu yeniden açıldı. Umut bile kalmadı bu kez.

Bence en çok Allah’ı düş kırıklığına uğratmıştır insan. Herhalde yaratırken bu derece çığırından çıkacağını, böylesine canavarlaşacağını düşünmemiştir. Mekanizmanın, zekâ, duygu, bilinç gibi soyut yönlerinin şirazesi öyle bir şaştı ki, belki de topyekûn yok edilmenin zamanı geldi de o yüzden, her dara düştüğümüzde aman dilediğimiz Allah, artık hepten çekti elini bizden. Nasılsa yakında yok edeceğiz birbirimizi diye “Ne haliniz varsa görün” deyip, seyre duruyor. Bu pislik bi sona ersin, yeniden başlatacak her şeyi. Doğanın da bu plana katkısı yadsınamaz tabii. İnsanların birbirini yemesinden artakalanları da o halledecek, başladı bile. Sonrası yepyeni bir dünya. “Siz bi defolup gidin, biz biliriz yapacağımızı” diyorlardır, Allah ve Doğa ve hatta belki Şeytan bile. O bile bu kadar kötülüğü düşleyememiştir bence.

Duygularıma kapılmış, bu tarz kavramlardan giderken, daha somut şeyler, soru olarak yandan yandan gelip büsbütün sinir ediyor beni. Mesela, terör nedir? Niye var? Neye yarar? Nasıl her milletten insan terörist olabiliyor? Ne için? Para için mi? Öyleyse, salak gibi neden ölümü göze alıyorlar? Ölünce o paralar ne olacak? Acaba uyuşturuluyorlar mı? Bu vahşetler kime, kimlere yarar sağlıyor? Bu yararlar bunca insanın canını almaya değecek kadar büyük mü? Dünya bitecek, herkes ölecek, bir tek onlar kalacak, bütün kaynaklar onların mı olacak? Ay çok soru oldu ve hiçbirinin cevabı bende değil. Kaldı ki bunları bir dolu üst düzey siyasetçi de tartışıp duruyor ve kimse kesin bir cevap bulamıyor. Aman, zaten ülkemizde her sorunun cevabını, her olayın nedenini bilsen de söyleyemezsin. Öylece ortaya atar, ucunu açık bırakırsın ki, başın derde girdiğinde “Ben öyle demedim, siz yanlış anladınız” diyebilesin. Son bir soru daha, çok can alıcı ve tabii ki cevapsız: Bu pislikler bunca silahı nereden buluyorlar?

Tamam, engelledim bu tarz soruların beynimi meşgul etmesini. Başa dönüp, sözünü ettiğim kavramları biraz hafifletmek için konuyu bilmkurguya bağlayacağım. Sanırım daha önce bir kez daha buna benzer bir şeyler yazmıştım. Yine yazacağım. Dünyadaki insanlığın, böylesine birbirine düşman hale gelmesini, ne din, ne teknoloji, ne de para pul engelleyebilir. Bence şimdi tam, o tarz filmlerde gördüğümüz gibi uzaydan gelecek bir tehdit zamanı. Ne dersiniz? Hadi hayal edelim.

Düşünebiliyor musunuz? Her ülkenin önemli şehirlerinin tepesine, dünyada eşi benzeri olmayan, dev bir araç, kara bulut gibi inip sabitlenmiş ve âdeta gökyüzünü karartmış. Birtakım yaratıklar çil yavrusu gibi ortalığa yayılmış, sesini yükselteni bir el hareketiyle toza çeviriyor; ustalıkla geliştirdiğimiz silahlar ne onları etkiliyor, ne de dev araçlarını. Hatta her silah geri tepip kullanıcısını vuruyor. Ne olur acaba Amerika, Rusya, Çin, Japonya, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail, Türkiye, tüm dünya? Doğu, Batı, Kuzey, Güney? Ne olur din baskısı, din düşmanlığı? Hıristiyanlık, Yahudilik, İslamiyet, Budizm, tüm dinler, hatta ateizm? O zaman kalır mı acaba, benim ülkem, senin ülken? Kalır mı petrol, uyuşturucu, silah, para pul? Kalır mı çıkarlar uğruna doğup da bir türlü sonu gelemeyen terörizm? El mahkûm, mecburen el ele vermez mi tüm insanlık? Kim siyah, kim beyaz, kim sarı, kim vahşi, kim uygar? ‘İnsan kardeşim’ olmaz mı herkes?

O uzaylı korkunç yaratıkların lideri, tüm dünya liderlerini ve paranın asıl sahiplerini vıjt diye ışınlayarak bir yere toplasa, bir müddet aç susuz bıraksa, iyice burunlarını sürttükten sonra karşılarına geçip “Yüzyıllardır aklınız başınıza gelir diye bekledik, adam olmuyorsunuz. Ya bütün silahlarınızı imha eder, asla yenisini yapmaz, sınırlarınızı kaldırır, dünyayı mahvetmeyi bırakır, hepiniz insan olursunuz, ya da biz hepinizi yok edip, bu güzelim dünyayı sahipleniriz” dese... Ah, tam zamanı şimdi, tam zamanı.

Şimdilik, yeni bir acı olaya kadar, bir süre, Je suis Paris.