Yaşasın yuvadan zıplamak!

EZGİ BERK

Kır Çiçeği Yayınları’ndan çıkan ‘Küçük Kanguru’ annesinin kesesinden ayrılmak istemeyen ama çevresinde olanları gezip görmek isteyen yavru kangurunun çelişkili sürecini anlatıyor. Bu yüzdendir belki kapağı açar açmaz karşımıza beyaz zemin üzerine mavi boya sıçratılmış görünümlü bir sayfa çıkıyor. Sayfada iki kelebeğin izdüşümü var zeminin renginde. Hemen yan sayfada da kelebekleri görüyoruz. Kitabı kapatınca kelebekler yan sayfadaki boşluklara denk geliyor.  Belki de içinde büyüdüğümüz aileden ayrılsak da boşluğumuz baki kalır, yerimiz hep hazırdır; gittiğimiz yere de aile içinde zamanla öğrendiklerimizi götürürüz alt metni içeriyor resimler. 2007 yılında, Hollanda’da yılın resimli çocuk kitabı seçilmesi tesadüf değil ‘Küçük Kanguru’nun. Daha künye sayfasından düşündürdüklerine baksanıza! 

Gelelim öykünün kendisine. Öykünün esprili dili daha ilk cümleden kendini gösteriyor: “Anne Kanguru’nun bir derdi vardı. Derdi kesesinde oturuyordu. Büyüktü, ağırdı ama bir o kadar da sevimliydi(…) Anne kanguru, ‘Artık kendi ayakları üzerinde zıplamasının zamanı geldi’ diye düşünüyordu.” Anne kanguru gün boyunca yavrusunu kah ormandaki kah çöldeki diğer hayvanlarla ve yavrularıyla tanıştırıyor. Onların anneleriyle, arkadaşlarıyla yan yana ne kadar eğlendiklerini anlatıyor. Kelebekler, filler, maymunlar, zürafalar… Küçük kanguru hepsine bir kılıf buluyor. Anne yorgun düşüyor, küçük kanguru ise hem annesinin kesesinde olmak hem de gezmek istiyor. Tâ ki yanlarına bir başka küçük kanguru gelene dek! Küçük kanguru, uzaktan gelen bu kangurunun kendisi gibi küçük olduğunu ve zıplayabildiğini görünce annesinin kesesinden atlayıp zıplamaya başlıyor. Annesi gibi zıplayabildiğini görmek çok hoşuna gidiyor.

Hepimiz bir benzerini görmeden ya da bizi nelerin beklediğine dair bir fikrimiz olmadan adım atmakta zorlanırız. Tereddüt etmek en insani çekincedir, söz konusu yıllardır birlikte olduğumuz insanlardan uzak düşmek olduğunda. Ama yuvadan ayrılmak hem yavrunun hayatı tanıması, özgüvenini kazanması bütün bunların sonucunda da kendi ayakları üzerinde durabilmesi için iyidir (ve çok zevklidir!) hem de geride kalanların kendilerine zaman ayırmaları, kendi hayatlarını yaşamaları için. Peki siz bu öykünün hangi kahramanısınız? Biraz telaşlı ama sevgi dolu anne kanguru mu yoksa meraklı ama kendi ayakları üzerinde durmaya çekinen, anne güveni isteyen küçük kanguru mu?

Küçük Kanguru
Guido Van Genechten
Çeviri: Gül Özlen
Kır Çiçeği Yayınları
26 sayfa.