Çocuk Kitaplığı

Yeni çıkan ya da bundan yıllar önce çıkmış ama bizim yeni keşfettiğimiz birbirinden güzel, elimizden bırakmak istemeyip başucumuzda konaklatacağımız çocuk kitaplarından bir demet hazırladık sizler için.

EZGİ BERK

Efsane geri döndü! 

Bu ay çok güzel bir şey oldu: Ne zamandır beklediğimiz, yıllardır baskıyı olmayan, sahaflarda bile bulmanın çok zor olduğu üç kitaplık bir seri olan ‘Kumkurdu’, Pegasus Yayınları tarafından yeniden basıldı! Artık her yerde ‘Kumkurdu’ var ve hemen alıp okumak, çocuklarla ‘Kumkurdu’nu tanıştırmak mümkün! Çocukken ‘Kumkurdu’yla tanışmamış büyükler de eminim kendisini tanıdığında çok sevecekler, hatta bayılacaklar.  Peki, bu ‘Kumkurdu’nu diğer kitaplardan ayırıp böyle heyecanla beklememizi sağlayan, görünce sevinçten hoplayıp zıplamamızı sağlayan özelliği ne?

Kumkurdu’nu İsveç’te yaşayan Asa Lind yazmış. Az sayıdaki resimleri de Kristine Digman çizmiş. Kitabın ana karakteri Zackarina adlı bir kız çocuğuyla Kumkurdu. Kumkurdu kim mi? O, her şeyi bilen, çok çok uzun yıllardır yaşayan ve yaşayacak olan, biraz tilkiye benzeyen ama çok da benzemeyen, tüyleri kum rengi pırıl pırıl ve form değiştirebilen bir canlı! En önemlisi de Zackarina’nın arkadaşı. Zackarina ise annesi ve babasıyla deniz kenarına yakın bir evde yaşayan biri. Kumkurdu’nun çok yakınlarında yani. Çünkü Kumkurdu’yla bir gün sahilde tanıştılar.

Büyüklerin hep koşturmaları gerektiği, yapacak çok işlerinin olduğu, çocuklar onlara yardım etmek istediklerine işlerini yavaşlattıkları bahanesiyle uzaklaştırıldıkları için öfkelenir ve üzülürler. İşte böyle zamanlarda Zackarina sahile iner ve Kumkurdu’nu bulur. Birlikte biraz oyun oynarlar biraz evde olanları konuşurlar ama Zackarina ne zaman eve gitse yatışmış olur ve annesiyle babası da onu özlemiş olur!

Bir ‘Kumkurdu’ öyküsü

İşte böyle anıların olduğu kısa öykücüklerden oluşuyor Kumkurdu. İsterseniz öykülerden birini anlatalım: Şarkı söylemeyi seven Zackarina bir gün merdivenlere çıkmış, eline de bir ip alıp ucunu mikrofon yapmış çimenlere oturmuş onu dinleyen anne ve babasına konser veriyordu. Pop şarkıları, yabancı şarkılar bile söylüyordu. Sonra birden bire bir araba geldi ve Zackarina’nın annesiyle babasının arkadaşları arabadan inip gürültüyle selamlaşmaya başladılar. Bu durum konseri yarıda kesilen Zackarina’nın hiç hoşuna gitmedi. Üstelik gelenlerin arasındaki yeşil elbiseli teyze Zackarina’ya “seni en son gördüğümde şu kadarcıktın” diyerek parmaklarıyla bir karınca boyutunu işaret edince Zackarina iyice öfkelendi. Annesiyle babası da Zackarina’nın şarkı söylemeyi sevdiğini, kendilerine bir konser vermekte olduğunu misafirlere söyledi. Misafirler çok sevinerek kendilerine de bir şarkı söylemelerini isteseler de Zackarina koşarak sahile gidip Kumkurdu’nu bulmayı tercih etti. Arkasından yine aynı yeşil elbiseli teyzenin “ay nasıl da utanırmış” dediğini duydu.

Kumkurdu’nun yanına gidince ona karınca kadar minik bir bebek olup olmadığını sordu. Ne de olsa Kumkurdu her şeyi biliyordu! Bir de şu şarkı meselesi vardı tabii. Onlara şarkı söylemesini istediklerini Kumkurdu’na anlattı Zackarina, bundan hoşlanıyor olabileceklerini hatırlatan Kumkurdu’nu da “O zaman kendileri söylesinler!” diye yanıtladı. Kumkurdu da cesaret edemeyen, utanan büyükler olabileceğini söyledi ve ekledi: “Eğer insan görünmek istemiyorsa bir şeyin arkasına saklanır. Bir çalının, bir kapının ya da bir sürü gevezeliğin. Ne kadar yüksek sesle konuşur, gevezelik ederse o kadar görünmez olduğunu düşünür.”

Bunun üzerine Zackarina eve gidip misafirlere şarkı söyleyebileceğini, ama yeşil elbiseli teyzeden şarkıya başlamasını istedi. Kızarıp bozaran teyzeyse eşlik etti, birlikte Küçük Kurbağa şarkısını söylediler.

İşte Kumkurdu böyle biri. Onu tarif etmek benim için biraz zor. Çocukluğumda her şeyi bilen, soru sorduğumda yanıtlayan, benimle sabahtan akşama kadar oyunlar oynayan, bazen de benimle hiç oralı olmayan Kumkurdu gibi bir arkadaşım olmadı. Onu keşfettiğimde biraz büyümüştüm. Yaşadığım ülkenin yasalarına göre 18 yaşını geçtiğim için artık ben de büyük olmuştum. Ama Kumkurdu’nu tanır tanımaz çok sevdim. Zackarina’yla maceraları bana hep çocukluğumda anne ve babamla yaşadığım sıkıcı anlarımı hatırlattı. Kumkurdu gibi bir arkadaşım olmadığını üzüldüğümden ben de tanıdığım çocuklara bu kitabı önermeye, bazen kendim alıp onlara hediye etmeye özen gösterdim. Bu arada mutlaka eklemem gereken bir şey var. Kumkurdu üç kitaptan oluşan bir seri. İkinci kitabın adı ‘Daha Fazla Kumkurdu’. Üçüncü kitabın adı ise ‘Daha da Fazla Kumkurdu’. İkinci kitapta ilk kitaptaki maceralar biraz daha derinleşiyor, işin içine aşk, anılar, ölüm ve gerçekler karışıyor. Üçüncü kitaptaysa biraz daha büyüyen Zackarina, evden kaçma, bisiklet hırsızlarının peşine düşme gibi maceralarını yine Kumkurdu’yla paylaşıyor. Eee ne de olsa eski dostlar!

Bence her çocuğun Kumkurdu gibi bir arkadaşı olmalı. Bunun için önce yetişkinler de çocuklar da Kumkurdu’nu okumalı! Hem de öyle bir kere değil, zamanı geldiğini düşündükçe, ara sıra ama her zaman!

Kumkurdu
Asa Lind
Resimleyen: Kristina Digman
Çeviri: Ali Arda
Pegasus Yayınları
102 sayfa. 

Daha Fazla Kumkurdu
Asa Lind
Resimleyen: Kristina Digman
Çeviren: Ali Arda
Pegasus Yayınları
102 sayfa 

Daha da Fazla Kumkurdu
Asa Lind
Resimleyen: Kristina Digman
Çeviren: Ali Arda
Pegasus Yayınları
110 sayfa

Cinselliğin ABC’si

Çocuklar, ortalama iki-üç yaş civarında bedenlerini fark etmeye başlarlar. Bu fark etme anından itibaren de onu tanımak isterler ve sorular sorarlar. İşte bu sorularla beraber cinsellik eğitimi dediğimiz süreç başlamış olur aslında ama pek çok ebeveyn bu durumda ne yapacağını tam olarak bilemediğinden bocalar, sesi tedirgin çıkar ve çocuk kişisi de bu ses değişimini hemen anlar.

Evde durum böyleyken kreşler, anaokulları, ilkokullarda da hiç farklı değil. Cinsellik eğitimi okullarda çocukların yaşına ve merakına göre bazen yazılı bazen görsel öğelerle anlatılmaz. Çocuk bir bilinmezin içinde, bedeninin saklanması, utanılması gerektiği mesajını alarak büyür, yetişkin olur ve sonunca da içinde bulunduğumuz toplumun katı kuralları içerisinde cinselliği “yokmuş gibi” davranmak zorunda kalan bir yetişkine dönüşür. Hatta bu döngüyü besleyen bir yetişkin de olabilir burada bir tuhaflık olduğunu düşünen bir yetişkin de.

Eğer toplumda çocuk istismarı, yetişkinler arasında da taciz vakaları görülmüyor olsaydı bu konuyu konuşmak yine önemli oldu ama belki elzem olmazdı. Oysaki çocuk istismarının yaygın olduğu bir yerde yaşıyoruz ve eğer çocuklara bedenleri hakkında soru sorma şansı tanımaz ve onların meraklarını gidermezsek bedenlerinden utanmalarını ve onları rahatsız eden yetişkinlerden nasıl korunacaklarını da gösterememiş oluruz. Ergenlik sürecinde bunları internetten yarı doğru yarı yanlış bilgiler derleyerek öğrenir ki bu da hurafelerin başlangıcı olur.

Tüm bu önemine rağmen cinsellik eğitimi almadan büyümüş yetişkinler için çocuklarıyla bu alanda konuşmak kolay değil, yöntem bilmiyoruz. Ama sayıları da da olsa bize aracılık edebilecek, bol resimli ve açıklayıcı anlatımlarıyla zengin kitaplar var. İşte çocuklar bedenlerini, nasıl dünyaya geldiklerini merak ettiklerinde onunla beraber okuyabileceğiniz bir kitap daha bu ay Kuraldışı Çocuk Yayınları’ndan çıktı.

‘Küçük Bir Spermin Büyük Serüveni’ altbaşlıklı kitabın adı ‘Veli Nereye Gitti’. Alper Bey’in içinde milyonlarca diğer sperm arkadaşıyla beraber yaşayan Veli, büyük yüzme yarışı gününe hazırlanan, iyi yüzücü, ama matematikte kötü, mutlu bir sperm. Yarış günü, Alper Bey ve Nihal Hanım’ın yatak odalarında resmedildiği bir sayfa var. Böylece Veli, arkadaşlarını geçerek Nihal Hanım’ın içindeki yumurtaya ulaşıp onunla beraber zaman içerisinde başkalaşmaya, hücrelerine bölünüyor. Deniz adlı bir kız çocuğu olarak dünyaya geliyor. Veli’ye ne olduğunu merak eden çocuklar için Deniz’in okuldaki derslerine bakıyoruz ve evet bildiniz! Matematikte pek de iyi olmadığını ama yüzmede bir numara olduğunu görüyoruz!

Nasıl dünyaya geldiğini ya da bedenini merak eden çocuklara bunu anlatmak aslında bu kadar basit! Her soruda ne kadarını bilmek istiyorsa o kadarını anlatmak, sorduğundan fazla bilgi yüklememek ise en önemli anahtar bence. Hem merakı giderilmiş hem de bedeninden utanmayan çocuklarla ‘kötü dokunuş’ ve çocuk istismarı konuşmak daha kolay!

Kitabı merak edenler için Youtube’da kitabın videosu mevcut. 

Veli Nereye Gitti…
Nicholas Allan
Çeviren: Nil Gün
Kuraldışı Çocuk
32 sayfa.

Domatesten çevreci mi olurmuş?

Geçtiğimiz ay yeni bir kitap çıktı, ama raflarda yer almadı. Bu bizim alışık olduğumuz çocuk kitaplarına pek benzemiyordu. Ben kitabın yazarı Gonca Mine Çelik’le iletişime geçerek kitabı satın alabildim. Bunun dışında kitabı basan Okul Öncesi Akademi’nin internet sayfasındaki iletişim formunu doldurarak da kitabı talep edebilirsiniz. Kitaptan bahsetmeden önce, bir set olarak da satın alınabileceğine değineyim. Kitabın yanı sıra ‘Filizlenen Sorumluluk Karnem’ ve Pablo Picasso adlı iki broşür, bir yerli domates tohumu ve toprağı ile tüm bunları taşıyabileceğiniz bez sırt çantası yer alıyor sette. Domates, tohum, toprak derken kitabı da tarif etmiş oldum ama adını hâlâ söylememişim: ‘Çevreci Domates Çeri’. 

Çevreci Domates Çeri’nin iki tane de arkadaşı var: İyimser Tilki Tuki ile Örümcek Ceki. Okuduğumuz öykü, Domates Çeri’nin çevreciliğini anlatıyor. İnsanların yerel domates tohumları yerine değiştirdikleri tohumları kullanıyor olmalarına çok üzülen Çeri, yerel tohumların kullanımını artırmak için neler yapabileceği üzerine düşünüyor, okuyor, uzun saatler çalışıyor. Uçmak isteyen Tilki Tuki ve birsürü kolu, bacağı, gözü olan Örümcek Ceki’nin yardımıyla yerel tohumları ekip bir de suluyorlar. Bu renkli ve heyecanlı maceranın ayrıntıları bende kalsın, merak edenlerin bir an önce alıp okumalarını dilerim.

Eğer çocuklarınıza ya da etraftaki çocuklara yerel tohumları, domatesleri, doğayı, sebzeleri anlatmak isterseniz bu kitap size bu fırsatı sunuyor. Doğa ve çocuk arasında aracı oluyor. Hem bir öykü kitabı hem de eğer set halinde edinirseniz içinden çıkan tohum ve toprakla kendi domatesinizi yetiştirmenizi sağlayan bir uygulama yanı var. Çocukların üretime dahil olmaları, içinde yaşadıkları doğayı fark etmeleri için tasarlanmış bir kitap ve set bence ‘Çevreci Domates Çeri’. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında doğanın yeniden uyanmaya başladığı günlerde ‘Çevreci Domates Çeri’yi de yanınıza alıp toprakla ve ağaçlarla buluşabilir, doğanın yatıştırıcı, yaratıcı, yararlı gücünden faydalanabilirsiniz!

Çevreci Domates ÇeriGonca Mine Çelik
Okul Öncesi Akademi Yayınları
36 sayfa.