Karadeniz’e kavuşamayan bir hayat: Yorgo Andreadis

Aslen Gümüşhaneli olan Yorgo Andreadis, ‘Pontus tabusu’ hakkında yazmaya başlayınca, başına gelmeyen kalmadı; Türkiye’ye girişi yasaklandı, âşık olduğu Karadeniz’e bir daha ayak basamadı. Andreadis, Selanik’te 30 Aralık 2015’te hayata veda etti. Vasiyeti Trabzon’a gömülmekti, ama bu da yerine getirilemedi.

Türkiye’nin en büyük tabulardan biridir Pontus. Karadeniz kıyılarında yaşayan Rumların varlığından bahsedilmesi dahi, Türkiye’de uzun yıllardır konuşulması mümkün olmayan meselelerden biriydi. Yorgo Andreadis, bu tabuyu kendisine dert etmişti. Rumların başına gelenleri yazmaya başlayınc,a başına gelmeyen kalmadı. Memlekete girişi, “xxx” gerekçesiyle, Dışişleri Bakanlığı tarafından yasaklandı. Ailesinin yaşadığı topraklara, Karadeniz’e bir daha dönemedi. Memleketine hasrete kaldığı Selanik’te, 30 Aralık 2015’te hayatını kaybetti. Trabzon’a gömülmekti vasiyeti; ama vasiyeti dahi yerine getirilemedi. 

28 Şubat’ta hedef oldu

Andreadis’in ailesi, Gümüşhane Kromlu; mübadeleyle birlikte Selanik’e göç edenlerden. Anderadis, 1936’da Selanik’te dünyaya geldi. Almanya’da öğrenim gördü. Karadeniz’le tanışması, öğrencilik yıllarına rastladı. Ailesinden habersiz Türkiye’ye gelip gitmeye başladı. Karadeniz’i, ailesinin yaşadığı toprakları gördükten sonra, Selanik-Türkiye arasında gidip gelmeye başladı. Her geliş gidiş, geçmişe yolculuk yapmak gibiydi. Mübadele kuşağını dinlemeye, dinlediklerini yazmaya başladı. ‘Pontusun Yitik Kızı Tamama’ kitabı yayımlandı. Kitap, 1992’de Abdi İpekçi Ödülü’ne layık görüldü. Sonraki yıllarda bu geliş gidişleri başına dert oldu. 28 Şubat günlerinde medya, Andreadis’i hedef tahtasına oturttu. “Pontus devletini yeniden kurmak” iddiasıyla, gazetelere manşet oldu. Dışişleri Bakanlığı da ‘harekete geçerek’ Türkiye’ye girişini yasakladı. 1998’de Atatürk Havaalanı’ndan geri gönderilirken eline bir kâğıt verildi. Kâğıtta giriş yasağının gerekçesi, “xxx” idi. Andreadis, bir daha Türkiye’ye geri dönemedi. AKP iktidarı döneminde, 28 Şubat’ın kararları sık sık gündeme geldi. Pek çok mağduriyet giderildi, ancak Andreadis’in yasağı kaldırılmadı. Yayıncı Ragıp Zarakolu öncülüğünde kampanyalar başlatılsa da olmadı.

Erdoğan’a mektup

Sonunda Andreadis, Başbakan Erdoğan’a şöyle bir mektup yazdı:

“10 yıl bekledim. Bana 'AİHM'ye git' dediler, gitmedim, dava açmadım. Sabırla bekledim, bu haksızlığın giderilmesini ve iftiraların geri alınmasını. 73 yaşında olduğumu ve bana karşı yapılan adaletsizliğin giderilmesi için daha birkaç 10 yıl bekleyecek zamanımın kalmadığını hesaba katın. Gerçekten de bu adaletsiz, yersiz, kabul edilemez kararı düzeltemeyecek durumdaysanız ve Türkiye'ye girişimin yasaklanmasındaki ısrarınız sürüyorsa, o zaman lütfen son arzumun yerine getirilmesine ve ecelim geldiğinde, 90 kuşaktır atalarımın ebedi istirahatgâhlarında yattıkları Trabzon'a gömülmeme izin verin.”

Yayıncı Ömer Asan, Andredis’in yakın dostlarından biri. Asan, Karadeniz üzerine araştırma yapan bir yayıncı. 22 yılı aşkın biz zamandır tanıyor Andreadis’i: “Onun sayesinde ufkum genişledi. Onu tanıdığım zaman Karadeniz üzerine araştırmalarımı sürdürüyordum, ama daha çok Türkçe kaynaklardan çalışıyordum. Andreadis sayesinde, Türkiye’den Yunanistan’a mübadeleleri, Doğu Karadeniz kültürünün Yunanistan’a nasıl göç ettiğini görmüş oldum. Selanik’te kaldığım zaman, bana çocukları gibi davrandılar. Dil çalışmalarım sırasında bana yardımcı oldu. Köklü bir tanışıklığımız var.”

Karadeniz aşığı

Asan, Andreadis’in bir Karadeniz âşığı olduğunu anlattı. “Gümüşhaneli aslen. Gümüşhane, o zamanlar Trabzon’a bağlı. Yoğun Rum nüfusunun olduğu bir bölge. Krom diye bir yer vardır. Babaları oradan göç etmek zorunda kaldı. Kendisi Kromlu olmakla övünürdü. Bütün bu hikâyesini kitaplarında anlatıyor. Yunanistan’a yerleştiklerinde, uzun yıllar yoksullukla mücadele etmek zorunda kalmışlar. Trabzon’a çok gelir giderdi. Zaten biri ne zaman davet etse, hemen atlar gelirdi. Dünürü, Trabzon Tonyalıydı. Tonya’yı çok severdi. Çok dostluklar edinmişti. Tipik bir Karadeniz insanıydı kendisi. İlk defa öğrenciyken gelmiş, ailesinden habersiz. Trabzon’a, atalarının doğduğu topraklara geldikten sonra, bir daha bırakmadı Türkiye’yi. ‘Türkiye’ye bir kere gelen bir daha kopamaz. Mecbur olur buraya gelip gitmeye demişti’ bana.”

Andreadis, uluslararası nakliyat işiyle uğraşıyordu. Asan, nakliyat işinin para kazanmak için olduğunu ve asıl işinin okur yazarlık olduğuna vurgu yapıyor:

“Dostluklara, samimiyete değer veren biriydi. Tarihî gerçeklerin olduğu gibi halklara aktarılmasının gerçek dostluğu sağlayacağını düşünüyordu. Hikâyeden kardeşlik sloganları atarak bu tarihî küskünlüğün giderileceğini düşünmüyordu. O yüzden, ne biliyorsa açık açık anlattı. Ne olduysa, ne yaşandıysa yazdı bunları kitaplarında. Kitaplarında kullandığı dil, samimi bir dildi. Söylenceleri, anlatıları not etti ve o anlatım dilini hiç bozmadan kitaplarına yansıttı. Yaşanan tüm olumsuzlulara rağmen bir araya gelinmesi gerektiğini anlatıyordu. Tarihçi değildi, ama iyi bir kütüphanesi vardı, iyi bir arşivciydi. Babasının kuşağını tanıdığı için sözlü tarih çalışmaları yaptı. Ne olduğunu birinci ağızdan biliyordu. Bizzat kendisi tarihti. Bütün gerçekleri topluma doğru bir şekilde aktarmaya çalışırdı. Kötüyü kötü, iyiyi iyi yansıtmaya çalıştı. Andreadis de, ben de aynı şeyi düşünüyoruz; halklar masumdur. Bu masumiyetten yola çıkarak yeni dostluklar kurulabilir düşüncesindeydi. Onun da temelini attı. Geriye çok güzel bir miras bıraktı. Ondan önce devredilen kötü mirasa rağmen dostlukların kurulabileceğini, bizzat kendi dostluklarıyla gösterdi. Yunanistan’da da Türkiye’de de pek çok kişi onu örnek aldı. Eğer bir gün nihai bir dostluk sağlanırsa, bunun temelini Andreadis atmış olacak.”

Asan, Andreadis’in Türkiye’ye girişinin yasaklanmasının bir talihsizlik olduğunu ve organize bir yasaklama faaliyeti olmadığını düşünmekle beraber, giriş yasağının düzeltilebilecek olmasına rağmen kayıtsız kalındığını söyledi:

“28 Şubat dönemiydi. Misyonerlik, Pontusçuluk gibi fobiler topluma pompalanıyordu. Alınan karar, siyasi bir karar tabii. Andreadis’in kimliği ve kişiliğiyle ilgili bir karar değil. Bu karar, daha sonra düzeltilebilirdi. O dönem alınan siyasi kararların pek çoğu düzeltildi, bu karar düzeltilmedi. Abdi İpekçi Ödüllü bir yazar, Türk-Yunan dostluğu için hayatını adamış biri olmasına rağmen,inatla yanlış anlaşılmış biri. Çok gelip gitmesiyle göze battı. Bu tip şeyler çok abartılır Türkiye’de. Çok yanlış bir karar alındı. Düşmanlıklar onun işi değildi.”

Bütün girişimlerine rağmen, Andreadis’in son arzusu yerine getirilmedi, Selanik’te toprağa verildi. Karadeniz’e bir daha kavuşamadı.

Kategoriler

Güncel Azınlıklar



Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.