Barış İçin Akademisyenlere destek artıyor

Barış için akademisyenlere destek artıyor. Gazeteciler, hukukçular ve tiyatrocular destek mesajı yayınladı.

Barış İçin Tiyatrocular

Barış İçin Tiyatrocular, Türkiye devletine şiddete son verme ve müzakere koşullarını hazırlama çağrısı yapan metne imza atan akademisyenlerle dayanışma içinde olduğunu duyurdu.

291 imzayla yayınlanan metinde tiyatrocular, akademisyenlerin müzakere ve barış çağrısına katıldıklarını belirtti.

"Barış İçin Akademisyenler İnsiyatifi’nin hükümete yaptığı barış ve müzakere çağrısını, her gün canımızı yakan haberler aldığımız bu günlerde umudumuzu güçlendiren en anlamlı ve insani girişimlerden biri olarak görüyoruz.

"Bizler tiyatro ve sahne-gösteri sanatları alanında çalışan sanatçılar olarak barış için çağrıda bulunan akademisyenlerin bu onurlu buluşmasının yanında duruyor, ifade özgürlüğünün, eşitliğin, yaşam hakkının ve koşulsuz barışın yanında olduğumuzu beyan ediyoruz.

"Vicdanımız ve tüm kalbimizle akademisyenlerin müzakere ve barış çağrısına sesimizi katıyoruz. Barış hemen şimdi!"

Hukukçulardan destek

Yaklaşık 2 bin hukukçu Türkiye devletine şiddete son verme ve müzakere koşullarını hazırlama çağrısı yapan metne imza atan akademisyenlerle dayanışma içinde olduğunu duyurdu.

İmza metni şöyle:

"Sessiz kalmayın diyoruz"

“Yaşamın, hak ve özgürlüklerin avukatı; bu toprakların hukukçuları olarak;

"Şırnak ve Ankara’da, Diyarbakır ve İstanbul’da, Reyhanlı, Gazi, Suruç, Sultanahmet ve maalesef belki yarın başka bir yerde öldürülenlerin, yakınlarını kaybedenlerin, hakları ve özgürlükleri gasp edilenlerin, katliamdan kurtulamayan bebeklerin, çocukların; Ayşe öğretmenlerin, barış isteyen onurlu ve vicdanlı akademisyenlerin ve hayatı savunan herkesin yanında olacağımıza, adliyede ve sokakta onlara omuz vereceğimize, insanlarımıza karşı işlenen “bu suçların” hesabı sorulana kadar hukuk mücadelemize devam edeceğimize söz veriyoruz.

"Evet, “çocuklar öldürülüyor sessiz kalmayın” diyoruz. “Haftalarca süren sokağa çıkma yasakları, insanların açlığa ve susuzluğa mahkûm edilmesi, yerleşim yerlerinin, mezarlıkların, ibadethanelerin tank, helikopter ve uçaklarla bombalanması sistemli bir katliam ve tehcir politikasıdır, insanlığa karşı işlenmiş suçtur” diyoruz. Mardin, Diyarbakır ve Şırnak gibi illerde Kürtlere; Reyhanlı, Gazi, Sultanahmet ve Ankara’da Türk, Kürt, Arap, Alman, her halktan insanlara karşı işlenen suçların görülmesini ve bilinmesini istiyoruz.

"Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı ve YÖK tarafından "savaşa son verilmesi, çocukların öldürülmemesi" için çağrı yapan akademisyenlere, iş bırakan eğitim emekçilerine, Hipokrat yemini çerçevesinde görevini yapan sağlık emekçilerine, barış isteyen herkese yönelik tehdit ve hakaretlerin suç teşkil ettiğini hatırlatıyoruz.

"Faşist-ırkçı propaganda ve nefret söylemleri suçtur ve cezalandırılması gerekir. İfade özgürlüğünün, sendikal eylemlerin, yaşatma görevinin ve barış taleplerinin kriminalize edilerek yargı mekanizmasının siyasi iktidarın giyotini gibi işletilmemesi için savcıları ve Adalet Bakanını uyarıyoruz. "Bu suça ortak olmayacağız” diyerek barış isteyen akademisyenlerin

İmza metnini aynen sahiplendiğimizi, akademisyenlere yönelik tehditlere karşı yasal yollara başvuracağımızı ve her aşamada avukatlıklarını yapacağımızı belirtiyoruz.

"Biz aşağıda imzası olan avukatlar ve hukukçular olarak katliamın suç ortağı olmayacağını ilan eden herkesin sesine ortak olduğumuzu; silahlı saldırıların, medya veya yargı eliyle yürütülen baskı ve sindirme politikalarının hedefi olan her insana gönüllü avukatlık yapmaktan da onur duyacağımızı yineliyoruz.”

Gazetecilerden destek

400'den fazla gazeteci, bir bildiriyle barış ve müzakerelerin yeniden başlaması çağrısında bulunan ve bu nedenle Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından hedef gösterilen akademisyenlerin yanında olduklarını açıkladı.

Açıklamada şu ifadelere yer verdi:

 “Türkiye'nin geleceğini yetiştiren akademisyenlerin "barış istiyoruz" dedikleri için, bazı bazı medya kuruluşları ve iktidar tarafından hedef haline getirilmesini, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından tehlikeli buluyoruz.

 “Barış İçin Akademisyenler'in yayınladığı barış bildirisini, Türkiye'den ve farklı ülkelerden bini aşkın akademisyen imzaladı. İmza sayısının tüm tehdit, hedef göstermelere rağmen 2000'i aşmasının açığa çıkardığı tek gerçek vardır; o da bu toplumun derhal yeniden barış sürecine geçme isteği.

"Biz, barış isteyen gazeteciler olarak, 'Bu suça ortak olmayacağız' diyen akademisyenlerin yanında olduğumuzu ve savaş değil barış ortamı içinde habercilik yapmak istediğimizi beyan ediyoruz.”

Barış Bloku, öğrenciler ve Noam Chomsky

Barış Bloku, Barış İçin Akademisyenler grubunun “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan 1128 akademisyene destek açıklaması yaptı.  Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirilen katliam ve sürgün politikasından derhal vazgeçilmesini talep eden ve ‘Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritası oluşturmasını’ isteyen 1128 akademisyen, Cumhurbaşkanı tarafından, içinde, aydın müsveddesi, güruh, mandacı, karanlık ve cahil sözcüklerinin geçtiği cümleler kurularak hedef gösterilmiş ve küçük düşürülmeye çalışılmıştır. Durumdan vazife çıkaran YÖK de acilen toplanarak ‘gereğinin yapılacağını’ duyurmuştur.

“Cumhurbaşkanı ve YÖK’ün tutumu sadece ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bir bildiriye imza atan akademisyenleri değil düşüncelerin özgürce ifade edilmesi gereken, toplumun aydınlık kadrolarının yetiştiği üniversite kurumunun tamamını hedef almıştır. Daha önce de mevcut siyasi iktidar; itiraz eden, hükümetin politikalarını eleştiren aydınlara ‘sözde aydın’ diyerek yaftalamıştır. Ancak aydınlar bütün kritik dönemlerde toplumun vicdanı olmayı sürdürmüşlerdir.  Saray iktidarının hedef haline getirdiği Barış İçin Akademisyenler barış taleplerini cesaretle dile getirmiş, onurlu bir tutum almışlardır. Akademisyenler yalnız değildir.”

Sonuna kadar yanınızdayız hocam

Öte yandan kendilerine ‘Bağzı Üniversiteliler’ adını veren üniversite öğrencileri de “Sonuna kadar yanınızdayım hocam” başlıklı bir imza kampanyası başlattı. Change.org’da açılan imza kampanyasında öğrenciler “Gururdur bize savaşa karşı sessiz kalmayanların öğrencileri olmak’ diyen öğrenciler, “Barış talebini dillendiren 1228 akademisyen cumhurbaşkanı tarafından hedef gösteriliyor. YÖK akademisyenlerimiz hakkında gerekli ‘hukuki’ işlemin yapılacağınız söylüyor. Savaşa yaşanan katliama karşı ses çıkaran öğretmenlerin öğrencileri olarak, onlardan öğrendiğimiz cüret ile haykırıyoruz. Öğretmenlerimiz yalnız değildir. Onlara yönelen bütün baskılama politikalarına karşı beraber direneceğiz. Herkesi öğretmenlerimizin yanında olmaya davet ediyor. Bizler de öğrencileriniz olarak diyoruz ki; ‘Sonuna kadar yanınızdayız Hocam’ açıklaması yaparak, kampanyayı imzaya açtılar.

‘Kürtlere karşı işlediği suçları kınayanları azarlıyor’

Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Barış İçin Akademisyenler’e imzasıyla destek veren Noam Chomsky’yi eleştirerek, Türkiye’ye davet etmesine de Chomsky’den yanıt geldi. Evrensel gazetesinin e-postayla ulaştığı Chomsky, “Türkiye, (Sultanahmet’teki saldırı nedeniyle) Erdoğan’ın birçok yolla yardım ettiği IŞİD’i suçluyor, diğer yandan IŞİD’den pek de farkı olmayan el Nusra Cephesi’ni destekliyor. Ayrıca Erdoğan, hem Suriye hem de Irak’ta IŞİD’e karşı savaşan temel kara gücü olan Kürtlere karşı işlediği suçları kınayanları azarlıyor. Başka yoruma gerek var mı?” cevabını verdi.

Ne olmuştu?

Türkiye’de 89 üniversiteden 1128 öğretim elemanı ile alanlarında dünyada tanınan Noam Chomsky, Judith Butler, Etienne Balibar ve David Harvey gibi 355’i aşkın uluslararası isim, Kürt illerindeki yasak ve şiddete son verme ile müzakereleri başlatma çağrısının yer aldığı “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı metne imza atmıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, dün 8. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Bu suça ortak olmayacağız” diyen 1128 akademisyene, “mandacı güruh, sözde akademisyenler, aydın müsveddeleri, sözde aydınlar, cahilsiniz, akademisyen müsveddeleri, sizler karanlıksınız, terörist ağzıyla konuşan sözde akademisyenler, ya terörden yana ya da devletten yana olacaksınız” gibi ağır ithamlarda bulunmuş ve YÖK’ü görevini yapmaya davet etmişti. Cmhurbaşkanı'nın açıklamasından kısa bir süre sonra da YÖK'ten açıklama geldi. Yapılan genel kurul toplantısından sonra yapılan yazılı açıklamada, 'hukuk çerçevesinde gerekenler yapılacak" dendi.  

Kategoriler

Güncel



Yazar Hakkında