KuirFest beşinci yılında beşibiryerde kıvamında

Pembe Hayat LGBTT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti ve Transseksüel) Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen KuirFest beşinci kez LGBTİ camiası ve sinemaseverlerle buluşuyor. 14-21 Ocak arasında Ankara’da, 22-24 Ocak arasında ise İstanbul’da düzenlenecek olan festival, bu yıl yeni etkinlikler, atölyeler ve kuir sinemadan seçkin örneklerle yola çıkıyor. Organizasyon ekibinden Bilge Taş, Gizem Bayıksel ve Esra Özban ile festivalin geçmişini ve bugün geldiği noktayı konuştuk.

Bilmeyenler için KuirFest’i kısaca anlatır mısınız?

Bilge Taş: KuirFest kurulduğu andan itibaren anlamını ve bulunduğu yeri sürekli olarak sorgulayan bir festival. LGBTİ hareketi daha önce sadece politik ya da sosyal alanın ve o alanlarda verilen mücadelelerin içine hapsedilmişti. Biz eğlenceye de adım atmak ve bu alanı anaakım mekânlarda açmak istedik, bunun toplumun bütün kesimlerine yayılacak bir festival olmasını arzu ettik. Hep sıkıntılardan, ölümlerden ve eşit olmayan vatandaşlık haklarından bahsetmek yerine, bir hafta da olsa kuir bireylere güzel filmler izletme hedefiyle yola çıktık. 

Bu sene festivalde bizi neler bekliyor?

Gizem Bayıksel: Etkinlik bakımından zengin bir yıl olacak. ‘Vahşi Zarafet’ (Savage Grace, 2007) filminin yönetmeni, aktivist Tom Kalin festival için İstanbul’a ve Ankara’ya geliyor. Ayrıca ilk kez bir kısa film yarışması düzenliyoruz. Birinci seçilecek filmin yönetmenine hem para ödülü veriyoruz, hem de uluslararası film festivallerinden birine akreditasyon sağlıyoruz.

Esra Özban: İngiltere kuir ve siyahi sinemasına odaklanan bir seçki hazırladık. Bu kapsamda aktivist ve yönetmen Topher Campbell ve Jay Bernard’i söyleşi için davet ettik. Londra’nın LGBT Film Festivali BFI Flare’ın 30 yıllık serüveninden en iyi filmleri göstereceğimiz bir film seçkisi de var. Dünyanın ilk LGBTİ temalı filmlerden olan, 1919 yapımı ‘Diğerlerinden Farklı’ (Anders als die Andern) da bu seçkide yer alıyor. 1989’da Doğu Almanya’da çekilen, ülkedeki ilk eşcinsel temsillerinden biri olan ‘Coming Out’ (Açılmak) filminin 25. yılı için özel gösterim yapacağız.

GB: Bu yıl yaşama veda eden lezbiyen sinemacı Chantal Akerman’ın anısına, onun ilk uzun metraj filmi olan ‘Ben, Sen, O’ (Je, Tu, Il, Elle) filmini göstereceğiz.

EÖ: Annegret Richter’in hazırladığı kuir animasyon filmleri seçkimiz var. Bunların yanı sıra, LGBTİ bireylerin sanatsal üretimine katkı sağlamak amacıyla, akıllı telefonla belgesel film yapma atölyesi düzenliyoruz. Son olarak, bu sene kaybettiğimiz LGBTİ aktivisti arkadaşlarımıza adadığımız, ‘Kuir Yoldaşlık’ başlıklı bir panel yapacağız. Burada, arkadaşlarımız ve Ankara Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin arkasından nasıl yas tuttuğumuzu ve nasıl hayatta kaldığımızı konuşacağız.

Festivalin beş yıllık yolculuğunda neler değişti?

BT: Biz bu festivali trans seks işçileri tarafından kurulmuş olan Pembe Hayat LGBTİ Dayanışma Derneği’nin çatısı altında yapıyoruz ve transların sosyal alanda karşılaştığı bütün dışlamaların aynısını biz de kültürel alanda yaşıyoruz. Ne devletten destek görüyoruz, ne de yerel yönetimlerden. ‘Sakıncalı içerik’ nitelendirmesini net bir şekilde hissediyoruz. Birbirini tamamlayan tüm bu iktidar odakları yan yana geliyor ve karşımıza zorluklar çıkıyor. Neyse ki iki yıldır hem derneğin olgunlaştığı, hem de festivalin destek ağının güçlü bir şekilde örülmeye başladığı görülüyor. Bu sene beş şehre gideceğiz. Festivalin ilk ayağı İstanbul ve Ankara olacak; 21-23 Şubat arasında İzmir’de, Mart ayında da Mersin ve Adana’dayız.

Bu organizasyon Türkiye’deki sinema sektörünü nasıl etkiliyor? Kuir sinema örnekleri artıyor mu?

BT: Bu seneye kadar üretime dönük ya da yönetmenleri yapım aşamasında destekleyen bir organizasyon değildik. Bu yıldan itibaren, LGBTİ ve kuir camiasına ellerindeki telefonlarla, basit araçlarla film çekmeyi öğretmeyi planlıyoruz. Beş yılda bazı hedeflerimize ulaşmıştık, Ankara’da oturmuş bir izleyici kitlemiz vardı. Ancak artık aktivizmle birleşen ve profesyonel film çekme becerilerini geliştiren atölyeler organize ediyoruz. 

Festivalin açılış gecesinde de Türkiye sinemasında az gördüğümüz kuir filmlerden yeni bir örneği göstereceksiniz. Açılış, Esen Işık’ın, Zürih Film Festivali’nde de gösterilen, ‘Köpek’ adlı filmiyle açılacak. Bu seçim neden?

BT: Festivalde trans oyuncuların rol aldığı filmleri göstermeye çalışıyoruz. Bu yıl da ‘Köpek’ filminin Türkiye prömiyerini yapacağız. Bununla, bir kadın ve bir trans oyuncunun serüvenine destek olmayı amaçlıyoruz. Popüler dizi oyuncularının da rol aldığı bu film, sinema sektöründe homofobiyi ve transfobiyi yenmek için çok iyi bir fırsat. İlk senemizde dizi oyuncularıyla festival tanıtım videosu çekmiş, böylece festivali başka platformlarda duyurabilmiştik. Ayrıca Türkiye’de çok az LGBTİ temalı film çıkıyor, o üretimi desteklemek için yapılanları mutlaka göstermek istiyoruz.

Kategoriler

Kültür Sanat Sinema

Etiketler

Kuirfest


Yazar Hakkında