Başbakan Erdoğan: 'Hanımların nasıl küfrettiğini görünce nevrim döndü'

Başbakan Tayyip Erdoğan, Galatasaray’ın şampiyon olmasının ardından Şükrü Saracoğlu Stadı’nda yaşanan olaylara tepki gösterdi. Başbakan AK Parti'nin grup toplantısında, 'Hanımların nasıl küfrettiğini görünce nevrim döndü' diye konuşurken, 'savaşları durdurabilecek güçte olan futbolun bir çatışma' aracı olmaması gerektiğine işaret etti.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Galatasaray’ın şampiyon olmasının ardından Şükrü Saracoğlu Stadı’nda yaşanan olaylara tepki gösterdi. Erdoğan, “Şampiyon takım kupasını soyunma odasında alacak, böyle saçmalık olur mu? Kupanın stadın ortasında mertçe verilmesi gerekir” dedi.

Erdoğan, 'Sadece hanımlar ve çocukların izlediği maçta hanımların nasıl küfrettiğini görünce şahsen nevrim döndü. Küfürleri duyunca hicap duydum. Bu çirkin alışkanlıklardan kendinizi arındırın' diye konuştu. 

Başbakan Erdoğan'ın partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasının satır başları şöyle;

'IMF’ye olan borç, Nisan 2013 tarihine kadar bitecek.

Suriye'de masumlar hayatını kaybediyor

Suriye’deki olaylarda masum insanlar hayatını kaybediyor. Mezhepsel çatışma olarak değerlendirmek yanlıştır. Meseleye mezhep çatışması gözüyle değil, insan, vicdan ve kalp olarak bakmak gerekiyor.

Suriye’deki olaylara mezhep boyutuyla bakanlar, insanlık dersinden sınıfta kalırlar. Herkes bu meseleye kardeşlik hukuku çerçevesinde bakmak zorundadır. Biz mazlumun etnik kökenine mezhebine bakmayız.

Biz CHP’nin dış politika ufkuna sahip olmadığını biliyoruz. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye konusunda içinden geçeni söyleyemiyor. Suriye krizi konusunda dilinizin altındaki baklayı çıkarın. Çıkın, Suriye konusunda görüşlerinizi açık açık söyleyin. Suriye yönetimine niye destek verdiğini, zulümlere neden göz yumduğunu ima etmeden cesaretle söyleyiniz. CHP Başkanı'nı zihin kıvrımlarında başka hassasiyetleri var.

Kemal Kılıçdaroğlu, 'Recep Tayyip Erdoğan’ın rahat gidebileceği bir ülke bırakmayacağız' diyor. Ey CHP Başkanı, senin kalibren ne kapasiten ne? Cürümün kadar yer yakarsın. Dünyanın her ülkesine gittik, gideriz. Sokaktaki köpekleri 'Arap' diye çağıran zihniyetin arkasında siz varsınız. Sizin unuttuğunuz ülkelere biz gittik. ‘Avrupa’dan insan hakları ödülü alacaktı; alamadı, gidemedi. Çünkü CHP var’ diyor. 17 Mart'taki Almanya'daki programı iptal ettik, çünkü Afganistan'da 12 askerimiz şehit oldu. O nedenle programı iptal edip, şehitlerimizle bir arada olduk.'

Başbakan Erdoğan'ın iptal edilen Almanya ziyaretinde kendisine 'Liderlik Hoşgörü Ödülü' verilecekti. Başta Alevi dernekleri olmak üzere çeşitli örgütler Sivas katliamı zamanaşımı nedeniyle yoğun protestoya hazırlanıyordu. Erdoğan'ın Sivas davasındaki zamanaşımı kararını savunması yoğun protestolara yol açmıştı. Erdoğan Almanya'daki programın iptali ve protestolara dair şunları söyledi:

'Almanya’da Avrupa’daki PKK ve Ermeni yandaşları gösteri düzenledi. İsminde Alevi olan bazı örgütler o gösterileri birlikte organize etti.

O toplantılarını iptal etme sebebimiz şehitlerimizdir. PKK yandaşları gösteri yapacak diye hiçbir ülkeye gitmemezlik etmedik, etmeyiz. Kılıçdaroğlu sen Sivas'ın ötesine yeni gitmeye başladın. Hakkari’ye PKK destekli gittin, bir tane Türk bayrağı açamadın.'

Çocukların elinden sütü alacaklar

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ‘Süte siyaset karışmasın’ diyor. Boşuna 'Çarkçı Kemal' demiyorlar, akşam başka sabah başka. Muhalefet, çocukların süt içmesini engellemek için ne gerekiyorsa yapıyor. Öğretmenler, aileler tereddüt yaşıyor. Çocukların elinden sütü alacak kadar gözü dönmüşler. Çocuklara şeker versek gider ellerinden alırlar. İmkanları olsa dağıttığımız oyuncakları çocukların ellerinden alırlar. Diş fırçası macunu dağıtıyoruz, buna da göz dikerler.

Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye ‘Akşam ne yedin?’ deseler, hatırlamazlar.

Bizim sütümüz aktır. Bu ak sütü hiç kimse kirletemez. Ananızın ak sütü gibi bu sütleri için. Hiç çekinmeyin, tereddüt etmeyin. Eğer çocukların hassasiyeti yoksa bu sütü içirin.

'Hanımların nasıl küfrettiğini görünce nevrim döndü'

Şiddetle, çatışmayla hatırlanan bir futbol sezonu oldu. Özellikle son haftalarda sahada ve stat dışında tasvip edemeyeceğimiz olaylar yaşandı. Sorumluluğu taraftara atıp kimse bundan sıyrılamaz. Bizim içimize de holiganlar sızdı.

Sadece hanımlar ve çocukların izlediği maçta hanımların nasıl küfrettiğini görünce şahsen nevrim döndü. Küfürleri duyunca hicap duydum. Bu çirkin alışkanlıklardan kendinizi arındırın.

Futbol savaşları durdurabilir

Galatasaray şampiyon oldu, sen şimdi bunu alkışlayacaksın, tebrik edeceksin. Fatih Terim ve Abdürrahmin Albayrak’ı tebrik ettim. Fenerbahçe Başkanvekili'ni de aradım. Şampiyona soyunma odasında kupanın verilmesi... Böyle saçmalık olur mu? Kupanın stadın ortasında mertçe verilmesi gerekir.

Fanatizme varan hareket büyük sorunlar üretir. Fanatizm büyük felaketler doğurur.

1967'de Pele'yi seyredebilmek için Afrika'daki bir savaşta 48 saat ateşkes uygulanıyor. Savaşları durdurabilecek güçte olan futbolun bir savaş bir çatışma, bir ayrışma aracı olmaması için herkes üzerine düşeni samimiyetle yerine getirmelidir.'

'Memurun grev hakkı yok'

Grup toplantısı sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, memura yüzde 3+3'ten fazla zam verilirse Türkiye'nin ekonomik açıdan Yunanistan gibi olacağını savundu. Gazetecilerin ''Memur zam oranını beğenmedi' diyerek greve gidecekleri yönündeki açıklamalarını hatırlatmaları üzerine Başbakan, ''Memurun grev hakkı yok'' dedi.

Erdoğan, işçi ve memuru bu güne kadar enflasyona ezdirmediklerini, bugünden sonra da ezdirmeyeceklerini belirterek, şöyle devam etti: ''Verdiğimiz zamları da her zaman enflasyonun üzerinde vermişizdir. Türkiye'yi bir bütün olarak ele almak zorundayız ve bu ülke eğer bir zaafa uğrarsa, bizim akıbetimiz de Yunanistan, İspanya'nın akıbetine uğrar. Biz Türkiye'yi, böyle bir akıbete düçar bırakamayız. Şu anda bir mali disiplin içinde yürüyorsak, eğer ekonomik büyümemiz şu anda başarılı bir şekilde sürdürülüyorsa, bu, hesaplar iyi yapıldığı içindir. Yoksa sendikalar, anlar olmuştur ki, yüzde 30, yüzde 50, yüzde 100 zam istemiştir. Şu anda bu işin ekonomik sorumluluğunu, yükünü kendileri hissetmesi lazım. Eğer bunu hissetmezlerse, bu ülkeye de yanlış yaparlar. Onun için burada aklı selimi öne çıkarmak suretiyle, karşılıklı görüşmelerle 9.5 seneyi nasıl yönettiysek, bundan sonrasını da böyle yöneteceğiz.''

Kategoriler

Güncel Gündem