Yönetmelik gitti, yasa geliyor

Azınlık vakıflarının yönetim kurulu seçimi yapmasını düzenleyen ve üç yıl önce iptal edilen yönetmeliğin yerine, devlet hâlâ yeni bir yönetmelik yayımlamadı. Aylardır seçim yapılamamasını doğuran bu belirsizlik sürerken Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın açıklamaları süreci yeni kulvara taşıdı.

28 Ocak’ta yapılan,Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesinin görüşüldüğü Meclis Plan Bütçe Komisyonu oturumunda, HDP milletvekili Garo Paylan’ın konuyla ilgili sorusunu yanıtlayan Akdoğan, kanuni bir düzenlemeye işaret etti: “Vakıf temsilcileriyle de görüşüyoruz. Sadece seçim, yönetmelik meselesi değil, başka birtakım talepler de var. Burada sorunu genel olarak çözecek bir kanuni düzenleme yapabilir miyiz diye bir çalışıyoruz. Önümüzdeki haftalarda azınlık vakıflarından temsilcilerle bir toplantı yapacağım. Onların da kanaatlerini alalım, o çerçevede bir adım atarız.”

Kanun en doğrusu’

Çalışmalar hakkında Agos’a açıklama yapan AK Parti milletvekili Markar Esayan, kanun tasarısının hızla sonuca ulaştırılacağını belirtti. Esayan, “Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’la seçim tüzüğü konusunda çalışmalarımız oldu. Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem’in teknik bilgilerine başvurduk. Başbakan’la da konuyu görüştüm ve bilgilendirmede bulundum. Bu sorunun çözümü için kanuni düzenleme yönteminin en doğru tercih olduğunda mutabık kalındı. Akdoğan’la, Güney Amerika seyahatinin ardından bir araya gelip çalışmaları son haline getireceğiz” dedi. Esayan, kanun hazırlığı ve yasalaşma sürecinin ne kadar süreceği sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Okulların ‘iktisadi işletme’ sorununa kalıcı bir çözüm getirilmesi için Millî Eğitim Bakanlığı’yla, Bomonti Mıhitaryan’ın ve Taksim Spor Kulübü’nün sorunları için de ilgili bakanlıklarda görüşmelerde bulunuyorum. Yoğun gündem nedeniyle çok hızlı ilerlemese de, tüm bu sorunlarla ilgili önemli mesafe kat edildi. Kısa sürede sonuç alınacaktır.”
Çalışmanın teknik ayrıntılarına ilişkin görüşüne başvurduğumuz Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem ise, bu ayrıntılar için Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’la son toplantının yapılmasını beklemek gerektiğini söyledi. Ertem, müdürlük tarafından yapılması gereken tüm çalışmanın çok önceden sonlanmış olduğunu belirtti. 

Bu kadar zaman kaybedilmezdi’

Vakıflar Arası Dayanışma ve İletişim Platformu (VADİP) Başkanı Bedros Şirinoğlu, Akdoğan’la kısa süre içinde bir araya gelineceğini belirtti. Şirinoğlu şöyle konuştu: “Yönetmelik sürecinde en azından Patrikhane’de hukukçular tarafından hazırlanan ve VADİP’in de onayıyla gönderilen yönetmelik taslağının toplum olarak arkasında dursaydık, bu kadar zaman kaybedilmezdi. VADİP üyeleri kendi onayladıkları taslağa saygı duymayarak, yenilerini hazırladı ve devlete iletti. Rum toplumunda da benzer sorunlar var, ancak Musevi toplumu tek bir taslak sundu. Yönetmelik yerine kanun, çok sevindirici bir gelişme. Sayın Akdoğan’la görüşmemizde ayrıntılarını öğreneceğiz.” 

Acil çözüm gerekiyor’

VADİP Genel Sekreteri Harutyun Şanlı da bu sorunun çözümünün biraz daha ötelenmesinin geri dönülmez sonuçları olacağına dikkat çekti: “Ermeni toplumu olarak bizim, çok ciddi sorun teşkil eden en az dokuz vakfımız var. Bunların ihya edilerek tekrar toplumun yararına kazandırılması gerektiğine inanıyoruz. Üç yıl süren belirsizlik biraz daha sürerse, buralarda dönüşü olmayan noktalara gelinecek. Rum toplumunda da sorunlar var. Kanun hazırlığı, tekrar cemaatlere başvurulması gibi bir süreç izlenecekse, bu, konunun en az bir yıl daha ötelenmesi anlamına gelir. Oysa, kangrene dönüşen bu sorunun çözümü için toplumların daha fazla beklemeye tahammülü kalmadı.” 

Toros Alcan: Kanun, amir bir hüküm olmalı ve çerçeveyi belirlemeli

Vakıflar Genel Meclisi Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan’ın görüşü ise şöyle: “Tüm cemaatlerin kendi toplumsal yapılarına has ihtiyaçları var. Kanun, bu toplumlarının gereksinimlerini kapsayacak bir çerçeve sağlamalı. Düzenleme, tarihsel geleneklerin devamını ve Cumhuriyet döneminde tırpanlanan hakların iadesini mümkün kılmalı. Ermeni toplumundan örnek verecek olursak, 1960’ta lağvedilen Cismani Meclis’in tekrar ihya edilmesi gerekir. Ancak bu sayede seçilmiş bir cismani meclisle, kendi dinamiklerimize uygun olarak vakıf senetlerimizi yazabilir ve seçim esaslarımızı belirleyebiliriz. Aksi takdirde bu çerçeveyi sağlamayan bir kanun, tekrar kaosa yol açacak ve devlet tekrar davalarla uğraşmak zorunda kalacaktır. Bu anlamda kanun fikrini çok kıymetli buluyorum. Küçük çıkar odaklarına değil, halkın toplamına yarar sağlayacak bir yapıya sahip olabiliriz. Kanun, amir bir hüküm olmalı ve çerçeveyi belirlemeli. Sivil vakıflarda nasıl ki vakıf yönetiminin seçim esaslarını, vakfı kuran belirliyor, azınlık vakıflarında da bunun sağlanması gerek. Toplumlar kendi vakıflarının, toplum yararına nasıl yönetileceğini bu amir hükme göre belirler ve anayasaya uygun bir şekilde seçimlerini düzenler. Sivil vakıflar için Medeni Kanun nasıl çerçeve sağlıyorsa, bu kanun da, ümit ediyoruz ki azınlık vakıfları için bunu sağlayacaktır. Bu olduğunda, azınlık toplumları için devrimsel bir kazanım olacaktır.”

Kategoriler

Vakıflar



Yazar Hakkında

1979 İstanbul doğumlu. Toplum bölümünün editörü, demokratikleşme, insan hakları, inanç özgürlüğü ve azınlık vakıflarıyla ilgili haberler yapıyor.