‘Enternasyonal Şalala’ yeniden

Memleketin nevi şahsına münhasır dergilerinden Express, iki yıllık aranın ardından geri döndü. Özel sayı raflara çıkmışken, derginin kurucularından, editör Yücel Göktürk’ten birkaç tüyo aldık.

Express, okurlarını sevindiren bir haberler gündeme geldi bu hafta. 2004’ten beri yayında olan dergi son sayısını Mart 2014’te çıkarmış, ekip ardından sessizliğe gömülmüştü. Express ekibi, 2 yıllık aranın ardından 141. sayının yayında olacağını duyurdu. Yeni sayıda sokağa çıkma yasakları, Suriyeli mülteciler ve Paris iklim zirvesi dosyalarının yanı sıra, Ragıp Duran, Şükrü Argın, Demet Ş. Dinler, Ümit Akçay, Kansu Yıldırım’ın yazıları; Nazım Dikbaş, Canan ve Arsenal’ın teknik direktörü Arsene Wenger’le yapılmış söyleşiler yer alıyor. Göktürk, “Uzun aradan sonra sahaya çıktığımız için, maalesef beklenti yüksek. Umarım hayal kırıklığı yaratmayız” diyor.

2015 başında, birdirbir.org’daki upuzun veda yazısının bir yerinde şöyle diyordunuz: “2015 itibarıyla Türkiye’nin geldiği nokta malûm… Aynı şeyleri tekrar tekrar söylemek, söylediklerimizi kanıtlayan olguları sıralamak, doğrusu ne içimizden geliyor ne de bir mânâsı var gibi.” Şimdi neden tekrar çıkıyor Express? Söyleyecek yeni sözü ne var?

O bir veda yazısı değildi, öyle olduğu düşünüldü, ama başlığının söylediği üzere, bir “odak ayarı”ydı. Alıntıladığınız cümlenin devamı şöyleydi: “Ortada bir ‘Yeni Türkiye’ var. Çok da yeni değil aslında. 12 Eylül 2010 referandumundan beri var. Mart-Ağustos 2014’ten beri ise tescilli, mühürlü bir İslâmî bonapartizm. Bu ‘Yeni Türkiye’ye karşı yeni raylar döşemek bir mecburiyet. Yeni zeminler, çoğulcu ve birleşik mücadele zeminleri oluşturmak, yeni eylem-eyleme biçimleri bulmak, pratiğe dökmek. Bu yönde kolları sıvayan çeşitli kesimler, girişimler, cevap arayışları var. Gelgelelim, soru yerli yerinde duruyor: Peki, nasıl? Bu geniş katmanlı soruyu, bütünlüklü bir karşılık verebilmek için, faaliyet alanımıza doğru daraltalım: Nasıl bir yayın? Biraz daha daraltalım: Nasıl bir Express?

Sorunun en genişinden başlarsak, Ocak 2015’ten 7 Haziran’a iyi geldik. O çorbada bizim de bir tutam tuzumuz oldu, özellikle “10’dan Sonra” faaliyeti içinde. 7 Haziran sonrası ise malûm. Şimdi aynı soru katmerli olarak önümüzde. Ve şartlar 7 Haziran öncesiyle kıyaslanamayacak kadar ağır. Ama teslim bayrağı çekecek de değiliz. Elbette mücadeleye devam. Express’in bu mücadelenin içinde olmaması düşünülemez. Öte yandan, mücadele denen şey sadece siyasal değil, çok cepheli, çok boyutlu… Ayrıca, hayat da mücadeleden ibaret değil. Weltschmerz denen şeyi (dünya acısını / halini) dayanılır kılan zevkler var, “renkler” var. Hayat nasıl onlarla varsa, dergi dediğimiz şey de onlarla var. Ancak, şimdi buraya bir parantez elzem: İçinde bulunduğumuz olağanüstü şartlarda, hayatın zevkleri de saldırı altında. Onları da gözümüz gibi korumamız gerekiyor. Onlar da mücadele alanları haline gelmiş durumda –sigaraya bile karışan bir zihniyet var karşımızda. Bütün bunlarla birlikte ve bunların ötesinde, Express bizim için bir araç olmaktan ziyade, kendi içinde bir amaç. Uzatmayayım, başa dönersek, “Odak Ayarı” başlıklı yazıda, “yeni raylar döşemek” bahsinde anılan işaret levhalarının gösterdiği yönde, Express yeniden yola koyuluyor. “Söyleyecek yeni sözü ne var”ı yol alırken göreceğiz. Aslında, “Express neden yeniden çıkıyor”un en kestirme cevabı, Galeano’nun “ne zaman yazarsınız” sorusuna verdiği cevap: “Ne zaman elim kaşınırsa”. Bizimki de öyle: Elimiz kaşınıyor.     

Ara vermenin nedenlerinden biri de elbette maddi nedenlerdi. Bugün dergi çıkarmak maddi olarak ne anlama geliyor?

Tabii ki maddi sorunlar hep olageldi. Bunun başlıca sebebi iki büyük dağıtım şirketinin açgözlü gaddarlığı. Önden “etiket parası” dedikleri bir ‘Deli Dumrul’ ödemesi (2014’te 3700 TL’ydi), artı yüzde 40 civarında komisyon. Bu yüzden yeni dönemde dağıtımımız yayınevlerinin dağıtım ağı olan Punto üzerinden. Bu da tabii daha küçük ölçekte bir dağıtım ve erişim anlamına geliyor. Ama başka çare yok. Bir de her tür yayıncılığa, dolayısıyla kültür hayatına indirilen bir darbe var: SEKA’nın kapısına kilit vurulması. İthal kağıda, dövize bağımlılık feci bir şey.         

Express, Roll ve Bir+Bir’in ortak sitesi birdirbir.org’da çeşitli yazılar yayımlanıyordu. O site şimdi ne olacak?

Derginin yokluğunda geniş kapsamlı, uzun menzilli yazıları da sitede yayımlıyorduk –bir bakıma mecraya ters düşüyorduk. Yeni dönemde mecranın vasfına daha uygun, daha nokta atışı, daha kısa menzilli yazılara birdirbir.org’da yer vereceğiz. Yeri gelmişken hatırlatayım: Taha Parla’nın başkanlık sistemine dair kapsamlı makalesi gözden kaçmasın.      

Express’i artık her ay görmek mümkün olacak mı?

Bir özel sayıyla başlıyoruz, ısınma hareketleri kabilinden. Uzun aradan sonra sahaya çıktığımız için, maalesef beklenti yüksek. Umarım hayal kırıklığı yaratmayız. Express’i hafif ateşte pişirerek başladık. Tadına tuzuna bakarak devam edeceğiz. Arayı çok açmadan bir özel sayı daha yapacağız, periyodu ondan sonra belirleyeceğiz.

Kategoriler

Güncel Basın

Etiketler

dergi Express


Yazar Hakkında

1987 İstanbul doğumlu. Agos web sitesinin editörü; insan hakları, ifade özgürlüğü, çevre hareketleri, güncel politika ve yaşam haberleri yapıyor.