Ortak Mütevelli Heyeti’ne doğru ilk adımlar

Vakıflar Arası Dayanışma ve İletişim Platformu (VADİP), 14 Mart Pazartesi günü yapılan toplantısında, yeni yasa hakkında çalışmalar yapmak üzere uzmanlardan ve ilgili kesimlerden üyelerin bir araya geleceği bir kurul oluşturulmasını kararlaştırıldı.

Bu heyetin Ermeni toplumunun geleceğini şekillendirecek fikirler üretmesi bekleniyor. Oluşturulacak kurulun nasıl işleyeceğini ve neleri tartışacağını Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan’a sorduk. Alcan, kendilerini en çok zorlayan unsurun yasanın nasıl çıkacağına dair belirsizlik olduğunu belirtti: “Sayın Akdoğan’la yapılan görüşmede dile getirilenlerin toparlanacağı ve azınlık toplumlarının maliye, milli eğitim bakanlığı ve belediyeler olmak üzere devletin çeşitli kurumlarıyla yaşadıkları sorunları özetleyen raporu hazırlamaya devam ediyoruz. Bu çalışma Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bağlı olduğu Başbakan Yardımcılığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün koordinasyonunda devam ediyor. Önümüzdeki hafta düzenlenecek Vakıflar Genel Meclisi toplantısında bu raporu Genel Müdür Adnan Ertem’e sunmayı planlıyorum. VADİP toplantısında oluşturulması kararlaştırılan kurul ise bununla alakalı değil. Burada en büyük dezavantajımız, çıkarılacak yasanın neyi getireceğini bilmememiz. Bu oluşumla yapmayı hedeflediğimiz bir sonraki adımı planlamak. Kanun tasarısına katkıda bulunacak mıyız? Yoksa kanunun ana yapısı ortaya çıkacak, biz ona göre kendi yapımızı mı oluşturacağız? Açıkçası bunları bilemiyoruz. Örneğin yasa ‘Ortak Mütevelli Heyeti belirlenir’ dediğinde bunun nasıl yapılması en doğrusu olur? Ya da kanun vakıf senetlerinin yazılmasını söylüyorsa, bunu kim yazar, nasıl yazılır? Hepsini tartışmış olmamız gerekir. O yüzden aralarında, bu alanda deneyimli hukukçuların, sosyal bilimcilerin, yöneticilerin ve fikri olanların olduğu kurullar oluşturup, toplantılar yapacağız. Sonuçta önümüzde, toplumun ilerideki elli yılını şekillendirecek gelişmeler duruyor.”    

Vakıf sentlerinin yazılması

Yasanın nasıl çıkacağına dair herhangi bir ipucu olup olmadığını sorduğumuz Alcan şöyle devam etti: “Ortada konuşulan temel argüman, her toplumun kendi gelenek, görenek ve ihtiyaçlarına uygun olarak vakıf tüzüklerini yazmaları. Yazılan tüzüklerin diğer vakıflarda olduğu gibi mahkeme tarafından tescil edilmesi söz konusu olacak. Bu sayede örneğin Koç Vakfı nasıl bir tüzüğe sahipse ve faaliyet alanlarından yönetim kurulu seçimlerine kadar her şey buna göre belirleniyorsa, her vakıf de böyle bir tüzüğe sahip olacak. Önemli olan bunun nasıl yapılacağı. Ortak Mütevelli Heyeti’nin oluşturulması fikri de burada ağırlık kazanıyor.”

Gelenekten geleceğe

“Çok sayıda uzmanın görüşünü almalıyız. Ermeni toplumunun da sürece katkısını ve destek vermesini sağlamalıyız” diyen Alcan ‘Ortak Mütevelli Heyeti’ konusunda şunları söyledi: “Yayınlanacak kanunla bir kereye mahsus adeta bir kurucu meclis gibi Ortak Mütevelli Heyeti belirlenebilir ve bu heyet, toplumun önümüzdeki elli yılını şekillendirecek tasarruflarda bulunabilir. Bu heyet aracılığıyla sonraki mütevelli heyetlerinin nasıl seçileceği, vakıf senetlerinin nasıl yazılacağı belirlenebilir. Bizim toplantılarında tartışacaklarımız böyle bir heyete yol gösterecektir. Orada yararlandığımız uzmanlar bu heyete de destek verebilir. Osmanlı’da Cismani Meclis, Patrik seçimine benzer bir delege sistemiyle belirleniyordu. Cumhuriyet döneminde ise Ortak Mütevelli Heyet olarak varlığını sürdüren bu kurum, bazen atamayla bazen de seçimle görev başına geldi. Uzmanlık alanım olmadığı için ayrıntılı bilemiyorum. Ancak bizim, gelenekten yola çıkıp günün koşullarına uygun ve geleceği kapsayacak çözümler üretmemiz gerekiyor.” 

Bir taşla iki kuş

Kendi kişisel fikrini de sorduğumuz Alcan, önümüzde kaçınılmaz olarak duran Patrik seçiminin bir fırsat olduğuna dikkat çekti: “Bu ‘Ortak Mütevelli Heyeti’nin nasıl seçileceği konusu çok önemli. Mesela 100 kişi aday olacaktır ve patrik seçiminde ben şu adayın delegesiyim diye kişi nasıl kendini açıklıyorsa ve seçiliyorsa o şekilde bir yöntem izlenebilir. ‘Bölge bazlı seçimi savunuyorum’ diyenler veya ‘Bazı vakıfların merkezi yönetimle yönetilmesini savunuyorum’ diyenler gruplaşabilir. Halk bunu bilerek tercihini yapabilir ve en fazla oyu alan elli kişi Ortak Mütevelli Heyet olarak belirlenebilir. Bunlar tamamen olasılıklar. Kişisel fikrimse, toplumun bir seçimler silsilesiyle yorulmaması. Bana göre önümüzde yapılması muhtemel bir Patrik seçimi var ve bunu fırsat olarak görüyorum. Orada seçilecek delegeler dağılmayabilir ve bu ‘Ortak Mütevelli Heyet’ rolünü de üstlenebilir. Sonuçta bu heyette ruhanilerin de görüşünün olması gerekiyor. Böylece fikirler adayların etrafında gruplaşabilir ve seçimde bu fikirler de yarışabilir. Böylece, yeni seçilecek Patriğin ruhu mütevelli heyete de yansıyabilir fırsatı olur ve bir taşla iki kuş vurmuş oluruz. Ancak bu fikri ortaya atarken, Patrik seçimindeki kilitlenme yüzünden bu sürecin de ilerlemesi etkilenir diye, çekinmiyor da değilim.“

Kategoriler

Toplum Vakıflar



Yazar Hakkında

1979 İstanbul doğumlu. Toplum bölümünün editörü, demokratikleşme, insan hakları, inanç özgürlüğü ve azınlık vakıflarıyla ilgili haberler yapıyor.