Azınlık vakıflarında kadının adı yok

Fotoğraf, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan‘ın azınlık vakıf temsilcileri ile çekildiği fotoğraf. Yıl 2016 ve o 15 kişiden değil yarısı, biri bile kadın değil.

Bir 8 Mart haftasını da geride bıraktık. Tam da 8 Mart haftasında ‘Paramparça’ dizisinden yakın bir zaman önce ayrılan Nurgül Yeşilçay, uğradığı mobbingi açık sözlü bir şekilde duyurdu. Dizi veya film sektöründeki erkek hegemonyasına ve erkek tahakkümperverliğine dikkat çekti. Erkan Petekkaya, şimdilik sadece Yeşilçay’ın ifşa ettiği, kim bilir daha kimler var bilip de daha da hayret edeceğimiz. 

Çilem Doğan’ın çilesi 

Yine 8 Mart’a denk gelen haftada, Çilem Doğan’ın ‘öldürmezsem öldürülecektim’ dediği, kadına yönelik şiddet vakalarına bakarken meşru müdafaa hakkı bağlamında ders olarak da okutulabilecek, kendini ve içinden geçtiği zulmü tane tane anlatan savunması gündemdeydi.  Okuyunca bu ülkenin ‘Özgecan Aslan’ yasasına da ‘Çilem Doğan’ yasasına da ihtiyacı var dedirten cinstendi. Ve ne yazık ki yine kadınlar öldürüldü geçtiğimiz hafta, İstanbul Gaziosmanpaşa’da kocasından boşanmak isteyen bir kadın kocasının 2 kurşununa maruz kaldı, 3. kurşundan ise etraftaki binadaki kadınların kocanın kafasına saksı atması sayesinde kurtuldu. 

Tam da yine aynı hafta, gündemin içinde bir fotoğraf karesi beni gerçekten de çarpıyor. Fotoğraf, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ‘ın azınlık vakıf temsilcileri ile çekildiği fotoğraf. Fotoğraftkilerin hepsi erkek, bir tane bile kadın yok. Yıl 2016 ve o 15 kişiden değil, yarısı beşi bile kadın değil. Kadının adı da, varlığı da, sözü de, sesi de yok. Çoğunluk için de azınlık için de cinsiyet eşitsizliği sorunu değişmiyor. Azınlık vakıfları temsiliyeti açısından da değişen bir durum yok. Kadınların görünmezliği ve kadından yoksun temsiliyet bence yüz kızartıcı. 

Ermeni toplumuna baktığımızda vakıf başkanı olarak sadece iki isim sayabiliyoruz yakın tarihimizde; Topkapı Surp Nigoğayos Kilisesi ve Levon Vartuhyan Okulu Vakfı Başkanı Monik Ergan  ve Kuruçeşme Yerevman Surp Haç Kilisesi Vakfı Başkanı İrma Polat. Monik Ergan, büyük özverilerle yerine getirdiği görevini birkaç ay önce bırakınca şu an tek kadın vakıf başkanımız olarak İrma Polat’ı sayabiliyoruz.  

Birçok yönetimde halen bırakın kadın vakıf başkanı, tek bir kadın bile yok. Kadının yeri nerede diye sorulunca,  ‘az ilerde kadınlar kolunda’ diye cevap verecek onca yönetici bulursunuz.   

‘Buyursunlar, gelsinler’

Bu durumu şahsen fırsat buldukça çeşitli yöneticilerin yüzüne karşı da dile getiriyorum, “Onlar gelmiyorlar, buyursunlar gelsinler” gibi geçiştirici cevaplar veriyorlar. Ama biliyoruz ki gerçekten teşvik etmiyorlar; kadınların fikrine değer verilmiyor, ortamlar hep erkek, zihniyet de erkek olunca kadınların cesareti kırılıyor. 

Vakıf yönetimlerimiz sorunlu, birçok vakfın iyi yönetilmediği ve başarılı olmadığı aşikâr; büyük bir zihniyet dönüşümüne, demokratikleşmeye ve çoğulluğa ihtiyacımız var. Umalım ki ihlal edilen seçim hakkımız bir an evvel bize tanınsın ve gençlerin de olduğu dinamik, kadınların vitrine konmak için değil ama gerçekten söz verileceği yönetimlere kavuşalım. 

Şimdi bence “Kadınlar neden yok? Neden az? Neden cesaretleri kırılıyor?” gibi soruların yanıtlarını aramanın tam zamanı. Keşke kadın yöneticiler veya yönetimlere talip olan kadınlar neden yapamadıklarını anlatsalar da sayfalarımızda okusak. 

Kategoriler

Toplum

Etiketler

8 Mart Derkenar


Yazar Hakkında