Jöntürk hareketine sosyalist bakış

ARSEN KOCAOĞLU

osyalist Açıdan Jöntürk Hareketi’nin yazarı Yuriy Aşatoviç Petrosyan, bizlere metodolojik olarak toplumsal hayatın ve tarihsel süreçlerin alt yapı üst yapı ilişkisi içerisinde belirlendiğini öngören tarihsel materyalizm aracılığıyla; 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın ilk yarısında görülen ‘Yeni Osmanlılar’ ile Jöntürkler hareketi  üzerinden Türk ulusal burjuvazisinin siyasal ve ideolojik bilincinin oluştuğu 1908 devrimine uzanan süreci ayrıntılı olarak veriyor. Çalışmanın temel amaçlarından biri, 19.yüzyılın ikinci yarısında görülen Yeni Osmanlılar hareketi ile sonrasında gelişen Jöntürk örgütlerinin eylemlerinin temel ortak noktalarının saptanmasına dayanıyor. Nitekim Petrosyan 1860’lı ve 70’li yıllarda meşrutiyet hareketinin, sonrasında gelişen Jöntürk hareketinin ilk basamağı olduğunu ve siyasal konjunktürde meşrutiyetçilerle Jöntürk örgütlerinin ideolojik bağlarının çok daha organik olduğunu belirtiyor. Çalışmanın ikinci amacında ise; Jöntürk yapılanmasına; siyasi programına, toplumsal tabanına, önderlerinin düşünsel biçemlerine odaklanarak, hareketin kaydettiği gelişim titiz bir şekilde inceleniyor.

Osmanlıcılık Yahut Türkçülük

Çalışmanın en dikkate değer taraflarından birisi, Osmanlıcılık söyleminin içinde barındırdığı ikircikli yapıdır. Konuyu açık bir şekilde ortaya koymak gerekirse Petrosyan metin içinde Osmanlılık kavramının ardında yatan temel tezi şu cümlelerle açıklıyor: “Yeni Osmanlılar  sürekli imparatorluk halklarının birliği propagandasını yapıyorlar ama devlette Türklerin egemen olduğu durumlarını reformlar sonrasında da korumaya niyetli olduklarını gizlemiyorlardı… Namık Kemal yayınlanmamış makalelerinden birinde şöyle diyor: Ancak biz şunu da söylüyoruz: Hıristiyanlar bizden iktidarı kendilerine vermemizi isterlerse, o zaman doğal olarak kendilerini hükümete almadığımız için yakınma hakkına da sahip olamazlar. Hem sayıca çoklukları hem güçlü kavrama yetenekleri,doğal dayanıklıkları, sükunetleri ve başka pek çok üstünlükleriyle Türkler Osmanlılar içinde ilk sırayı tutarlar.”

Ortak hedef çağrısı

Petrosyan’ın ortaya koyduğu ilginç yaklaşımlardan diğeri de 1894-96 yılları arasında meydana gelen Ermeni kırımı ve sonrasında Ermeni Devrimci Federasyonu tarafından gerçekleştirilen Osmanlı Bankası baskınının Jöntürk hareketi üzerinde büyük bir etki bıraktığıdır. Nitekim Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden İbrahim Temo, ‘manifesto’ olarak adlandırdığı bildiride; Ermenilerin Babıali’de yaptığı baskını ‘küstahça yapılmış bir hareket’  olarak tanımlarken,  girişilen bu hareketin despotik yönetimden kaynaklandığını belirtir ve bu doğrultuda ‘Müslüman ve yurtsever Türkler’ üst kimliği  üzerinden  Ermenileri kınamakla beraber rejime karşı girişilen özgürlük mücadelesini kendi tekellerine alarak tüm Osmanlıları harekete çağırır. 

27-29 Aralık 1907’de Paris’te yapılan kongrede; Teşebbüs-ü Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti’nin temsilcisi olarak Prens Sabahattin,Terakki ve İttihat Cemiyeti’nin temsilcisi olarak Ahmet Rıza,Taşnaktsutyun Partisi’nden ise Malumyan yer alıyordu.Kongrede bir araya gelen partiler arasında derin fikir uyuşmazlıkları vardı.Bunlardan biri devlet yapısı üzerineydi.Nitekim Ahmet Rıza ve yandaşları devletin merkeziyetçi bir sistemi esas alarak yönetilmesini savunurken Prens Sabahattin ve grubu federal bir yönetim sistemini benimsiyorlardı. Bu doğrultuda Petrosyan 1907 Kongresi Deklarasyonu’nda ilginç birkaç durum tespit etmektedir; ön olana çıkan temel husus gelecekteki devlet düzeniyle ilgili konulara bilinçli olarak değinilmemiş olunmasıdır. Abdulhamit rejiminin yıkılması meselesini ön plana çıkaran taraflar eylemin gerçekleştirilebilmesi ve karar birliğine varılabilmesi adına meşrutiyetin yeniden ilan edilmesiyle birlikte yerine koyulacak devlet düzenin ne şekilde olacağı meselesini imparatorluğun tüm halklarının eşit haklara ve yükümlülüklere sahip olduğu söylemleriyle  gözardı etmişlerdir.

Sonuç olarak, Yeni Osmanlılar’dan beri süregelen ve Jöntürk Hareketinde de netlik kazanmayan Osmanlılık fikri ve parlementer sisteme geçilmesiyle birlikte devlet düzenin nasıl olacağına dair belirsizlikler 1908 sonrasında gelişecek olan çalkantılı süreci doğurmuştur. Petrosyan’ın deyişiyle Temmuz 1908’deki devrimci patlamayı izleyen daha sonraki olaylar, bu geçici anlaşmanın ne kadar sallantılı bir zemin üzerine kurulduğunu oldukça açık bir şekilde göstermiştir.

Sosyalist Açıdan Jöntürk Hareketi
Yuriy Aşatoviç Petrosyan
Çeviri:
Ayşe Hacıhasanoğlu
Mazlum Beyhan
Yordam Kitap
368 sayfa.