“Erdoğan beklentisinin karşılığını aldı”

Yerevan’da bulunan gazeteci Aykan Sever, Karabağ çatışmalarında Türkiye’nin pozisyonunu değerlendirdi.

Bianet’te yayımlanan yazınızda, Türkiye’nin Suriye’de kaybeden pozisyonuna düşmesinin, Karabağ çatışmasında belirleyici olduğunu söylediniz. Hükümetin Karabağ çatışmalarında nasıl bir rolü oldu sizce?

Karabağ sınırında özellikle son bir yılda yoğunlaşan çatışmalar vardı. Fakat son çatışmalar rutinin dışındaydı. Ağır silahlar kullanılmış ve Azeri güçleri toprak almak için bir harekât düzenlemişti. Azeri tarafından bu harekâtın gerekçesi olarak özetle ‘her şey müsait, karşı taraf çok zayıf, gerekirse orayı alacağız’ türü değerlendirmelerin yanında Türkiye’nin verdiği destek anılıyor. Bu sözlerin ilk kısmı gerçek dışı. Türkiye’nin desteği ise açık. Bu, Erdoğan’ın açıklamalarına da yansıdı. Açıktan görünen şu; Türkiye Rus uçağını düşürdükten sonra ilk iletişim kurduğu ülke Azerbaycan oldu. Bu bir tesadüf değil. Türkiye ile Azerbaycan yönetimleri arasında karşılıklı bir motivasyon olduğu açık.

Çatışmaların rutinin dışına çıkmasının nedeni burada yatıyor. Rutin olmayan bir şey daha gerçekleşti bu süreçte. Washington’da Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde Aliyev ve Sarkisyan’ın bir araya gelmesi bekleniyordu. Bu gerçekleşmedi. Neden gerçekleşmediğinin yanıtını bilmiyoruz. Bazı ekstra motivasyonlar söz konusu olabilir. 

Aykan Sever

Suriye’deki savaşla Karabağ’daki durumu ilişkilendirmemin ana nedeniyse, öncelikle dünyanın genelinde post-modern bir yeniden paylaşım sürdüğüne inanmam. ABD ve Rusya’nın Suriye meselesinde son dönemde zımni de olsa bir ittifakı söz konusu. Adeta geleceğini bu meseleye bağlamış olan Erdoğan ise denklemde yok. Karabağ meselesinin şu an sıçrama göstermesindeki temel nedenin de Erdoğan rejiminin Rusya’ya karşı yeni bir cephe açma ihtiyacı olduğunu varsayabiliriz. Bu durumun gerçek olup olmadığını henüz bilmemekle birlikte eğer IŞİD vb unsurların bu savaşa dâhil edilmiş olma olasılığını göz önünde bulundurursak, sadece Azeri Ermeni gerginliği değil, bölgedeki Hıristiyan ve Müslüman halklar arasında çatışmaları körüklemek amaçlanıyor olabilir. Umuyorum ki, bu olmaz.

90’lı yıllarda da Karabağ meselesi, Türkiye’de Ermenilere karşı milliyetçi tutumu tetiklemişti. Son çatışmalar, milliyetçiliğin yükselmesinde nasıl bir rol oynadı?

Erdoğan’ın milliyetçilik üzerinden Türkiye’nin en azından batısını esir aldığı doğru. Bu, Kürt illerinde sürmekte olan zulüm politikalarını onaylatmanın en kestirme yolu. 

Milliyetçilik harcı Türkiye’de ciddi bir karşılık buluyor. ABD’de Asala’yı gündeme getirmek, Kürtler ve kendince bütün düşmanlarını aynılaştırarak bir cephe kurmak istendiğini gösteriyor. Yıllardır olmayan bir örgütü gündeme taşımak ister istemez biraz komplo teorisi gibi olsa da son çatışmaya dönük, öncesinden bazı beklentilerinin de olduğuna işaret edebilir. 

Erdoğan  rejimi bu meseleden en azından iç siyaset açısından beklentisinin karşılığını aldı. Çatışmayı, milliyetçi motivasyonu yükseltmenin araçlarından biri olarak kullanıldı. Sürekli olarak bu meselede Minsk grubunun işlevsizliğini dile getirdi. Bu noktada belki Minsk grubunun genişletilmesini sağlayarak söz sahibi olmak istiyor diye de düşünebiliriz.

Azerbaycan’ın çatışmadan beklentisi nedir? 

Aliyev Türkiye ile kendince akıllı bir ortaklık içinde. Ama bu, mevcut ekonomik ve siyasal problemlerini çözmeye yardımcı olmuyor. Bu son çarpışmalar Aliyev iktidarı için ‘milli birlik ve beraberlik ruhu’ içinde her türden problemi savuşturmasına yeterince malzeme sunacaktır. Özellikle Azeri muhalefetinin milliyetçi karakterini de hesaba kattığımızda, Panama belgelerinde Aliyev ailesine ait ortaya saçılanlardan dolayı sokağa çıkanları görebileceğimizi pek sanmam.

Bu süreçte Ermenistan’a dair gözlemleriniz nelerdir? 

Ermenistan halkı, yönetimi ve diaspora son çatışmalar karşısında bir tür seferberlik ruhuyla hareket etti. Bölgeye ciddi yardım gönderildi. Dikkatimi çeken şeylerden biri gençlerin yerine, onlar ölmesin diye gönüllü olarak daha önce Karabağ savaşına katılmış orta yaşlı kişilerin cepheye gitmek istemeleriydi. Milliyetçilik ve paralelinde militarizmin burada da önemli birer motivasyon unsuru olduğunu söylemek mümkün.

Yazınızda bazı çözüm önerilerinden de bahsetmiştiniz…

Kısa vadede yapılabilecekler şunlar: Karabağ’a uluslararası bir statü verilmesi. Bu bağımsızlık ya da Ermenistan içinde özerklik olabilir. Uluslararası bir komisyonun belirleyiciliğinde Karabağ Şavaşı’nda zarar gören ve mağdur edilen kişi ve kurumların toprak dâhil zararlarının tazmini. Nahçıvan dâhil, Azerbaycan-Ermenistan-Karabağ bunların tamamında uluslararası güvenceler bağlanmış seyahat, yerleşim ve yaşama serbestisi.



Yazar Hakkında

1985 İstanbul doğumlu. Toplum haberleri, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, güncel politika, azınlık hakları, insan hakları ve müzik haberleri yapıyor.