‘Kor’u harlamak

Zeki Demirkubuz’un son filmi ‘Kor’, duygularını birbirinden gizlemeye çalışan üç insanın hikâyesini anlatıyor.

Kor, harlanmazsa kendi halinde usul usul yanar, küllenip sönene kadar, sakin kızıl ateşiyle varlığını belli eder. Harlandığında ise etrafa yayılır, artık ateşi sadece kendisini değil çevresini de yakan bir alev topudur. Zeki Demirkubuz’un içsel bir fikirden hareketle çektiği son filmi ‘Kor’, karakterlerin içerisinde harlanmadan yanan ama her an alevlenmeye hazır duygular üzerine kurulu. 

Filmin başkarakterlerinden Emine, hayat karşısında, hasta çocuğuyla birlikte yalnızdır. Romanya’ya çalışmaya giden kocası Cemal’den epeydir haber alamaz. Bir gün eski patronu Ziya’yla karşılaşır, Ziya ona el uzatır. Sonra da içten içe filizlenen, dile getirilmesi yasak olan bir aşk ve bunun yarattığı çaresizlik hissi doğar. Bir tarafta, Emine’nin kocası Cemal’in telefondaki sesiyle, onun bir gün geri döneceği gerçeği durur. Diğer tarafta ise hikâye, geri dönüşü olmayan yollara girmiştir.

Demirkubuz sinemasının tanıdık öğeleri

Yönetmen, koru harlamak yerine, onu bir kenarda için için yanmaya bırakmış. Bu kor, her karakterin içinde ayrı yanıyor ama hiçbir zaman birleşerek bir alev topuna dönüşemiyor. Film, fırtına öncesi sessizliğinde, seyircisini her an üzerine sıçramaya hazır alev topuna hazırlıyor ama sonunda alevi kendi haline bırakmayı tercih ediyor.

Demirkubuz’un sineması, 2009 tarihli ‘Kıskanmak’ filminde bir dönem hikâyesi anlatmaya girişmesiyle farklı bir yöne sapmıştı. Yönetmen burada bir nevi, hem sınıfsal durumlara işaret eden hem de hikâye anlatımını belirleyen başka bir dünyanın kapısını aralamaya girişmişti. ‘Kor’da ise Demirkubuz sinemasında aşina olduğumuz ve sevdiğimiz birçok duyguya, karaktere, dünyaya bir tür geri dönüş sezinliyoruz. Fakat bu, ileriyi görerek, sonrasını hesaplayarak yapılmış bir dönüş.

‘Kor’a, Demirkubuz’un ‘Kader’ ve‘Masumiyet’ filmlerine yaklaşan, ‘Yazgı’nın ise yanından geçen bir his hâkim. Filme yansıyan ekonomik ve sınıfsal durumlar, 1990’ları anımsatan bir anlatım yakalıyor. Dolayısıyla yönetmenin o yıllardaki üretimini seven izleyicilerin özlemini kaşıyor.

Demirkubuz, hikâyedeki her karaktere mesafeli yaklaşmayı tercih etmiş. Onun bu seçimi kendini, filmde kullanılan kamera açılarında ve diyaloglarda açık ediyor. Seyirci kimi zaman Emine’yi anlıyor, kimi zaman da Ziya’nın ya da Cemal’in haline üzülüyor. Fakat hiçbir karakterin iç dünyasını gerçekten anlayamıyor. Bu mesafeli bakış açısına, Aslıhan Gürbüz, Taner Birsel ve Caner Cindoruk’un güçlü oyunculukları eşlik ediyor. Üçlü, canlandırdıkları karakterlerin gerilimli dünyasında, söylenmemiş olanın omuzlarına yüklediği ağırlığı ziyadesiyle taşıyor. 

Kategoriler

Kültür Sanat Sinema

Etiketler

Zeki Demirkubuz Kor


Yazar Hakkında