Ortadoğu sokağında siyaset

ARSEN KOCAOĞLU

Siyaset Olarak Hayat alışılmamış bir kitap…”diye belirtiyor çalışmasını Asef Bayat. Gerçekten de okumaya başlar başlamaz önsözünden itibaren genel paradigmaların çok dışında kalan bir çalışma ile karşı karşıya kaldığınızı anlıyorsunuz. Çalışma karşımıza Ortadoğuda toplumsal ve siyasal hayatın çeşitli veçheleri hakkında on beş yılı aşan emeğin ve düşünmenin ürünü olarak çıkıyor.

Gayri hareketler, var olma sanatı, siyasal sokak, post İslamcılık gibi kavramlar çerçevesinde şekillenen eser, Ortadoğuda yoksulların, marjinalleştirilmiş grupların, kadınların, gençlerin yani hem ötekileştirilenlerin hem de sıradan olanların gündelik hayat pratikleriyle düzeni nasıl şekillendirdiklerini bu bağlamda mücadele biçimlerini, devletle, ekonomiyle ve toplumsal hareketlerle ilişkilerini inceleyerek sistem-fail çatışması içerisinde sıradan insanların failliğini ön plana çıkarıyor.

Gündelik hayata dair

Seçkin siyaseti bir yana madun grupların iradesine dayanan sarsıcı bir anlatı... Kitap hakim anlatıyı tersine çevirerek, dikta rejimlerinin yarattığı toplumsal grupları, siyaseten marjinalleştirilmişlerin ve madun grupların polis devletlerinin komutlarına karşı edilgen bir halde bulunmadıklarına dikkat çekerek gündelik hayatın; mahalleler, işyerleri, sokaklar gibi özel alanlarla birlikte bir mücadele biçimi olarak nasıl ortaya çıktığını gözler önüne seriyor.

Türkiye ve Endonezya 

Bayat, var olma sanatı üzerinden toplumsal-gayri hareketleri odak noktasına getirirken; Ortadoğuda otoriter yönetimlerin örgütlü aktivizme karşı gösterdiği şiddetli tepki karşısında toplumsal ve siyasal hareketlerin nasıl ayakta kalacağının cevaplarını arıyor ve bunu yaparken de mücadeleci/toplumsal hareketleri anlamlı değişimi üretecek temel araçlar olarak ele alıyor. Üstelik toplumsal gayri hareketlerin sadece Ortadoğudaki otoriter yönetimler karşısında nasıl bir duruş sergileyeceğini sorunsallaştırılmakla kalınmıyor; aynı zamanda Türkiye ve Endonezya gibi seçim demokrasisinin görüldüğü devletlerde de ekonomik yoksunluğun, toplumsal cinsiyet dengesizliğinin, bireysel hakların ihlali karşısında madunların ne yapacakları sorgulanıyor. 

Çalışmanın asıl ruh ve odağı var olma sanatına dayanıyor ve bizlere failliğin hikâyesi anlatılıyor. Asef Bayatın çalışması, Ortadoğudaki toplumsal hareketleri ve hakim sosyal teoriyi eleştirel ve yapıcı bir biçimde ele alıyor.

Gezi vakâsı  

Asef Bayatın dikkat çektiği ve Türkiyedeki toplumsal hareketleri yakından ilgilendiren diğer bir nokta; seçim demokrasilerinde de ortaya çıkabilecek olan gayri hareketler oluyor.

 Gezi vakâsının AKPnin post-islamcı dindarlığına,milliyetçi yönetimine ve uzlaşmaz neoliberal arayışlarına karşı yıllar içinde gelişmiş olan farklı gayri hareketlerin yanı sıra örgütlü grupların doruk noktasını somutlaştırdığı dahi ileri sürülebilir. Gezi dünyanın geri kalan kısmındaki benzer dağarcıklardan ilham alarak çok tabanlı ve mekânsal bir boyuta büründü.

Bayat, Gezinin diğer bir özelliğine de dikkat çekerek; hareketin işgal hareketinin duruşunu benimsemiş olmasının Türkiyedeki yönetimin doğası ve onun liberal olmayan seçim demokrasisi hakkında ciddiyetle düşünülmesi gereken ayrı bir mesele olduğunu belirtiyor.

Hakim paradigmanın aksine

Bayat çalışmasının metedolojik yönüne dair  önemli bir vurguda bulunarak; devrim sonrası araştırmaların yaygın pratiğinden kurtulduğunu, yani tarihi geriye doğru okutan süreci sonuca, devrimi öncül anlatıların sonuca ulaşacak şekilde ele almadığını, bu alanda yapılan çalışmaların genel olarak yakalandığı  tuzağa düşmediğini iddia ediyor. Nitekim metedolojik olarak ele aldığı özgün yaklaşım ile hakim paradigmanın aksine failliğin gerçekliğini anlatan son derece sarsıcı bir çalışma ortaya çıkıyor. 

Siyaset Olarak Hayat

Asef Bayat

Çeviri: Özgür Gökmen

Metis Yayınları

456 sayfa


Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ