Gülerken düşünmeye hazır olun

EZGİ BERK

Art arda yayımladığı iki Neil Gaiman kitabıyla yeni bir yayınevi takip ettiklerimin arasındaki yerini aldı bu ay! Çizgi romanlarıyla tanıdığımız Neil Gaiman ve Dave McKean bundan yıllar önce resimli çocuk kitabı da yazıp resimlemişler meğer! Sırtlan Kitap, bu kitapları Türkçeye çevirip yayınlamasa, haberim bile olmayacaktı böyle eğlenceli ve kinayeli kitaplardan. Aslında her gün yetişkinler olarak çocuklara yaptığımız ama fark etmediğimiz kalıp davranışları kitaplarda görmek ne kadar önemli. Böylece tam o davranışın içindeyken durup düşünme “daha iki gün önce okumuştuk ve dalga geçmiştik böyle davranan yetişkinlerle” diyerek önce dehşete kapılma sonra da kendi kendimizi frenleme reflekslerimizi geliştiren metinler bunlar aynı zamanda.

Bu fikirler kimsenin aklına gelmez

Gelelim bu iki kitabın konusuna; resimlerine ve derdine. İlk kitap: ‘Babamı İki Japon Balığı ile Değiş Tokuş Ettiğim Gün’. Daha görür görmez “aa ne iyi fikir!” diyerek üstüne atladığım kitap adıyla sınırsız komiklik vaat ediyordu. Evin annesi, markete gönderilerek bir oğlan çocuğu, bir kız çocuğu ve bir babanın ev haliyle başlıyor hikâye. Babalar genelde evde ne yapar? Evet, bildiniz! Gazete okur tabii ki! Sıkıcı babası gazete okuyan oğlan çocuğu, elinde bir cam fanusta iki Japon balığı ile gelen arkadaşına değiş tokuş etmek için pekçok şey önerdikten sonra olaylar şöyle gelişiyor: “Biraz düşündüm. İnsanların aklına hayatlarında belki bir, belki iki defa bazı harika fikirler gelir ve elektriği ya da ateşi ya da uzay boşluğu ya da bilmem neyi keşfederler. Yani tüm dünyayı değiştiren türden zekice fikirlerden bahsediyorum. Bu fikirler bazı insanların aklına hiç gelmez. Bu fikirler benim aklıma haftada iki üç defa gelir. ‘Senle babamı değiş tokuş ederim.’ dedim.”
Gördüğünüz gibi kendine çok güvenen, hafiften bilmiş bir oğlan çocuğuyla karşı karşıyayız. Kendisiyle ilgilenmeyen babasını sepetleyiveriyor! Tahmin edeceğiniz gibi küçük kız kardeş, anne eve gelir gelmez abisinin onu bağlayıp ağzını kapatmasının intikamını tüm olanları bağıra bağıra anlatarak alıyor. Annenin talimatı çok açık: “Bu Japon balıklarını bir an önce Nathan’a teslim edeceksin ve sakın babanı almadan döneyim deme.” Annenin kız çocuğuna da edecek iki çift lafı vardı: “Ve sen de onunla gidiyorsun. Abinin babanı iki Japon balığı ve bir fanusla değiş tokuş etmesine göz yumarken düşünecektin. Olacak şey değil.”

Kız çocuğu da abisiyle beraber yollara dökülür ama bu değiş tokuş meselesi tahmin ettiklerinden daha çetrefilli, yorucu ve uzun sürecektir. Kitabın sonunda Neil Gaiman, bu hikâyeyi nasıl yazdığından bahsediyor. Bir gece oğluna her babanın her çocuğa söyleyeceği cinsten “yatakta olma vaktin gelmedi mi” gibi bir cümle sarf eden Gaiman, oğlunun öfke içinde “Keşke bir babam olmasaydı! Keşke Japon balıklarım olsaydı” dediğini ve bu diyalogdan hareketle böyle bir hikâye yazdığını anlatıyor. 

Yetişkinler gün içinde çok yoruluyor, akşamları da kafalarını dinlemek isterlerken evde onlardan enerjilerini son damlasına kadar isteyen, ilgi bekleyen çocuklarıyla karşılaşıyorlar. Belki de barış imzalamanın en kolay yolu, hayatı küçük boylu insanlarla ortak yaşadığımızı ve akşamlarımızı birlikte geçireceğimizi kabul etmekten geçiyordur, kim bilir?
Aynı yazar ve çizerin Sırtlan Kitap tarafından basılan ikinci kitap ilkine pek benzemiyor. Adından da belli: ‘Duvarların İçindeki Kurtlar’. Bu kitap nereden geldiğini bilmediğimiz kalıp yargıları sorguluyor ve insanların dünya için ne kadar da tehlikeli olduğunu biz insan türüne yeniden hatırlatıyor. 

Bunu nasıl da ustalıkla yapıyor, haydi gelin kitabın öyküsüne göz atalım. Lucy, bebekliğinden beri yanından ayırmadığı domuz kuklası dışında kimseyi ikna edemese de yaşadıkları evin duvarlarından kurt sesleri geldiğini duyuyor. Hışırtılar ve çıtırtılar. Fısıltılar, tıkırtılar ve patırtılar! Ev halkı da Lucy’ye hem evin duvarları içinde kurtlar olamayacağını söylüyor hem de eğer kurtlar varsa sonun geldiğini herkes bilir diyor. Bu ne yaman çelişki? Hem kim demiş sonun geldiğini? Cevap yok! Lucy de çok sorgulamıyor zaten. Günlerden bir gün kurtlar duvarlardan çıkarak evi işgal ediyor. Lucy, annesi, babası ve erkek kardeşi kendilerini evin bahçesinde güvenli buldukları bir köşede buluyorlar. Birkaç günlük bahçe yaşantısının ardından kurtacı hamle yine Lucy’den geliyor. Nasıl kurtlar evin duvarları içinde yaşadıysa insanlar da yaşayabilir pekâlâ! 

A ha! Geçti mi insanlar, yine insanların deyimiyle vahşi kurtların yerine? Öykünün sonunda insanlar evlerini yine ele geçiriyor. Bize de kurtlara kötü diyen insanların bir anda kurtların yerine geçmiş olmasıyla hayrete düşmek ve hayal gücü yetişkinlere oranla hayli kocaman olan çocuklarla bu durumu konuşmak düşüyor.

Duvarların İçindeki
Kurtlar
Neil Gaiman
Resimleyen:
Dave McKean
Çeviri:
Sima Özkan Yıldırım
Sırtlan Kitap
60 sayfa.

Babamın İki Japon Balığı ile Değişt Tokuş Ettiğim GünNeil Gaiman

Neil Gaiman
Resimleyen:
Dave McKean
Çeviri:
Sima Özkan Yıldırım
Sırtlan Kitap
60 sayfa.


Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ