Eğitim mülteci çocukların da hakkı

AB-Türkiye Geri Kabul Anlaşması ve vize muafiyeti tartışıladursun; pazarlık konusu olan Türkiye’deki Suriyeli göçmenlerin çocukları için eğitim, ulaşılması gittikçe daha zor bir hak haline geliyor. İstanbul’da 118’i bulan Geçici Eğitim Merkezleri’nden birini ziyaret ettik, çocukların eğitimde karşılaştıkları engelleri ve çıkış yollarını dinledik.

Avrupa Birliği ve Türkiye arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nın yankıları sürüyor. BM’nin de dahil olduğu uluslararası insan hakları örgütlerinin, mülteci hakları bağlamında kabul edilemez saydığı anlaşma Türkiye kamuoyunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Biz yolumuza, sen yoluna’ çıkışıyla birlikte  ‘vize muafiyeti’ ve yerine getirilmesi gereken kriterler arasında yer alan ‘Terörle Mücadele Yasası’ üzerinden tartışılıyor. Fakat anlaşmanın asıl pazarlık konusundan bugünlerde pek bahsedilmiyor: Suriyeli mülteciler. 

Türkiye’de 2,7 milyonu aşkın Suriyeli mülteci yaşıyor. Türkiye’de ‘misafir’ statüsünde olan Suriyelilerin yarısından fazlasını da 18 yaş altı nüfus, yani çocuklar oluşturuyor. Suriyeli çocukların eğitime ulaşmasının önündeki engellerin başında dil sorunu, ekonomik imkânsızlıklar ve toplumsal bariyerler geliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) 2015 yılında hazırladığı bir rapor, çocukların eğitim hakkına ulaşmasının önündeki engelleri bütün çıplaklığıyla ortaya koydu. Türkiye’deki yaklaşık 25 mülteci kampındaki çocuklardan %90’ı düzenli olarak okula gitse de, Suriyeli çocukların %87’si kamp dışında yaşıyor. Ve 2014-2015 eğitim yılında bu çocukların sadece %25’i okula gidebildi. Yani, son dört yıl içinde Suriye’deki savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan 700 bin okul çağındaki Suriyeli çocuğun sadece üçte birinden azı okula gidebiliyor; yaklaşık 485 bin çocuğunsa eğitime erişim olanağı yok.

Suriyeli çocukların eğitim için önlerinde iki seçenek bulunuyor; ya Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullara kayıt oluyorlar, ya da 2014 yılında yayımlanan bir genelgeyle kurulan ‘Geçici Eğitim Merkezleri’ne (GEM) kayıt olup Suriye okul müfredatıyla, Arapça eğitim görüyorlar.

‘Binalar inşa etmek’

Foto muhabirimiz Berge Arabian’la Bayrampaşa’da bir okulun önündeyiz. Türkçe çevirisi ‘Binalar inşa etmek’ olan ve dışarıdan bir iş merkezi gibi görünen bu okul, İstanbul’da bulunan 118 GEM’den biri. İlkokul çağındaki 800 çocuğun eğitim gördüğü bu okul, çoğu GEM’in aksine parasız eğitim veriyor; bu yüzden çocukların yaklaşık yüzde 80’i Esenyurt’tan sabah ve akşam bir buçuk saat süren yolculuğa katlanma pahasına bu okula geliyorlar. Okulun müdürü Shafik Suleyman, 2013’te Türkiye’ye gelmiş Halepli bir mühendis. Bugünse 800 öğrencinin eğitim gördüğü, 40 öğretmenin çalıştığı bu okulun müdürü. Yakında okulu sabahçı ve öğlenci olarak ikiye böleceklerini, Eylül itibariyle okul nüfusunun bin 450 olacağını söylüyor.

Shafik Suleyman

‘Erkek çocuklar çalışmak zorunda’

İki bölümden oluşan, kız ve erkek çocukların ayrı ayrı eğitim gördüğü okul karanlık; anlaşılan Bayrampaşa’da bu aralar sık sık elektrikler kesiliyor. Çocuklarsa uslu uslu oturup karanlık sınıflarda elektriğin gelmesini bekliyor. Kızların eğitim gördüğü sınıflarda her şey daha bir sessiz, kızlar kollarını kavuşturmuş sakin sakin bekliyor; kapıdan mahcup selamlaşıyor, karşılıklı el sallıyoruz. Erkekler bölümüne geçtiğimizde uzaktan gelen şamata sesleri elektrikler de gelince iyice yükseliyor; Berge’in sınıflara girmesiyle tüm erkek çocuklar zafer işaretleri ve kocaman gülümsemeleriyle kameraya poz veriyor. Ama nüfusları sanki kız çocuklara göre daha az. Nedenini soruyoruz, Suleyman’ın cevabı “Yaşları kaç olursa olsun erkek çocukların çoğu çalışmak zorunda” oluyor.

6 ay önce açılan bu GEM’de beş saat Türkçe dersi dışında tüm müfredat Arapça derslerden oluşuyor. Buradaki eğitim programı da savaştan önce Suriye’deki okullarda okutulan müfredattan oluşturulmuş. “Sadece bazı konuları kitaplardan çıkardık; ‘milliyetçilik’ başlıklı bölümler vardı, onları değiştirdik. Onun dışında matematik, fizik, kimya , İngilizce, Arapça gibi dersler aynı.” Katar’ın 1 milyon adet bastırdığı bu kitaplar tüm GEM’lerde okutuluyor. Okulda görev yapan ve savaş nedeniyle Türkiye’ye gelmiş olan öğretmenlerin maaşıysa BM’ye bağlı UNICEF tarafından ödeniyor. Milli Eğitim Bakanlığı, geçici eğitim merkezlerini tanısa ve denetlese de, maddi olarak herhangi bir destekte bulunmuyor. Bu okul gibi parasız eğitim veren okullarda da tüm giderler bağışlarla sağlanıyor.

‘Entegrasyon nasıl mümkün olsun?’

Suleyman, okullarının uluslararası bir eğitim sistemine dahil olması için bir girişim başlattıklarını belirtiyor: “Yurtdışında, özellikle İngiltere’deki enstitü ve üniversitelerle anlaşarak, onların denetiminde ve bağımsız bir okul olmak istiyoruz. Böylece istediğimiz eğitimi vermemiz mümkün olacak. Eğitimin %40’ı İngilizce olacak. Bu da çocukların üniversiteye gitme şansını arttıracak.” İngiltere’de bir okulla bu tür bir anlaşma için çalışmalar başlamış bile.

Suriyeli çocukların bir kısmı GEM’ler yerine Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı devlet okullarına gidiyor. Bu sayının yaklaşık 55 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Yani genel nüfusa kıyasla epey az bir oran. Görüşmemizde sıklıkla “Suriye’ye dönmek istiyoruz” diyen Suleyman’a, son yapılan Türkiye-AB anlaşmasını da hatırlatarak, yakın zamanda dönmelerinin ne kadar mümkün olduğunu ve Suriyeli çocukların Türkiye’ye entegrasyonu için geçici eğitim merkezlerinin nasıl bir işlevi olacağını soruyoruz. Suleyman’ın verdiği cevap aslında Suriyeli çocukların hem eğitim hem de toplumsal açıdan Türkiye’de nasıl bir kıskaçta olduğunu kanıtlar nitelikte: “Suriye’de 3800 okulumuz vardı. Bugünse savaş yüzünden yaklaşık 1100 okul kaldı. Yani çocuklarımız Suriye’ye gittiğinde okul falan bulamayacak. Suriye’de başa gelecek her tür rejim için eğitim sistemini yeniden inşa etmek büyük ve zahmetli bir görev olacak ve uzun zaman alacak. Ne zaman olur bilmiyoruz, ama bu savaş eğer biterse, çocuklarımızın zaman kaybetmesini istemiyoruz. Bu yüzden onları hayata hazırlayabileceğimiz bir sistem oluşturuyoruz. Eğer bir gün ülkelerine dönerlerse, Suriye’nin yeniden inşa sürecine destek olabilirler. Geçen hafta İstanbul Kaymakamıyla bir görüşme yaptık. Verdiği istatistiğe göre 100 bin Suriyeli çocuk okula gidemiyor. Bizim tahminimize göre çok daha fazlası, 350 bin çocuk okula gidemiyor. Türkiye Hükümeti’ne saygı duyuyor ve çabalarını takdir ediyoruz ama bizim çocuklarımızı eğitmelerinin zor olduğunu düşünüyoruz. Teoride bizim topluma entegre olmamızı istiyorlar, ama Türkiye’de çocuklarımızın eğitim görebileceği yeterlilikte okullar yok. Bu yüzden çocuklarımızın devlet okullarında okumasını istemek gerçekçi değil. Düşünün ki dört sene önce Halep’ten kaçan ve o süreden beri eğitim alamayan 10 yaşındaki bir çocuk ve sürekli eğitim almış olan aynı yaştaki Türkiyeli bir çocuk aynı sınıfta okuyor. Eşit seviyede olmaları mümkün değil. Entegrasyondan bahsediyoruz, tamam entegre olalım ama atmosfer doğru değilse nasıl olabiliriz? Bu yüzden geçici eğitim merkezlerini kurduk.” Sadece İstanbul’daki geçici eğitim merkezlerinde yaklaşık 40 bin çocuğun okuduğu tahmin ediliyor. Suleyman’ın bahsettiği eşitsiz koşullar bir yana bırakılsa bile, bu 40 bin çocuğun devlet okullarında nasıl yer bulabileceğiyle ilgili kimsenin bir cevabı yok gibi.

Savaşın çocuklar üzerinde nasıl bir travma yarattığı ve bu etkilerin ne kadar görünür olduğunu konuşuyoruz. Shafik Suleyman, yaklaşık 138 öğrencide şiddetli travma etkileri gördüklerini belirtiyor: “Elbette pek çok kırık kalp var, biz de onları burada eğlendirmeye çalışıyoruz” diyor. Çocukların travmalarını bir nebze de olsa unutmalarını sağlamak için müfredata bol bol spor dersi konmuş, imkânlar ölçüsünde okul gezileri yapılıyor. Geçen hafta tüm okul toplanıp Emirgan Korusu’na gitmişler. Suleyman, korunun girişinde 800 çocuğu bir arada görenlerin şaşkın bakışlarını gülerek anlatıyor,  “Herhalde polis çağırmayı düşünmüşlerdir” diyor.

‘Desteğe açığız’

Bayrampaşa’daki bu binanın imece ve bağışlarla eğitim hizmetine devam edebildiğini vurguluyor Suleyman. Hedefler büyük, imkânlar kısıtlı. Okul kadrosunun Türkçe bilmiyor olması, yerel inisiyatiflerle kurulacak işbirliği konusunda onları biraz çekingen kılsa da Suleyman, “Her türlü desteğe açığız. Mesela biri gelip ‘Bir sınıfı müzeye götürmek istiyorum’ dese, memnuniyetle kabul ederiz. Bize her türlü konuda ulaşabilirler” diye ekliyor.

Sayılarla Suriyeli çocukların eğitimi

- Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Türkiye’de yaklaşık 230 bin Suriyeli çocuk eğitim görüyor. Bu çocukların sadece yaklaşık 55 bini devlet okullarına gidiyor. 

- UNICEF’in 2015 verilerine göre, 25 mülteci kampında yaşayan çocukların %90’ı eğitim hakkına kavuşurken, kamp dışında bu sayı %26’ya düşüyor. 

- Geçici Eğitim Merkezleri, kampların dışında sadece 19 ilde bulunuyor. HRW’nin 2014-2015 verilerine göre Türkiye genelinde halen toplam 232 geçici eğitim merkezi var.

Kategoriler

Güncel Türkiye Yaşam



Yazar Hakkında

1987 İstanbul doğumlu. Agos web sitesinin editörü; insan hakları, ifade özgürlüğü, çevre hareketleri, güncel politika ve yaşam haberleri yapıyor.