KİTAP/ԳԻՐՔ MAYIS: Baronyan'ın kaleminden Ermeni toplumunun röntgeni

Merhaba,

Bu sayımıza Norveçli yazar Kjersti Skomsvold’un ‘33’ adlı romanıyla başlıyoruz. İlk romanı ‘Hızlandıkça Azalıyorum’ ile Norveçli şair ve romancı Tarjei Vesaas adına, yılın en iyi genç yazarına verilen Norveç’in en prestijli edebiyat ödülüne 2009’da layık görülen Skomsvold’un ‘33’ü bir romandan çok bir savaş hali aslında; gelgitlerle, çıkmazlarla, küçük bulmacalarla dolu içsel bir savaş. Kitabı değerli kılan unsursa yazarın bu savaştaki yegâne silahı olan bu iç ses olmuş. Rafi Atam yazdı.

Hovsep Hayreni, yeni kitabı ‘Yukarı Fırat Ermenileri 1915 ve Dersim’de özellikle 1895-96 katliamları ve 1915 Ermeni Soykırımı ile ilgili yazılı tanıklıklar aracılığıyla Yukarı Fırat havzasına dair çok çarpıcı bilgiler sunarken, Dersim’in kendine has konumuna da dikkat çekiyor. Arsen Kocaoğlu yazdı.

Esra Türkekul’un yeni romanı ‘Cadıbostanı Cinayeti’nde, ilk romanı ‘Kapalıçarşı Cinayeti’nde tanıştığımız Berna’nın maceraları devam ediyor. İlk kitapta turist rehberliği yaparken bir anda kendini içinde bulduğu bir cinayeti çözme yolunda kendi içine de yolculuğa çıkan Berna, bu kez yaşadığı mahallede işlenen cinayete tamamen kendi isteğiyle dahil oluyor. Banu Yıldıran Genç yazdı.

Dünyada 1980’lerde başlayan ‘geçmişle yüzleşme’ dalgasının Türkiye’ye uğraması ancak 2000’leri buldu. Türkiye solu da bu hafıza inşasından nasibini alırken, bu yüzleşmenin ne kadar başarılı olduğu bir yana, sosyalizmin kimlik meselesine yaklaşımı da sürekli olarak sorgulandı. Can Kakışım’ın ‘Sınıf, Etnisite ve Kimlik: Sosyalist Paradigmanın Evrimi’ kitabı, bu sorgulamanın seyrini tutuyor. Ancak Kakışım’ın özellikle ‘azınlık hareketleri’ konusundaki yaklaşımına Emre Can Dağlıoğlu’nun itirazı var.

Keyifli okumalar.

Ferda Balancar
ferda@agos.com.tr