İstanbul’dan Atina’ya bir aşk yolculuğu

SERLİ ARMADYAN

Arlin Nevruz’un ilk romanı ‘İki Ada Bir Kadın’, varlıklı bir hayata gözlerini açan Yasemin’in gerçek aşkı arama sürecinde yaşadığı kayıpları, yalnızlığı, umutsuzluğu, tesadüfleri ve aşkla yeniden biçimlenen hayatını konu alıyor. Romanın kahramanının gölgesinde içsel yaşanan bazı acıların dışa vurumunu, ruhta bıraktıkları izleri ve hayat boyu taşımaya mahkûm olduğumuz yalnızlık ve parçalanmaları okuyoruz. Yasemin’in kişiliğinde bir kadının özel hayatında yaşadığı zorlukların sonucunda nasıl gelişip değişebildiğine şahit oluyoruz. 

Sınırları aşmak

Nevruz, köklü bir ailenin kızı olarak doğan Yasemin’in karşısına çıkan aşk ile kendi sınırlarını nasıl aşabildiğini ve bu sınırları zorlarken yaşadıkları hakkında bizleri gündelik bir dille denizaşırı bir yolculuğa çıkarıyor. Roman boyunca Yasemin’in yaşadığı ikilem aslında kadının kendi ruhunda barındırdığı ikilemi simgeliyor.  Yaşadığı aşkı en yakın arkadaşına anlatırken kahramanımız bunu kalbinde yaşadığı gibi anlatıyor, ancak karşısındakinden onay bekleyen tavrı ile beyninde kalıplaşmış kısıtlamaları gözler önüne seriyor. 

Kitabın kapak seçimine dikkat edildiğinde tasarımdaki kanatların tesadüf eseri olmadığı fark ediliyor. Beyaz kanatlar sadece temizliği, saflığı ve hatta dişiliği değil aynı zamanda bağlarından, zincirlerinden kopabilmeyi, özgürleşmeyi ve hafiflemeyi de simgeliyor. Bir kadının kendi içinde özgürleşebilmesi adına kendi özüne dönebilmesi gerektiğini, bu yolculuğun bedelinin ağır olduğunu ancak asıl gerçek olana varabilmenin bedelinin de her şeye değdiğini akıcı, gündelik, dolambaçsız ve bazen de çarpıcı bir dille anlatan Nevruz, hikâye süresince bizi bu alt tema çerçevesine bağlı tutarak İstanbul, Büyükada, Paros ve Atina ekseninde güzel bir yolculuğa çıkarıyor.

Görsel anlatım tarzı ile bir film izlermiş etkisi yaratan, hatta girdiğiniz mekanların kokusu, yürüdüğünüz yolun tozu ayaklarınıza bulaşırcasına bir gerçekçiliği olan ‘İki Ada Bir Kadın’, bu yönleriyle hem içsel hem de dışsal bir yolculuk tadında. Yol ve yolculuk ruhunun hakim olduğu romanda insan ruhunun gezginliğine, hiçbir şeyin sabit ve kalıcı olmamasına, hayatın da adeta her birimizin çıktığı bir yolculuk olduğuna dair ipuçları bulmak mümkün.

Bir kadının gözünden anlatılan hikâyenin içindeki yolculuk teması sadece fiziksel anlamda kalmayıp, kahramanın üzerinden hayatın ve aşkın da bir yolculuk olduğunu, asıl olanın yol olduğunu, zira belirlenen yolun sizi nereye veya nelere hazırladığını o aşk süresinde değil ancak vardığınız noktada anlayabileceğinizi gösteriyor. Ayrıca kahramanımızın da yaşadığı gibi, aslında o varılan noktanın da hiç bir zaman yola çıkarken kendimize hedef olarak koyduğumuz nokta olmadığı da vurgulanıyor.

İki Ada Bir Kadın
Arlin Nevruz
Olimpos Yayınları
416 sayfa.