Çatışmalar 300 bin öğrenciyi mağdur etti

Eğitim-Sen’in bugün açıkladığı “2015-2016 Eğitim Öğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu” raporuna göre, Kürt kentlerinde devam eden çatışma, operasyon ve yasaklardan dolayı yaklaşık 300 bin öğrencinin eğitim ve öğretim hakkı ihlal edildi.

Eğitim-Sen, 2015-2016 eğitim yılına ilişkin  “2015-2016 Eğitim Öğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu” raporunu yayımladı. Raporda, Kürt kentlerinde yaklaşık 300 bin öğrencinin çatışma, operasyon ve yasaklardan dolayı eğitim ve öğretim hakkının ihlal edildiğini ifade edildi. Raporda iktidarın eğitimi dinselleştirilmek istendiğine de vurgu yapıldı.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), 2015- 2016 eğitim öğretim yılı değerlendirme raporunu Ankara Mülkiyeler Birliği’nde bugün açıkladı. Eğitim öğretim sezonunun sona ermesine ilişkin hazırlanan raporu açıklayan Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, eğitim sisteminin yıllardır çözüm bekleyen temel sorunlarının, 2015-2016 eğitim yılında giderek derinleştiğinin altını çizerek, “Kürt kentlerinde yaşanan savaştan dolayı 300 bin öğrenci  eğitim ve öğretim hakkından mahrum kaldı” dedi.

Bölgede okullar karargah oldu

Kürt kentlerinde son bir yıldır çatışma, sokağa çıkma yasağı ve operasyonlardan dolayı okulların askeri karargâha çevrildiğinin belirtildiği raporda , "Şırnak merkezde 40 bin, Cizre'de 41 bin, Nusaybin'de 32 bin, Derik'te 7 bin, Dargeçit'te 17 bin, Silopi'de 39 bin, İdil'de 24 bin, Sur'da 30 bin, Silvan'da 28 bin ve Yüksekova'da 33 bin olmak üzere, toplamda yaklaşık 300 bin öğrencinin eğitime erişim hakkı ortadan kaldırılmıştır" dendi.

Eğitim durma noktasına geldi

Kamuran Karaca sözlerini şöyle sürdürdü: “2015-2016 eğitim öğretim yılını önceki yıllardan farklı kılan en önemli özellik, bölge illerinde aylarca süren çatışmalar ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle eğitim öğretimin bazı il ve ilçelerde tamamen durması oldu. Yaşanan sokağa çıkma yasakları ve fiili sıkıyönetim uygulamaları nedeniyle on binlerce öğrencinin eğitim-öğretim hakkı gasp edildi, öğretmenlerin MEB tarafından kısa mesaj gönderilerek ‘hizmet içi eğitime’ alınmasıyla eğitim faaliyetleri engellendi. Türkiye tarihinde benzer bir örneğine daha önce hiç rastlanılmamış bir şekilde, bölgede fiilen olağanüstü hal (OHAL) koşullarının yaşanması, eğitim öğretimi durma noktasına getirdi, başta çocuklar ve öğretmenleri olmak üzere, halkın can ve mal güvenliği daha önce hiç olmadığı kadar büyük tehditlerle ve tehlikelerle karşı karşıya kaldı. Geçtiğimiz aylarda çok sayıda okul ve eğitim kurumuna yönelik saldırılar yaşanırken, bazı okulların askeri yığınak yapılarak fiilen karakola dönüştürüldüğü, okul tahtalarına ve duvarlara ırkçı sloganlar ve küfürler yazıldığı görüldü.”

Liselerin tepkilerini selamlıyoruz

Son bir hafta içinde liselerde yayımlanan bildirilerin desteklendiği raporda, “2015-2016 eğitim öğretim yılını, iktidarın yıllardır uyguladığı ırkçı ve gerici politikalara, her birisi siyasi görevler yüklenerek atanan okullardaki yandaş yönetici kadrolarına karşı Türkiye’nin köklü liselerinden başlayarak yükselen haklı tepkileri selamlıyoruz. Yıllardır ülkenin eğitim kurumlarını çağdışı bir zihniyetle yönetmeye çalışan, bilim ve özgür düşünce düşmanı, laik ve demokratik yaşam tarzını yok etmeyi amaçlayan, yasakçı uygulamaları ile gençliği zapturapt altına almaya çalışan zorbalığa karşı sesini yükselten ve aydınlık geleceğimiz olan liseli gençler yalnız değildir” ifadeleri kullanıldı.

Kreş görünümünde Kuran Kursları

Raporda Sünni İslam’ın temsilciliğini üslenen MEB’in Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ortaklığına vurgu yapılarak, “Türkiye’de sadece Sünni İslam’ın resmi temsilcisi konumunda olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve MEB işbirliğiyle ülke çapında açılan ‘kreş görünümlü’ Kur’an kursları aracılığıyla 4-6 yaş grubundaki okul öncesi çağdaki çocuklara dönem başından itibaren ‘dini eğitim’ verilmeye başlanmıştır. Devlete ait okul öncesi eğitim kurumlarında velilerden ‘aidat’ adı altında para talep edilirken, Diyanet’in açtığı kursların tamamen parasız olması dikkat çekicidir” denildi.

Eğitimin böylece dinselleştiğinin vurgulandığı raporda,  “Diyanet’e bağlı 4-6 yaş grubu Kur’an kursları fiilen ‘sıbyan mektebi’ işlevi görmekte ve resmi okul öncesi eğitim kurumlarına alternatif olarak sunulmaktadır” denildi.

Zorunlu din dersi dayatması sürüyor

Okullarda zorunlu din dersi dayatmasının sürdüğünün belirtildiği rapora göre, “Okullarda fiziki donanım ve altyapı sorunları, kalabalık sınıflar, taşımalı eğitim, zorunlu ve ‘zorunlu seçmeli’ din dersi dayatması sürmektedir. Kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkının önündeki engeller artarak devam etmiştir. Kamusal eğitimin zayıflatılması, eğitimin tamamen paralı hale getirilmek istenmesi, okullarda cinsiyet, etnik kimlik ve mezhep ayrımcılığına ilişkin uygulamaların sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenlerin durumu, ücretli-vekil öğretmen uygulamalarının devam etmesi, eğitim yöneticilerinin siyasi referanslarla belirlenmek istenmesi gibi sorunlar artarak sürmüştür” ifadeleri kullanıldı.

4+4+4 eğitim sistemi

MEB verilerine göre, 4+4+4 uygulanmadan önce, 2011-2012 eğitim öğretim yılında, 28 bin 625 okul öncesi eğitim kurumu varken, 2015-2016 eğitim öğretim yılında bu sayı 27 bin 793’e gerilediği vurgulanan raporda, “ Aynı dönemde öğrenci sayısında belirgin bir değişim olmamış ve dört yıl önce 1 milyon 169 bin 556 olan öğrenci sayısı, aradan dört yıl geçmiş olmasına rağmen ancak 1 milyon 209 bin 661 olabilmiştir.  Bu durumun en önemli nedeni, 4+4+4 dayatmasının belki de en acımasız uygulaması olan okul öncesi çağdaki çocukların zorla ilkokula kaydettirilmesindeki anlamsız ısrardır. MEB, Eğitim-Sen’in, eğitim fakültelerinin ve bilim insanlarının bütün itirazlarına rağmen bu konuda gerekli adımları atmamakta uzun süre ısrar etmiş ve açıkça gelişim süreçlerine darbe vurarak çocukların geleceği ile oynamıştır” denildi.

 

Kategoriler

Güncel Türkiye Gündem



Yazar Hakkında