VİCKEN CHETERİAN

Vicken Cheterian

Süryaniler için Irak'ta bir gelecek mümkün mü?

Süryaniler için, IŞID'in evlerine, kasaba ve kentlerine saldırması bir soykırımdan farksızdı. Fakat Irak Süryanilerinin kaderini anlamak için, yüz yıldan fazladır Ortadoğu'yu kasıp kavuran şiddet kültürünü okumak gerekiyor.

Erbil yakınlarındaki Ashti-2 mülteci kampında tanıştığım, 70 yaşını aşmış bir adam olan Tawfeek Sakot, "Taleplerimi not et," dedi. "BM, Hıristiyanların öldürülmesini soykırım olarak tanımalı. İkincisi, uluslararası koruma altında topraklarımıza ve kutsal mekanlarımıza dönmek istiyoruz. Üçüncüsü, kayıplarımız için tazminat. Dördüncüsü de Hıristiyanlar, Yezidiler ve Şabakların kendi kendilerini yönetmesi için bölgesel birimler." 

Tawfeek Sakot bir zamanlar Kuzey Irak'taki bereketli Ninova'da bulunan, Musul'un güneydoğusundaki Qaraqosh kasabasında yaşayan zengin bir çiftçiydi. Şimdi Erbil kırsalındaki Ashti-2 kampında bir mülteci. Kendi ülkesinde mülteci durumunda. Çoğunlukla Hilla bölgesindeki Arap köylerinde ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra atalarının topraklarına dönüp çiftçiliğe başlamış. 30 yıllık sıkı çalışmanın ardından 100 ineği barındıran, tahıl üreten ve bir de otele ev sahipliği yapan verimli bir çiftliğe kavuşmuş. Bana çiftliğin fotoğraflarını ve o 100 ineğin sahibi olduğunu tasdikleyen resmi evrakı gösteriyor.

Sonra bir gün her şey değişivermiş. 23 Haziran 2014'te, o tarlasında çalışıyorken IŞID savaşçıları gelmiş. Musul'un beklenmedik düşüşü ve bölgelerinde konuşlanmış Peşmerge savaşçılarının aniden geri çekilmesinin ardından olmuş bu. "İlk başta bize iyi davrandılar," diyor Sakot. "Bize yiyecek ve su getirdiler." Fakat daha sonra, 17 Temmuz'da, Hıristiyanların mallarına el koyma yetkisi veren bir fetva ile geri dönmüşler. "Oğlumu yere yatırıp başıma silah dayadılar. Çiftliğimi talan ettiler," diye anlatıyor. Yabancı olup olmadıklarını soruyorum. "Amirlerini tanımıyorum, Iraklıymış. Ama tanıdığım diğer herkes, başıma silah dayayan Muheidi Saleh Mazloom da dahil, birkaç kez evime gelip soframa oturmuşlardı."

2014'teki IŞİD saldırısı 150-200 Süryani’nin Ninova'daki evlerini terk edip kaçmasına sebep oldu. Fakat bu onların yaşadığı ilk zulüm değildi. Irak'taki Süryani Yardım Topluluğu'nın başkanı Ashur Sargon Eskyra, "100 yıl önce olanlar bizi hâlâ etkiliyor," diyor. Daha iyi bilinen Ermeni Soykırımı'nda olduğu gibi, Süryaniler de II. Abdülhamid zamanında tehcir ve katliamların kurbanı oldu ve daha sonra da I. Dünya Savaşı sırasında "Sayfo" olarak bilinen soykırımı yaşadılar. Bu soykırımda her iki Süryaniden biri öldürüldü.

Bugünkü Irak'ta da Süryanilerin çektiği zulüm sürüyor: 1933'te birkaç bin Süryani Irak güçleri tarafından Simele'de öldürüldü. "Nedense Saddam Hüseyin'in Hıristiyanlara iyi davrandığı gibi bir görüş var," diyor Eskyra. "Halbuki en beteri oydu! Süryani olduğumuzu söyleme hakkımız bile yoktu, Arap olduğumuzu söylemek zorundaydık." Ayrıca Süryanilere yönelik sürekli ve sıradanlaşmış ayrımcılıktan da bahsediyor. Süryanilere yönelik olağan ayrımcılık, 2003'teki ABD işgalinden sonra yıkıcı bir şiddete dönüşmüş. Bu konuya dair iki anlatı var. Birincisi, yerli Arap nüfusunun Iraklı Hıristiyanlarla işgalci güçleri bir tutması. Askur Eskyra, "Komşumuz olan bir kadın ABD işgalinden sonra bana şöyle dedi: 'Bu işgalciler seninle aynı dili konuştuğu için mutlusundur herhalde".

Amerikan işgali, Irak'taki siyasi hiyerarşiyi değiştirmiş. Bu değişime öfkelenenler, Iraklı Hıristiyanları şiddet uygulamak için kolay bir hedef olarak seçmiş. Fakat ikinci bir anlatı daha var. Bu da Kürt güçleri, Irak merkezi yönetimi ve Sünni gruplar arasındaki "ihtilaflı bölgeler" yüzünden yaşanan çatışmadan bahsediyor.  

Süryani Demokratik Hareketi'nden Edris Merza Ninova'daki çeşitli topluluklar arasındaki ilişkinin 2003'teki ABD işgaline kadar normal olduğunu söylüyor. Sonra Kürt güçleri ve çeşitli Sünni milisler arasında "ihtilaflı bölgelerin" kontrolü için şiddetli mücadeleler başlamış. Belli bir dayanağın olmayışı bir otorite boşluğuna veya altyapı ve hizmetler için hiçbir kamu yatırımı olmamasına yol açarak o bölgelerdeki toplumsal gerginliği daha da artırmış. Dahası, merkezi yönetim, Kürt Bölgesel Yönetimi ve Musul'daki çeşitli Sünni güçler arasındaki iktidar mücadelesini daha da şiddetlendirmiş. 

Kürt Peşmergeler, Irak yönetimi ve IŞID arasındaki iktidar mücadelesinin ortasında Süryaniler gibi azınlık grupları kendini savunmasız hissediyor. Irak ordusunun Musul'dan, Peşmerge'nin de çatışmalı bölgelerden sebepsizce çekilmesinin ardından hiç kimseye güvenleri kalmamış. "Gelecekte Irak Sünni-Şii-Kürt birimlerine ayrılırsa, biz de Şengal ve Tel Afar ile Ninova'nın ayrı bir birim olmasını isteriz," diyor Merza. "Tabii bir de bu birimin uluslararası koruma altında olmasını." 2003'teki ABD işgali sırasında Irak'ta 1.5 milyon Süryani vardı. Bugünse sayıları 300-350 bine kadar düşmüş durumda. Bu gidiş değişmezse, Mezopotamyalı bir topluluk, hatta bir medeniyet yok olacak. Zulüm dolu onlarca yıldan sonra Süryaniler toplu halde Avrupa ve ABD'ye göç ediyor. 

Nabil Salim esasen Musul'daki al-Muhandiseen mahallesinden. Şimdi, Dohuk'tan arabayla 40 dakika uzakta olan Shiyuz kampında yaşayan 41 aileden biri. Irak ordusu veya Peşmerge yaşadığı yeri IŞİD'den kurtarırsa Musul'a, evine dönüp dönmeyeceğini sorduğumda bir an düşünüp şöyle diyor: "Emin değilim."