Tutunmaya çalışanların öyküleri

BUĞRA POYRAZ

Hazırlık sınıfındayım. Siyah beyaz televizyondan ‘Netekim’ amcayı izliyorum. İdamları, vatan, millet adına askerin yaptıklarını, darbe öncesi kan gölüne dönen ülkeyi anlatıyor. Sevecen geliyor cümleleri, bir masal kahramanı gibi bu adam bu yaşlarımda. Büyüklere masallarla büyüyorum bu yaşlarda. Tonton yüzlü amcanın “İcraatın İçinden”ini izlerken Adile Naşit’in anlattıkları zihnimde canlanıyor. Televizyon ekranında paşaları, tonton amcaları izlemekten bıkkınlık yaşayan babamla annem daha az açıyor televizyonu artık. Yakın çevresinin ve çağının tanığı yazar, kaybolduğu dünyanın karanlığında karabasanlarla boğuşurken yazı yoluyla savuruyor tortulaşmış anıları evrene. Bu yolla kendi yükünden kurtuluyor bir anlamda, ama geçmişin travmatik izlerine de götürüyor okuru. Bir türlü silinemeyen, her daim bellekte canlı kalan buruk izler bunlar. Kimi yerde özlemle kimi yerde korku ve nefretle, kimi yerde ürpertiyle hatırlanan.” 

Erinç Büyükaşık’ın ‘Suya Gazel’ adlı öykü kitabını okurken yukarıdaki cümlelerin izinde, yazarın belli bir edebi yaratım sürecine denk düşen 10 öyküsüyle karşılaşıyoruz. Yer yer otobiyografik izler taşıyan öykülerde anlatıcı kahramanların önemli ölçüde metropol yaşamının dev yalnızlığını dile getirme çabasında olduğunu da söyleyebiliyoruz. Yalnızlığın, ötekiliğin, hayatın içinde yok edilmemesi için binbir uğraşla örülen bir direncin izinde giden Büyükaşık, öykünün yalınlaşma gerektirdiğinin bilinciyle kaleme almış bu metinleri…

Yer yer çağrışımlar, düşler, kırgınlıklar ve peşi sıra yorgunluklar içinde hayata tutunmaya çalışan kahramanlar bunlar. ‘Hiçbir Hayat’, ‘Çağrışımsal’, ‘Gömüt’, ‘Kokmak’ gibi özgün öykü adlarının da işaret ettiği gibi kavramların izinde ve yaşanmışlardan beslenen bir sahneleme demetiyle karşı karşıyayız. ‘Öyküsüz’, ‘Kıyısız’, ‘Uzakta’ adlı öyküler ise büyük kentin içinde sıkışmış insanın toplumsal, siyasal ve kültürel hegemonyaların içinde ben olma kaygısını anlatıyor.

Münzevi öykü anlatıcısı

Öykünün kısası makbuldür, teziyle yürüyen ‘Suya Gazel’ akıcı diliyle, çarpıcı ve yerinde betimlemeleri ve yer yer şiirselliğe denk gelen üslubuyla öyküde farklı bir ses olma çabasında. Korku, nefret, iyimserlik sakin bir gövdeyi barındıran ve bir hayli münzevi öykü anlatıcısının gözünden aktarılıyor okuyucuya.

‘Suya Gazel’ Erinç Büyükaşık’ın ilk öykü kitabı. 1976 İstanbul doğumlu olan Büyükaşık, halen İstanbul’da edebiyat öğretmenliği yapıyor. Büyükaçık’ın daha önce yayımlanmış ‘Söz Dağının Ardındakiler’ adlı bir de deneme kitabı var.