Bir başka açıdan özgürlük

ARSEN KOCAOĞLU 

Benim özgürlük hikâyelerim askeri destanlar, bağımsızlık ve şehitlik menkıbeleri şeklinde olmayacak (…) Bu kitap liberalizm ve karşıtları, negatif ve pozitif özgürlük kavramları, hayal etme özgürlüğü ve eylem özgürlüğü, birey haklarının ve ulus-devletlerin ulusalcı ve evrenselci bir tarzda anlaşılması çevresinde dönen günümüz tartışmalarına değinecek ve siyasi, dini ve kültürel alanlar arasındaki, iktisadi ve ahlaki duygular arasındaki, insan haklarıyla, insan tutkuları arasındaki sınır bölgelerini keşfe çıkacak.” 

Üçüncü yol

Başka bir özgürlük tarihini yıkıntıların arasından kurtarmak, kaçırılmış tarihi fırsatları ve alternatif özgürlük alanlarını yeniden keşfedebilmek üzere ortaya konmuş sıradışı  bir  çalışma. Svetlana Boym, bizlere siyasi tartışmaların ötesine giden üçüncü bir düşünme yolunun kapılarını aralayan yeni bir söz dağarcığı öneriyor. Özgürlük deneyimine bir birlikte yaratma süreci olarak yaklaşırken kişisel ve kamusal tahayyül ve tefekkür alanlarını da bir macera olarak ele alıyor.Boym’un dert edindiği soruların başında; özgürlüğün paradoksları ile özgürlük deneyimlerinin ulusal sınırların ötesine taşınıp taşınamayacağı sorunsalı geliyor.

Boym’un çalışması, tipolojiler ve tanımlar üzerine odaklanmak yerine; sıkı bir hikâye anlatımına girişerek özgürlüğün mümkünlük alanlarına hitap ediyor ve bu bağlamda okuyucu özgürlüğün sınırlarını sorgulayan siyaset felsefecileri, sanatçılar, muhalifler ve aşıklar tarafından ortaya konan kültürler arası diyaloğu izleme imkanı buluyor. Ayrıca Boym, özgürlük üzerine çeşitli diyaloglardaki kültürel farklılıkları incelerken sadece kültürlerin çatışmasına ya da dışsal çeşitliliğe odaklanmakla kalmıyor aynı zamanda kültürlerin içindeki çeşitliliği araştırıp ulusal sınırları aşan seçici akrabalıkların izlerini de sürüyor.  

Amaç ve umut arasındaki karşıtlık

Çalışma temel olarak altı bölümde şekillenirken ‘Özgürlük  ve  Özgürleşme: Tragedyadan Moderniteye  Yozlaşmış Kurban’ bölümünde insanın sonluluğuna alan açan ‘amaç’ ile ‘umut’ arasındaki karşıtlık ile Prometheus’un armağanı beceri ve sanatlar ile Dionysos’un esinlendiği delilik, ilahi cezbe karşıtlığına yer veriliyor. Boym, ikinci bölümde uluslararası bağlamda estetik ve liberalizm etrafında dönen tartışmalara bir çerçeve sunarken modernite ve milli geleneğin yeniden icat edilmesine odaklanıyor. Özgürleşme kültürleriyle özgürlük kültürleri arasındaki ayrım geliştirilirken ‘Batı’nın kenarında kalmış’ aykırı şair, felsefeci ve siyasi düşünürlerin klasik liberal geleneğe verdiği cevaplar inceleniyor.

‘Kızılcık Sopasıyla Özgürleşme ve Terörizmin Sıradanlığı’ başlıklı bölümde ana hatlarıyla  terör, kurban ve bedensel ceza meselelerine odaklanılarak Dostoyevski’nin ‘milli felsefe’sine ve Marx’ın devrim kavrayışına yer veriliyor. Ayrıca bu bölümde modern şehirlerdeki karşılaşmalar aracılığıyla ortaya çıkan modernizm ve Batı karşıtlığı konuları ele alınıyor. Modern şehir üzerine geliştirilen tartışmalarda Charles Baudelaire şehir kalabalıklarıyla yaşadığı deneyim için ‘Modernite’ kelimesini icat  ederken, Dostoyevski modern şehri ‘Babil’in Fahişesi’ olarak tanımlıyor. Marx ise şehri kapitalist sömürünün maskeli balo sahtekarlığı olarak görüyor. Svetlana Boym, bu karşılaşmalara geniş yer verip önemli bir tartışma alanı açarken şu tespitlerde bulunuyor: “Bu karşılaşmaların  odağı,liberalizmin radikal bir eleştirisiyle milli kimlik,devrim ve modern deneyimi ‘büyüsüne geri  kavuşturma’ biçimleri  üzerine tartışmaydı. Yabancı ülkelere gezilere, şehir modernizmine ve yeni siy asi kurumlara tepki bazen Batı karşıtlığına ve memleket topraklarının dinine dönmeye, bazen radikal bir özgürleşme felsefesi oluşturmaya bazen de sanatsal modernizmin erken örneklerine yol açtı.”

Aşk ve özgürlük

Boym, dördüncü bölümde aşk ve özgürlüğün birbirine bağımlılığını ve geçirgen duvarlarla aşılmaz gölgelerin erotik mimarisini sorgularken; bizi ‘modern eros’ deneyimi ve ötekinin özgürlüğünü hayal etmenin zorluğu aracılığıyla özgürlüğün varoluşsal yönlerini yeniden düşünmeye davet ediyor. Beşinci bölümde; avangard sanatsal deneycilikten varoluşsal isyan ve sivil itaatsizliğe uzanan alanda 20. yüzyılın farklı ayrıksılık, sapkınlık ve muhalefet biçimleri inceleniyor. “Terör Çağında Muhakeme ve Hayal Gücü’ başlıklı son bölümde ise yabancılaşmayı, kötülüğün sıradanlığını ve terör çağında düşünme muhakeme ve sorumluluk etiği arasındaki ilişkiler inceleniyor.