Mehmet Kancı TRT baskınını anlattı

TRT Haber Dairesi editörlerinden Mehmet Kancı, 15 Temmuz’da TRT’de yaşanan baskını Açık Radyo’da yayımlanan ‘Radyo Agos’a anlattı.

TRT Haber ve TRT1 Ana haber editörü Mehmet Kancı, darbe girişiminin yaşandığı ve TRT binasının basılarak ‘Yurtta Sulh Konseyi’nin bildirisinin okunduğu saatlerde, televizyon binasında yaşananları anlattı. Kancı, 16 Temmuz Cumartesi günü Açık Radyo’da yayımlanan ‘Radyo Agos’ programında, Agos Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan ve Açık Radyo Genel Yayın Yönetmeni Ömer Madra’nın sorularını yanıtladı. 

Yetvart Danzikyan: 15 Temmuz gecesi TRT’de neler yaşandığını anlatabilir misin?

Mehmet Kancı: İstanbul ve Ankara’daki anormal gelişmelere istinaden nöbetimiz olmamasına rağmen TRT'ye gittik. Benim varışımdan yaklaşık beş dakika sonra, 22.45 sıralarında 6 ya da 7 asker rejiye girdi. Kamuflaj giysili ve tam teçhizatlıydılar, başlarında kaskları, miğferleri vardı. TRT Haber stüdyosunun alt katında stüdyo kısmı ve reji vardır. Rejinin üst kata bakan kısmı tamamen cam olduğu için askeri görebiliyorduk. Rejiye girdiler, rejide çalışan arkadaşlarımızı tekmeleyerek yere yatırdılar. 2-3 dakika kadar sonra üst kata yöneldiler, biz orda editörler ve spikerler bir araya toplanmıştık bizleri koşturarak aşağıya rejiye yönlendirdiler ve rejiye girdikten sonra aramızda yöneticilerimiz de  en az 20 kişiyi yüzüstü yatırdıktan sonra plastik kelepçelerle ellerimizi arkadan birleştirerek kelepçelemeye başladılar. Bu esnada da komuta mavi bereli Ümit Yarbay diye hitap edilen bir subaydaydı.

Bu sırada size ne dendi?

Ümit Yarbay'ın biz yerde yatarken kafamızı kaldırmadan ve onlara bakmadan yaptığı konuşmada enteresan olan şey şuydu: İlk açıkladıkları gerekçe “şu anda DAİŞ'in kamu kurumlarına yönelik bir saldırı ihbarı nedeniyle kamu kurumlarına sızdığı için bu operasyon başlatılmıştır bu operasyonun gerekçesi budur.” Yani EMASYA Protokolüne benzer bir gerekçeyle TRT'ye geldiklerini söyledi. O yüzden benim aklımda soru işaretleri oluştu yani orda ast subay ve daha alt seviyedeki askerler acaba darbe için geldiklerinden haberdarlar mıydı?

Bu şekilde mi ikna edildiler diyorsun?

Evet, o bir soru işareti, bunu dikkate almak lazım bundan sonraki hukuki süreçte. Daha sonra tabi darbe bildirisinin geleceğini söylediler. Yayın ekibi, editörler ve spikerleri ayırdılar. Kelepçelerimizi, bir yarım saat bizi o şekilde tuttuktan sonra açtılar. Biz editörleri stüdyonun üstündeki asma kattaki yine camlarla çevrili bir odaya kapadılar. Yaklaşık 15 kişi kadardık. Telefonlarımızı almamıza izin vermediler ama ben bir şekilde telefonu odaya soktum. Zaten twitter'dan da o şekilde aktarma fırsatı bulduk ve ailelerimizle haberleşebildik. Önce bu yarbay bildiriyi okuyacaktı. Ancak bu arada da Genelkurmay’dan da yanlarında teknik sorun yaşamamak için sivil personel getirdiklerini de söylediler onlar da vardı orda. Ancak medya konusunda biraz bilgisiz oldukları anlaşıldı, yani TRT üzerinden tüm kanalların bunu yayınlamasını istediler. Yani hala 12 Eylül'de olduğumuzu zannediyorlardı herhalde. Teknolojiye çok hakim değillerdi, haberleri yoktu. Daha sonra yarbay, kamuflaj üniformasını çıkarıp normal üniformasını giydi bildiri okumak için ancak daha sonra darbenin komuta karargahından anladığımız kadarıyla bir talimat verildi ve spiker Tijen Karaş arkadaşımıza tebliğ etti bildiriyi okuma görevini. Tabi son derece stresli anlardı.

Siz o anlarda gözaltındaydınız değil mi?

Gözaltındayık tabi. Biz editörler odada kilitli tutuluyorduk, kilit altındaydık.

Ömer Madra: Sizi plastik kelepçelerle yere yatırırlarken gerekçe olarak ne diyorlardır? Nasıl bir suçlama oluyordu size karşı?

İlk anlatılan DAİŞ devlet kurumlarına sızmıştır saldırı yapacağına yönelik bir ihbar var biz sizleri korumak için buradayız diye başladı konu. Daha sonra kelepçelendik.

Darbe bildirisi okunduktan sonra olaylar nasıl gelişti?

Bildiri defalarca tekrar edildi. O arada TRT'nin yayını kesildi dışarda bazı gelişmeler oldu. Biz bir haber müdürünün odasına kapatıldığımız için orda beş televizyon vardı, oradan değişik kanalları seyretme fırsatımız oldu. Dakikalar geçtikçe bu işin tutmayacağı, darbenin gerçekleşmeyeceği anlaşıldı. O arada TRT'yi basan grubun komutanı yarbayın sivil kıyafetler giyip kaçtığı haberini aldık. Üç - dört saat geçtikten sonra Genelkurmay’dan beraber getirdikleri teknik ekipteki sivillerden biri geldi ve tüm askerlerin gittiğini bize haber verdi. Bu arada tabi Gölbaşı'na yakın bir noktada olduğu için TRT'nin kampüsü oraya yönelik hava saldırılarından kaynaklanan patlamaları ve silah seslerini de duyuyorduk. Daha sonra askerlerin binayı terk ettiği haberini aldık ama her ihtimale karşı bulunduğumuz bölgeyi terk etmedik. Yani bizi kurtaracaksa, kim gelecekse onların gelmesini bekledik ve daha sonra vatandaşlar çeşitli semtlerden TRT'nin ana nizamiyesine yığılmışlardı. Onlar yürüyerek bulunduğumuz yere geldiler ve böylece böyle bir gece son bulmuş oldu.

Darbe bildirisinin okunmasından sonra TRT önünde ya da içinde herhangi bir çatışma oldu mu?

Hayır. Herhangi bir çatışmaya girmeden çıkmayı tercih ettiler.

Komuta kademesindeki askerlerin tavırlarından nasıl bir izlenim edindin?

Mavi bereli ve terörle mücadele konusunda özel harekat eğitimi aldıkları belli askerlerdi. Ancak bir darbe için donanımlı olmadıkları ve işin biraz aceleye geldiğini gözlemledim.

Sonra ne oldu?

Kimse eve dağılmadı. O sırada Ankara üzerinde de ses duvarını delerek uçaklar terörize ediyordu. Biz de arkadaşların o saatte kampüsten uzaklaşmamasının daha doğru olacağını düşündük. Dolayısıyla hava aydınlanana kadar binada hem işimizi yaptık hem bekleyişimiz sürdü.

Deşifre: Cemal Kaymaz

Söyleşiyi dinlemek için tıklayınız.

Kategoriler

Güncel Gündem



Yazar Hakkında