LEVON BAĞIŞ

Levon Bağış

OBUR

Üzümün, Anadolu’nun, inancın ve Ahahit’in bayramı

İlk şarabın üretilmesinden bu yana binlerce yıl geçti. Bu konuda verilen tarihler muhtelif; kapıyı sekiz bin yıldan açan da var, on bin yıldan açan da. Ama biliniyor ki, şarabın ilk üretildiği yer, yaşadığımız bu coğrafya. 

Bu coğrafya, Anahit’in de vatanı. Anahit, Aramazt’ın kızı; en büyük tanrıça, altın ana, kutlu, temiz, saf ve bakire idi. Navasart denen yeni yıl kutlamasının hemen sonrasına denk gelen, Anahit’e adanan kutlamaların yapıldığı bir gün vardı. En kutsal yemişin yani üzümün toplanması için Anahit’in gününün gelmesi beklenir; olgun, ballı üzümler ancak çeşmelere, sunaklara ve Anahit heykellerine konduktan sonra yenebilirdi. Anadolu’nun en kadim tanrıçalarından Anahit, bir nevi üzümlerin olgunlaşmasının nöbetini tutardı her yıl. Bu sayede iyi şaraplar üretilir ve satılabilirdi. Anadolu’nun yerli halkı Ermeniler, Anahit aracılığıyla, en önemli geçim kaynakları olan şaraba uhrevi bir bağlam katmışlardı.

Bu uhrevi bağlam, pagan dönemden sonra da kurulmaya devam etti. İsa Mesih pek çok kez şaraba atıfla vaazlar verdi. Hatta ilk mucizesi suyu şaraba çevirmekti – hem de öyle alelade bir şaraba değil, şaşkınlık verecek kadar iyi bir şaraba... Havari Yuhanna bu mucizeyi şöyle anlatıyor:

“Üçüncü gün Celile’nin Kana Köyü’nde bir düğün vardı. İsa’nın annesi de oradaydı. İsa’yla öğrencileri de düğüne çağrılmışlardı. Şarap tükenince annesi İsa’ya ‘Şarapları kalmadı’ dedi.
İsa,’“Anne, benden ne istiyorsun? Benim saatim daha gelmedi’ dedi. Annesi hizmet edenlere, ‘Size ne derse onu yapın’ dedi. 

Yahudilerin geleneksel temizliği için oraya konmuş, her biri 80 ila 120 litre alan altı taş küp vardı. İsa hizmet edenlere, ‘Küpleri suyla doldurun’ dedi. Küpleri ağızlarına kadar doldurdular. Sonra hizmet edenlere, ‘Şimdi biraz alıp şölen başkanına götürün’ dedi. Onlar da götürdüler. Şölen başkanı, şaraba dönüşmüş suyu tattı. Bunun nereden geldiğini bilmiyordu, oysa suyu küpten alan hizmetkârlar biliyorlardı. Şölen başkanı güveyi çağırıp, ‘Herkes önce iyi şarabı, çok içildikten sonra da kötüsünü sunar’ dedi, ‘Ama sen iyi şarabı şimdiye dek saklamışsın.’
İsa bu ilk doğaüstü belirtisini Celile’nin Kana köyünde gerçekleştirdi ve yüceliğini gösterdi. Öğrencileri de O’na iman ettiler.” (Yuhanna’ya Göre İncil 2: 1-11)

Görüldüğü gibi üzümün ve şarabın kutsiyeti İncil’de de bir şekilde devam ediyor.

Anahit inancının, üzümleri olgunlaşmadan yemeyi yasaklayan âdeti, şimdilerde ‘üzüm bayramı’ olarak da bilinen ‘Verapohum Surp Asdvadzadzin’, yani Meryem Ana’nın göğe alınışı yortusuyla, bu sefer Anahit’in adıyla değilse de başka bir kutsal kadının adıyla devam ediyor. Artık Anadolu’nun hiçbir yerinde o üzümlerden şarap yapan Ermeni kalmamış olsa da, hâlâ, üzüm okunmadan yenmiyor.

Ama bu kadar kutsiyet tek başına yetmiyor. Binlerce yıllık miras kör topal sürdürülüyor olsa da tüm dünyada şarabın geleceği biraz meçhul. Biz rutinlerimizi koruyup hayatta kalmak için sonsuz çaba sarf ederken, hiç ilgilenmediğimiz bir şey hızla ilerliyor. Yeni yapılan bir bilimsel çalışma, 2050 yılında küresel ısınma nedeniyle suların tüm dünyada üç metre yükseleceğini söylüyor. Bu, bildiğimiz dünyanın sonu demek. Çünkü bu kadar büyük bir yükselme, hemen hemen bütün dünyanın büyük kentlerinin yok olacağı ve iklimlerin değişeceği anlamına geliyor. Pek çok insan fark etmese ve hatta ilgilenmese bile, yıldan yıla iklimin değişimini biz şarap meraklıları yakinen görüyoruz. Eskiden zar zor olgunlaşmış üzümlerden düşük alkollü şarap veren bazı bölgeler, şimdilerde bu değişen havalar yüzünden yüksek alkollere kavuşuyor. Geçen sene olduğu gibi bu sene de, bazı yerlerde hasat mevsimi 10-15 gün erken başladı.

Böyle devam ederse, şarabın doğduğu, ister pagan ister tek tanrılı dinlere inanılsın, kutsal olarak görüldüğü bu topraklar şarap üretilemeyen yerler haline gelecek ve bu korkunç senaryoya göre bugün yaşayan pek çok insan bu felaketi görecek.

Bunu durdurmaya çalışacağımıza hiç umursamıyor, kendi kısır kavgalarımıza devam ediyoruz.

Şarabın anavatanında, Anahit’in günü ve Meryem Ana’nın göğe alınışı her şeye rağmen, hâlâ kutlanıyor, bir yerlerde üzüm kutsanıyor ve ondan lezzetli şaraplar üretilebiliyorken, şarap üretenlere de, içenlere de selam olsun…